CHP, ortaklaşa hayatımızda kapladığı yeri ve anlamı nasıl açıklar bilemiyorum. Onlar düşünedursunlar ben kendi cevabımı vereyim; bunun en basit açıklaması, Bergson'un "Élan vital" kavramında bulunabilir; yani her canlı organizmanın hayata tutunmak için kendi tâkatini aşan bir enerjiyle atılım göstermesi.
Meselâ 100 yaşındaki Celâl Bayar'ın gazeteci Mehmet Barlas'a
röportaj verirken Barlas'ın, "Bunu yazabilir miyim?" diye sorması üzerine, "Olmaz, ilerde bunları ben kitaplaştıracağım" diye aksilenmesi aslında müthiş bir hayat hamlesidir; Barlas buna "Yaşama heyecanı" diyor.
Referandumda uğradığı bayıltıcı mağlubiyetin etkisinden çabuk sıyrılan CHP'miz de,
Cumhuriyet mitolocyasının Zümrüdüankası gibi şâhâne bir "Élan vital" örneği sergileyip küllerinden doğarak hükümeti bir kere daha başörtüsü punduna getirmeyi başardı.
Ha, nereden aklıma geldi; Hüseyin Akbaş isminde Tokatlı bir milli pehlivanımız vardı bizim 60'lı yıllarda; bir bacağı bâriz derecede
sakat olan Akbaş'ın güreşte en büyük oyunu, kendini pek tanımayan rakibine sakat bacağını bile bile kaptırdıktan sonra kündeyi doldurarak adamcağızı cin çarpmışa çevirmesiymiş; öyle derler hep. CHP ise ne zaman milletten esaslı bir künde yiyip alta düşse, "
Başörtüsünü biz çözeriz" dümeniyle
iktidar partilerini heyecana getirip fırsattan istifade soluğu mahkemede alıyor. Türk siyasi hayatı değil, dört başı bayındır
Kemal Sunal komedisi yahu...
"Tamam, başörtüsünü çözelim ama karşılığında estek de isteriz, köstek de isteriz; ayrıca
balıklar kavağa çıksın, Konya'ya
deniz getirilsin, herkes içinden namaz kılsın.
Başbakan samimi ise yerçekimi ve enerjinin sakınımı kanunlarını da değiştirsin..." yollu oyalayıcı lâflarla rakibinin zihnini karıştırmayı başardı yine.
Tamam ömrünü uzatıyor, moralini yüksek tutuyor, taraftarlarına heyecan aşılıyor ama buraya yazıyorum işte, CHP'nin yeni başörtüsü atraksiyonu, AK Parti'ye önümüzdeki
seçimlerde en azından beş puanlık bir
halk desteği daha
hediye etmek anlamına geliyor. CHP, ne zaman "AK Parti'yi kazıkladık" diye sevindirik olsa, açılan sandıklardan fırlayan
boksör eldiveninin sersemleştirici darbesiyle "Groggy" (yarı baygın; bizde galât eseri olarak "Kroke" tabir edilir) durumuna gelip, "Bana çarpan kamyonun plâkasını alan bir
hayırsever yok mu?" diye kendini acındırıyor. CHP, ne zaman groggy vaziyete düşse, "Türbanı biz çözeriz; gelin uzlaşalım" diye birden ona saymaya başlıyor; bu esnada kendisini destekleyen seyircilerden gelen, "Dayan koçum arkandayız" veya biraz daha ayrıntılı şekliyle, "Yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin giyimlerini düzenlerken
türban kullanımına dinsel
inanç nedeniyle geçerlilik tanımak, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırma suretiyle
laiklik ilkesine aykırılık oluşturur" seslerinin serinletici havlu tesiri yapmasıyla ayağa kalkar gibi oluyor ki...
Hoppala, yine bir seçim zamanı gelmiş oluyor;
hakem, "Boks" diye bağırıyor. Ardından, "Gümmm..." Yedi renkte yanıp sönen yıldızlar, çakan şimşekler...
Anne ben nerdeyim; bahar geldi, kelebekler uçuyor...
Şu AK Partilileri anaları
Kadir Gecesi doğurmuş olmalı; hiçbir şey yapmasalar bile CHP'nin damarına bastığı milletin öfkesi, yağ-bal olup iktidara yaramakta. Yahu anlayın artık, yok yere
icat ettiğiniz
başörtüsü yasağı sizin lânetiniz oldu; sürünüyorsunuz!
Avcının biri, "Tam vuracaktım ama
tüfek ateş almadı,
aslan beni yedi" deyince öteki, "İyi de, nasıl yaşıyorsun?" diye sorunca ne demişti hani?
- Sen buna yaşamak mı diyorsun kardeşim?
CHP'nin hayat hamlesi de bu
hesap işte. İyi de,
zombi oldunuz yahu!