Deniz
Baykal ne karar alırsa alsın,
Kemal Kılıçdaroğlu ister geri adım atsın ister kazansın, fark etmez. Bu kurultay kadim
CHP’nin son kurultayı olacak!..
‘CHP’nin misyonunu tamamladığı’ otuz yıl önce rahmetli Bülent Ecevit’in tesbitiydi. Abdi İpekçi’ye ‘CHP’nin
iktidar olması için kökten bir değişim gerekli. Altı ok
halkta olumsuz çağrışımlar yapıyor. Demokratik sol, barışçı
siyaset için farklı bir amblem benimsemek, örneğin altı oku kaldırıp güvercin figürünü benimsemek bile kitleler üzerinde
olumlu etki yapabilir’ diyen odur. Bu düşüncesinden dolayı Ecevit 12
Eylül darbecilerinin CHP’yi kapatmış olmasını
yeni bir siyaset anlayışı için fırsat olarak gördü. Nitekim yasaklar kalktığında CHP parti bürokrasisinin
canhıraş çağrılarına, davetlerine rağmen dönmedi. ‘Zincirbozan’ filminin senaryosunu yazarken kendisiyle konuştuğumda ‘Darbenin tek faydası CHP’yi kapatmış olmasıdır’ diyecek kadar o günlerde verdiği karardan emindi.
Bülent Ecevit’in sosyal demokrat bir partiye dönüştürme iddiasıyla ve İsmet İnönü’ye karşı verdiği zorlu
mücadelenin ardından başına geçtiği CHP’den yedi sene içinde sıtkının sıyrılmasının sebeplerini, siyaset bilimci olmanın ötesinde 1960 öncesinden beri politikanın içinde olan
Deniz Baykal’ın görüp anlamamış olduğuna inanmak zor...
Askeri rejimin siyaseti yeniden tanzim sürecine kâh ayak uyduran kâh direnen CHP’nin o günden bugüne dünyada ve Türkiye’de yaşanan değişime ayak uydurduğu herhalde söylenemez.
Daha ötesi, değişime değil ayak uydurmak direnç odağı oldu CHP.
Bunun müsebbibini Deniz Baykal diye işaretleyip geçmek kolaycılıktır. CHP derken genetik kurgusunda hâkim tek unsur mazi olan dokudan söz ediyoruz.
Yani CHP’nin başına kim gelirse gelsin değişim ümidini yok eden, bu iddiayla geleni pes ettirip kaçırtan, gitmeyip direneni pes ettirip kendine tabi kılmaya kurgulanmış, partiden öte bir şey olduğundan!..
Bu tabloda Kemal Kılıçdaroğlu seçilebilir mi, seçildiğinde CHP’de bir şeyleri değiştirebilir mi, ya da neyi değiştirebilir bugünden bir şey söylemek zor. Ama görünen o ki Kılıçdaroğlu’yla ya da Kılıçdaroğlu’suz CHP değişim kulvarına girdi. Ayrışmalar, gruplaşmalar, klikler savaşı kolay durulacağa benzemiyor. Önümüzde duran hamur daha çok su kaldırır... Bu kurultayda ne
kavga biter ve sorun çözülür.
Bölünme dahil pek çok gelişmeye
tanık olacağımızın, pek çok şeyi şaşırarak izleyeceğimizin işaretleri mevcut.
Bugünden söylenebilecek olan şey şu:
Bildiğimiz kadim CHP artık bitmiştir... Bundan sonrası Yeni
Cumhuriyet Halk Partisi’nin inşa
sürecidir... Köhne yapının direnmeden teslim olacağıonı düşünmek akla ziyan.. Gözbağcının şapkadan tavşan çıkarması misali kimsenin aklına hayaline gelmeyen siyasi oyunlar izleyebiliriz.
Olmaz olmaz demeyin olmaz olmaz!...
Mevcut ittifaklar bozulup, yeni ittifaklar oluşabilir. Şu ana kadar akla gelmeyen, tanınan ya da tanınmayan
yeni isimler çıkabilir ortaya.
Bakarsınız değişim projesi esas liderini sahneye hazırlayana kadar geçecek süre için seçilmiş isimdir Kemal Kılıçdaroğlu. Bekleyip göreceğiz...