Herif terbiyesiz mi terbiyesiz!
Küstahlığıyla cahilliği de işin cabası! Kim bu? Kim olacak, Fitne diye bir filim yapıp, Londra’da düzenlediği basın toplantısında, başta
İslam’a sonra da
Türkiye’ye sövüp sayan,
Başbakan Erdoğan’a da “canavar” diyen Hollanda’lı parlementer Geert
Wilders.
İngiltere’de pek de esamesi okunmayan
Bağımsız Parti Genel Başkan’ı Lord Malcom Pearson, bu herifi, adamdan sayıp Londra’ya davet ediyor, Fitne filminin galası için. Filmin galasına hem Lordlar hem de Avam Kamarasının bütün üyeleri davetli. Ama gide gide on beş kişi gidiyor izlemeye!
Filmin bitiminde bir avuç gazeteciyi karşısına alıp başlıyor
hakaretler yağdırmaya:
“Benim Müslüman’lara karşı bir şeyim yok! Ama benim totaliter olduğuna inandığım İslam ideolojisiyle sorunum var!” Ardından Türkiye’ye saygı duyduğunu, Türkiye’yle hiç bir sorunu olmadığını söylüyor ama soluk bile almadan da Başbakan’a “canavar” (monster) diyor!
Tabi sonra da dayanamayıp ağzından baklayı çıkarıyor Fitneci: “Ben Türkiye’de ordunun ülkede egemenliğini sürdürmesinden yanayım! Ordunun laik düzeni savunmak adına sergilediği duruş yok ediliyor.
Türkiye ileride
Kopenhag kriterlerini tamamlayıp AB’ye tam üye olursa, ben de Hollanda’nın Başbakanı’ysam, ülkemi AB’den çekerim!”
Şimdi Hollanda’da esrar satışları serbest ya, belli ki herif, iki kağıt içip öyle çıkmış gazetecilerin karşısına! Çünkü ayık kafayla böyle laflar edilmez!
Zaten
İngiliz gazeteciler de herifin bu laflarına karşı çıkmış bir süre sonra:
“Siz bir yandan
ifade özgürlüğünden yanayım diyorsunuz, bir yandan da İslam’a, Peygamber’e, Türkiye’nin Başbakanı’na hakaret ediyorsunuz! Bu nasıl bir ifade özgürlüğü?!”
Bunun üzerine Widers, İslam’ı faşizme benzetmeye kalkmaz mı? Herif ne İslam’ı biliyor ne faşizmi. Daha da ileri giden, Fitneci, iktidara gelirse, Hollanda’daki bütün camileri 24 saat gözetim altında tutacağını açıklıyor. Tabii iktidara gelme olasılığı sıfır olduğundan, böyle bol keseden sallıyor. Bütün amacı Fitne adlı saçma sapan filmini seyrettirip yolunu bulmak.
Neyse, sonunda Fitneciyi davet ettiğine bin pişman olan Lord Pearson, zorla da olsa, mikrofonu alıyor Hollanda’lı parlementerin elinden ve bu fikirlere katılmadığını ama işte ifade özgürlüğü falan diye geveleyip kayboluyor ortalıktan!
Şimdi, dünyada İslam terörü diye bir yafta yapıştırıldı
El Kaide gibi katiller güruhu yüzünden bütün Müslüman’lara! Ardından da bunu fırsat bilen, ana rahmine düştü düşeli, Müslüman’larla, nedense, sorunu olan Wilders gibi sapıklar ortaya çıkmaya başladı birer ikişer! Wilders Protestan. Onun yaptığına da Protestan Terörü’mü demeliyiz? İrlanda’daki Katolik Terörü, İspanya’daki de öyle! Yahu bir avuç çapulcunun yaptıklarına bakıp koskoca bir din mahkum edilir mi?! Sen eşcinsel evliliğe
evet de, uyuşturucu satışını serbest bırak,
insan hakları adına ama Müslüman’lara hakaret et! Çelişkisine bakar mısınız şu Fitneci yobazın!
AJANDA CUMA’NIN TADI
Cuma günleri, star Gazetesi, Ajanda ekini veriyor. Ben bu kadar az sayfada, bu kadar güzel bir ek hazırlayan, başta
Serdar Akbıyık, Ayşe Düzkan Soner Can ve
Kerem Akça olmak üzere hepsine teşekkür ediyorum bu gazetenin bir çalışanı olarak. Ajanda’nın görsel yönetmenliğini üstlenen Mana Güzey’e de babadan kalma kocaman bir aferin! Gazetenin gerçekten gülen, rahatlatan, keyif veren yüzü Ajanda. Cuma günleri gazetenizi alırken, mutlaka Ajanda ekini de isteyin; benden söylemesi.
Yunan adaları açık artırmaya mı çıkıyor
Valla ben
Alman basının yalancısıyım. Alman siyasiler, bizden kapik çalışmaz, 300 milyar dolar borcunu ödemek için adalarını sat, Akropol’ü mezata koy diyince, bizim müteahhitler hemen devreye girdi.
Yunan adalarını, eğer
Atina satışa çıkarırsa alabileceklerini söyledi hepsi de. Başta Ali
Ağaoğlu, ardından
Fikret İnan,
Emrullah Turanlı ve bi çok müteahhit, Yunan Hükümeti’nin kararını bekliyor.
Zamanında, Osmanlı’nın borçları nedeniyle, şimdi Yunanistan’ın olan Midilli adasına Fransızlar el koymuştu ya? Eh şimdi, eğer satışa çıkarsa bu adalar Yunan Hükümeti tarafından, satın almak da bize yakışmaz mı yani? (Sn Tebernüş Kireçci’ye teşekkürler)
Hafıza puf der uçar
Adam seksenine merdiven dayamış. Anlatıyor: “Yahu geçen gece, uyandım. Kendimi de, iyi hissediyorum ha! Karımı uyandırdım, ‘gel güzelim, biraz eğlenelim!’ dedim kibarca.
Karım suratıma dik dik baktı: “Geceyarısında iki defa eğlenmedik mi yeterince?’ diyip arkasını döndü. Aaah aaah... Hafıza dediğin nedir ki puf diye uçup gidiyor işte!”
(Cemil Yorgancıoğlu’na teşekkürler)
Ne
Bursa ne de
Diyarbakır halkı suçludur
Bursa’da oynanan Diyarbakır maçından önce, kimi kafatascı, ırkçı sapıkların olay çıkaracağını basın yazdı günlerce. Ama nedense doğru düzgün bir önlem alınmadı.
Bursa’lı taraftarların arasına sızan, kendini bilmez, ırkçılar Diyarbakır’lı futbolculara ve Diyarbakır’lılara
PKK uşağı diye bağırdı tirbünlerden, eline geçeni de fırlattı.
Tabii bunun bir rövanşı olacaktı. Çünkü aynı ırkçı kafasızdı Diyarbakır’lı taraftarların içinde Pazar günü. Milli Marş yuhalandı önce, ardından taşlar yağdı sahaya ve on altıncı dakikada, yan hakemin başı, atılan bu taşlardan biriyle yarılınca, maç bitti.
Şimdi, burada suçlu arıyorsanız, Diyarbakır’da olacakları günlerdir bilen ve gerekli önlemleri almayanlara bi bakacaksınız hele. Daha maçtan üç gün önce, hazırlanan pankartlar toplatılmıştı. Bunları kimin ne amaçla hazırladığı belliydi. O zaman bu kafatascıları toparlamak ya da güvenlik önlemlerini en üst düzeye çıkarmak gerekiyordu!
Şimdi ne oldu? Diyarbakır herhalde hükmen yenik ilan edilecek. Sahası dört ya da beş maç kapatılacak ve PKK yandaşı bir avuç ahlaksız yüzünden, Diyarbakır’ın onca tertemiz insanı cezalandırılacak! Yazık ki ne yazık!