‘Ayrılık’, İsrail’in orantısız tepkisi ve Davutoğlu


Ayrılık TRT’de yayınlanan bir televizyon dizisi. Gazze’de yaşanan faciayı anlatıyor. Dizi çok izlenir, az izlenir... Önemli değil. Ciddi bir yaraya parmak basması önemli. İsrail, diziyi resmen protesto ediyor ve yayından kaldırılmasını istiyor. Ama İsrail bu isteğini bildirirken, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Yahudi Yargıç Richard Goldstone’un , İsrail’i suçlayan Dökme Kurşun Operasyonu raporunu, 6’ya karşı 25 oyla kabul ediyor! Rapor Hamas’ı da suçluyor, İsrail’e roket attığı için. Ama asıl İsrail’e “Sen savaş suçu işledin!” diyor. Dahası da var: Dosyanın Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ne gönderilmesini istiyor Yargıç Goldstone. O zaman mahkeme bu operasyonu yürüten İsrailli askeri yetkililer hakkında tutuklama emri çıkartabilir! Bugün Gazze hâlâ abluka altında. Bu abluka bile başlı başına insanlık suçudur, diyor BM Raporu. Fosfor bombalarını da uzun uzun anlatıyor. Ve altı ay içinde İsrail’in söz konusu suçlarla ilgili uluslararası satandartlara uygun soruşturma açmasını istiyor. Hamas’ın da. İsrail’se bir televizyon dizisiyle uğraşıyor. Bakınız televizyon dizileri, romanlar, sinema filmleri, yönetmeninin, yazarının yorumudur. Kimse karışamaz içeriğine. Biz zamanında yeri göğü inlettik Gece Yarısı Ekspresi filmiyle ilgili...Dünyanın her yerinde oynadı. Tel Aviv’de de oynamıştır eminim. Ne oldu? Hiç. Film palavraydı; hiçbir gerçeğe dayanmıyor, üstelik gerçekler çarpıtılıyordu. Ayrılık dizisiyle ilgili yorumları, dizi sona erdiğinde yapabilirsiniz ancak. Ama Gazze’de olanlar gerçek... Çocukların ölmesi gerçek... Orantısız güç kullanıldığı gerçek... Ha iyi yazılmıştır, iyi çekilmiştir, yönetilmiştir, oyuncuları iyidir kötüdür bunlar ayrıntıdır. Ama bir dizi için kalkıp bir devlet bir başka devleti protesto ederse gülünç duruma düşer! Hele gerçek olayları anlatan bir diziyse bu abartmalar varsa eğer, bunlar yorumdur, dizi gerçeğidir! TRT özerk bir kurum. Dış İşleri Bakanlığı ne bu diziye ne de bir filme danışmanlık yapar. Diziyi yapan da özel bir şirket. Dolayısıyla niye İsrail, Dışişlerine baş vurur anlaşılır gibi değil! Konya’daki tatbikata gelince, Dışişleri Bakanı Davutoğlu: “Türkiye gerginlik politikalarıına hiç bir zaman prim vermemiştir. Ama böylesine hassas bir dönemden geçerken, Türkiye’nin salt askeri amaçlı “ bir görüntü sergilemesi doğru olmaz. “Hele bölgede barış çabaları yokken, barış çabaları istediğimiz ölçüde ivme kazanmamışken, askeri görüntülü şeyler içinde olmamaya özen gösteririz.” diyor. Bu kadar basit. Doğru söze ne denir? Yorum dahi yapılmaz! SAYIN BAŞBAKAN Bİ DAKKA CÜMLEYİ BAŞTAN ALALIM! Yönetmen muhabbetidir bu. Hani Deniz Bey “Kameraya çekelim görüşmemizi... Robot kameralar olsun yönetmeni de bulalım...” demiş ya? Sanki siyasi parti genel başkanı değil de film yapımcısı!” Çekilenler, sizin de bizim de arşivimizde bulunsun. Yayına sokmayalım. Ama halk her şeyi bilsin!” Ne demek bu? Hem yayına sokmayacaksın, hem halk bütün konuşmaları bilecek. Ya da izleyecek. Nasıl olacak bu? El altından kimi kanallara bazı görüntüleri mi vereceksin? Ya da sinemalarda vizyona mı girecek? Başbakan’la Ana M uhalefet Partisi Başkan’ı bir araya gelir, görüşür. Bunların açıklanacak bölümleri vardır, devlet güvenliğini ilgilendiren, ulu orta konuşulmayacak bölümleri olduğu gibi. Başbakan da zaten buna dayanarak, kamerasız olmalı görüşme dedi. Deniz Baykal’da kamerasız görüşme yapılmayacak buyurdu. Ve böylece Türkiye’nin en önemli projelerinden ortak olmak, belki kimi katkılarda bulunmak fırsatını tepti. Kendi bileceği iş! Farklılık ve modernlik Hilmi Yavuz’un, gerçekten çok önemli eseri, ‘Alafrangalığın Tarihi’ yayınlandı. Kitap, birbirinden doğru ve ilginç tezlerden oluşuyor. Örneğin “Farklılık ve Modernlik” üzerine şöyle diyor Hilmi Yavuz: “Türkiye’nin temel sorunları, geçikmiş değil, geciktirilmiş modernliğin ortaya çıkardığı sorunlardır. Etnik farklılaşma (Türk/Kürt, mezhep farklılaşması (Sünni/Alevi), ve benzeri farklılıklar bugün ciddi boyutlarda yaşanıyorsa, bunun temel nedeni, modernliğin, farklılıklar üzerine, inşa edildiği gerçeğinin görmezlikten gelinerek, hayata geçirilmeye çalışılmış olmasındandır.” Yani, modern ya da çağdaşlık deyin isterseniz, farklılıklar referans olarak alınıp inşa edilen bir yapıdır. Geleneksel toplumlar, farklılıkları silen, ortadan kaldıran, tek tip bir birlik ve beraberlik projesini dayatan ve bunu koşullara ve önlemlere bağlayan toplumlardır. Çağdaş toplum ise, birliği, farklılıklara dayanan, çoğullukların bir arada yaşaması olarak görür. Kısacası, geleneksel toplum, farklılıkları ayırımcılığa indirger. Farklı olanı ötekileştirir. Farklılıkları ayırımcılık olarak görmemek, farklı olanı ötekileştirmeden kabul etmekse çağdaş toplumları geleneksel toplumlardan ayırır. (Alafrangalığın Tarihi-Hilmi Yavuz-Timaş Yayınları)
<< Önceki Haber ‘Ayrılık’, İsrail’in orantısız tepkisi ve Davutoğlu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER