‘Balyoz’a vurulan balyoz!


Hukuk iyice çarşafa dolandı bu ülkede arkadaş! İnsanın başı dönüyor olup bitenlerden. Kimi çıkıyor, yetkisi kapsamında, Balyoz Darbe girişimiyle ilgili, yetmişi muvazzaf seksen altı asker için tutuklama çıkarıyor. Daha kararların mürekkebi kurumadan, imzayı atan savcılar görevden alınıyor! Daha bir gün önce, 31 Mart ve 1 Nisan’da salınan 19 kişiyle ilgili haberleri okurken, Balyoz soruşturmasını yürütmekle görevli dört savcı yardımcısı işten el çektirildi. Öncesinde, aralarında MGK eski Genel Sekreteri emekli Orgeneral Sarıışık’ın da bulunduğu bazı kişiler gözaltına alınmıştı bile. Şimdi, niye hukuk reformu? Niye hukuğa duyulan güvenin gitgide azaldığı yolunda işaretlerin artması? Niye aynı tür davada bir kişiye hapis diğerine beraat verilmesinin garipliği? İşte bu soruları gündeme aldığınız zaman gerçekten de Hamlet’ten çalıntı, “hukukdan pis kokular geliyor” söylemi ağırlık kazanıyor! Eğer siz adalete güvenmezseniz, neye güveneceksiniz? Kimleri tanıdığınız, arkanızda ne güçlerin olduğu, nerelerden destek gördüğünüz yasadan daha önemliyse, o zaman hukuğa sil baştan yapmak gerekiyor. Var olanı savunmak, işler böyle de kör topal gidiyor demek, “benim arkadaşım, dostum, yandaşım darbeye soyunmaz” gibisinden boş laflarla bu peynir gemisi yürümüyor! Ya bu savcı yardımcılarının gizli bir amaca (?) hizmet ettiğini varsayacaksınız ya da onları görevden alanların kötü niyetli (?) olduğunu düşüneceksiniz. Eğer Türkiye’de bu gün var olan hukuk düzeni, sizlere bunları düşündürüyorsa, vay halimize! İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı ‘kaçamak’ bir cevap verdi, savcıların görevden alınmasıyla ilgili: “Görev değişikliği bizim yetkimizde. Her yıl onlarca kişiyi görev den alırız!” Ceza hukukçusu Prof. Dr. Köksal Bayraktar’ın konuyla ilgili değerlendirmesiyse şöyle: “Bütün savcıların başı olması nedeniyle, başsavcının birçok yetkisi vardır ama doğrudan doğruya soruşturmaya el koyup, o savcının yerine geçip de gözaltını kaldıramaz! Gözaltıları iptal yetkisi yoktur! Eğer başsavcıyla, gözaltı isteyen savcı anlaşamazsa oturur, uzlaşma yolları arar. Bu da çok ender başvurulan bir yöntemdir. Normal bir hukuk düzeninde, başsavcı, savcıların işine pek karışmaz. Yeni atanan savcılar işleme devam edecekler. Ortaya iki ayırımlı bir sonuç çıkabilir. Ya yeni atanan savcılar dosyayı inceledikten sonra gözaltına alınan bazı kişilerin yargıç karşısına çıkmasına gerek duymayacak ya da tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edecek!” Yani, başsavcı hukuk düzenimizde hemen hemen hiç görmediğimiz bir eyleme başvurmuş. Neden? Bunu bilmek de kamuoyunun hakkıdır! TÜRK’LE KÜRT KAHVEDE OTURMUŞ Mahalle kahvesinde, bir Türk’le bir Kürt oturmuş, çay içmekte. Türk, arada bir yanında duran gazetesine göz atıyor, başını sallıyor ve sonunda patlıyor: Türk: (Gazeteye bakarak) Bu şerefsiz Kürtler de haddini aşıyor! Kürt: (Biraz şaşkın) Hayrola ağabey? Biraz ayıp oluyor ama. Ben de Kürtüm. Türk: Yok be kardeş! Sözüm sana değil ama bu Kürtler de çizmeyi aşmaya başladı. Asker, bir ucundan girip diğer ucundan çıkmadıkça, bize rahat yok valla! O heriflerin topunu ipe çekeceksin ipe! Kürt: İyi de, böyle birşey olursa binlerce masumun kanı akar. Biraz yavaş gel. Herkes PKK’lı hain değil! Türk: (Kaşlarını çatarak) Oradakiler bir biçimde teröre destek veriyor! Ama sevgiden ama korkudan! Bedeli neyse ödeyeceksin! Kürt: Ağabey, oluyor mu şimdi bu dediklerin? Bak biz yıllardır aynı mahallenin çayını içiyoruz. Birbirimize bir gün kötü laf ettik mi? Ailece gidip gelmez miyiz birbirimize? Çocuklarımız, arkadaştan öte, neredeyse kardeş değil mi? Türk: Sen başka ciğerim. Sana laf yok. Türk gibi adamsın! Kürt: İyi de ağabey, ben Kürtüm! Türk gibi demek olmuyor! Hem elden ne gelir? Anamı babamı ben seçmedim. Sanki seninkini sen seçtin? Bundan sonrasını siz getirin. Ama acaba böyle bir konuşmanın ardından, acaba hangisi kendisini daha kötü hissetmiştir, sorusunu da düşünün hele. (Sayın Mehmet Avni Bey’e teşekkürler) Evinize karadan mı gitmek istersiniz havadan mı? İstanbul’un trafiğinden bunaldınız mı iyice? Artık trafikle boğuşmaktan kurtulacaksınız. Niye mi? Transition geliyor da ondan. Bu uçak/araba kanatları katlanabilir, hem karada hem havada gidebilen, hem de pahalı olmayan bir taşıt. Kanatları katlayın yolda gidin, kanatları açın, herhangi bir geniş caddeden ya da havaalanından göklere uzanın. Bunların fiyatı şimdilik 200 bin lira. Eğer hiç uçak kullanmadıysanız, Transition’u kullanmak için 20 saatlik eğitim vermeye de hazır üretici firma!Dahası taksitle de alabilirsiniz uçağınızı... Yani arabanızı! İşte her neyse, onu! Kablolarla başınız dertte mi? Elektronik cihazların şarj aletlerinin dağınıklığından bıktıysanız, Refresh tam size göre. Aynı anda üç adet ürünü şarj edebiliyor. Yani, içinde bulunan kablolarla İPod, İPhone, Blackberry, ve Bluetooth kulaklıklarını, Apple, BB, Creative, DOPOD, HP, HTC, LG, Moto, Nokia, Sidekick, Sony, Sanyo cihazlarını şarj edebiliyorsunuz. Refresh üç ayrı renkte satılıyor. Fiyatı mı ; iki yüz lira. (Laf aramızda ben bunların hiç birini kullanmayı bile beceremiyorum. Ah tuşlu telefonlar ah!)
<< Önceki Haber ‘Balyoz’a vurulan balyoz! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER