CHP İstanbul il teşkilatı, geçtiğimiz cumartesi günü
Florya sahillerindeki
Güneş plajının yeniden
halka açılması için bir gösteri düzenledi. Daha önce il başkanlığından yapılan açıklamada, "
Atatürk'ün 73 yıl önce vatandaşlarıyla birlikte yüzdüğü Florya Güneş
Plajı,
AK Parti zihniyeti tarafından çevresi tel örgülerle çevrilerek halka kapatıldı. Bir zamanlar Atatürk ile birlikte
modern Türk kadınının serbestçe yüzdüğü plajda bugün sadece AK Partililerin haşemalı eşleri yüzüyor. CHP İstanbul
Kadın Gençlik Kolları, Milletvekilleri ve İl Başkanı
Gürsel Tekin tarihe mal olan plajın bugün getirildiği noktayı
protesto edecekler" denilmişti.Sözlerinde durdular; cumartesi günü Güneş Plajı önünde toplanan CHP'liler, "AK Parti elini plajlardan çek", "
Türkiye laiktir laik kalacak" diye slogan atarak anlamlı bir
pankart açtılar. Pankartta şöyle yazıyordu: "Atamız burada
denize girdi, biz de burada denize gireceğiz!"Akşam haberlerinde konuyla ilgili görüntüler de vardı; etrafı tellerle çevrilerek boşaltılmış plajda, üç-beş kişinin denize girdiği, birbirlerine su çırpıtarak eğlendikleri görülüyordu. Bu birkaç kişinin ikisi haşema dediğimiz kapalı kadın deniz kıyafeti içindeydiler!Kötü
manzara: Plaj kapatmanın bir mantığı olur; su kirliyse, o birkaç kişinin sağlığını niçin önemsemezsiniz; temizse, niçin isteyen vatandaşı denize girmekten alıkoyarsınız? İzahı yok!İşte burada CHP'ye katılıyor ve koyduğu kararı eş-dost için ihlâl eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kınıyorum; tabii, Güneş Plajı daha önce kamu mülkiyetinden çıkarılıp şahsi mülkiyete geçtiyse o başka; öyle bir bilgi de yok zaten.Buraya kadar beraberiz sevgili CHP İstanbul il teşkilatı, fakat size kötü bir haberim var: Tezelden, "Atamız burada denize girdi, biz de burada denize gireceğiz!" yaklaşımını terketmeniz gerekiyor. Niçün, izah ediyorum.Atatürk Florya'dan denize girerken, o günlerde canı isteyenin Florya'da karpuzunu, şambriyelini,
mangalını kapıp denize girebildiğini düşünmüyorsunuz herhalde? Atatürk devlet başkanı! Devlet başkanının denize girdiği yerde,
Anadolu kırsallarından kopup gelmiş insanların denize girebildiğini aziz
Cumhuriyet tarihimiz henüz kaydetmiş değildir; nitekim, "Hâlk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor" darbımeselinin efsâneleştiği yıllardır bu yıllar. Hatırlarsınız!Emsâliniz yanlış arkadaşlar: Dolmabahçe'yi gözünüze kestirip, "Burası Atatürk'ün Sarayı idi; binaenaleyh ben girer burada gecelerim; para da vermem" diyemezsiniz meselâ;
Ortaköy sahilinde demirli duran Savarona'ya çıkıp, "Çek bakalım
kaptan, Atamızın yatıyla şööyle güzel bir
boğaz turu yapalım" diyemeyeceğiniz gibi...Florya'da çekilen fotoğraf ve
siyah-beyaz belgesel film karelerinde gördüğünüz insanlar "hâlkımız" değildi; bunu biliyorsunuz değil mi, onlar bazı "vatandaşlar" idiler. Hâlkımızın o günlerde �nasıl söylenir bilmem- pek öyle denize girme kültürü yoktu (hâlâ da yoktur, misâl; ben!) Sıcaktan bunalanlar sair yerlerde canlarının çektiği yerden denize girebilirlerdi; bugün de öyle yapıyorlar; misâl, göbeğini kaşıya kaşıya sahildeki belediye parklarında gün boyu
piknik yapan, kaldırımda mangal yakan kavruk halkımız.Bunlar can sıkıcı ve ufak-tefek ayrıntılar canım; ben yine de sizlerle bir noktada hemfikir olmama çok memnun oldum sevgili CHP'liler.
[email protected]
x
CHP İstanbul il teşkilatı, geçtiğimiz cumartesi günü Florya sahillerindeki Güneş plajının yeniden halka açılması için bir gösteri düzenledi. Daha önce il başkanlığından yapılan açıklamada, "Atatürk'ün 73 yıl önce vatandaşlarıyla birlikte yüzdüğü Florya Güneş Plajı, AK Parti zihniyeti tarafından çevresi tel örgülerle çevrilerek halka kapatıldı. Bir zamanlar Atatürk ile birlikte modern Türk kadınının serbestçe yüzdüğü plajda bugün sadece AK Partililerin haşemalı eşleri yüzüyor. CHP İstanbul Kadın Gençlik Kolları, Milletvekilleri ve İl Başkanı Gürsel Tekin tarihe mal olan plajın bugün getirildiği noktayı protesto edecekler" denilmişti.
Sözlerinde durdular; cumartesi günü Güneş Plajı önünde toplanan CHP'liler, "AK Parti elini plajlardan çek", "Türkiye laiktir laik kalacak" diye slogan atarak anlamlı bir pankart açtılar. Pankartta şöyle yazıyordu: "Atamız burada denize girdi, biz de burada denize gireceğiz!"
Akşam haberlerinde konuyla ilgili görüntüler de vardı; etrafı tellerle çevrilerek boşaltılmış plajda, üç-beş kişinin denize girdiği, birbirlerine su çırpıtarak eğlendikleri görülüyordu. Bu birkaç kişinin ikisi haşema dediğimiz kapalı kadın deniz kıyafeti içindeydiler!
Kötü manzara: Plaj kapatmanın bir mantığı olur; su kirliyse, o birkaç kişinin sağlığını niçin önemsemezsiniz; temizse, niçin isteyen vatandaşı denize girmekten alıkoyarsınız? İzahı yok!
İşte burada CHP'ye katılıyor ve koyduğu kararı eş-dost için ihlâl eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kınıyorum; tabii, Güneş Plajı daha önce kamu mülkiyetinden çıkarılıp şahsi mülkiyete geçtiyse o başka; öyle bir bilgi de yok zaten.
Buraya kadar beraberiz sevgili CHP İstanbul il teşkilatı, fakat size kötü bir haberim var: Tezelden, "Atamız burada denize girdi, biz de burada denize gireceğiz!" yaklaşımını terketmeniz gerekiyor. Niçün, izah ediyorum.
Atatürk Florya'dan denize girerken, o günlerde canı isteyenin Florya'da karpuzunu, şambriyelini, mangalını kapıp denize girebildiğini düşünmüyorsunuz herhalde? Atatürk devlet başkanı! Devlet başkanının denize girdiği yerde, Anadolu kırsallarından kopup gelmiş insanların denize girebildiğini aziz Cumhuriyet tarihimiz henüz kaydetmiş değildir; nitekim, "Hâlk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor" darbımeselinin efsâneleştiği yıllardır bu yıllar. Hatırlarsınız!
Emsâliniz yanlış arkadaşlar: Dolmabahçe'yi gözünüze kestirip, "Burası Atatürk'ün Sarayı idi; binaenaleyh ben girer burada gecelerim; para da vermem" diyemezsiniz meselâ; Ortaköy sahilinde demirli duran Savarona'ya çıkıp, "Çek bakalım kaptan, Atamızın yatıyla şööyle güzel bir boğaz turu yapalım" diyemeyeceğiniz gibi...
Florya'da çekilen fotoğraf ve siyah-beyaz belgesel film karelerinde gördüğünüz insanlar "hâlkımız" değildi; bunu biliyorsunuz değil mi, onlar bazı "vatandaşlar" idiler. Hâlkımızın o günlerde �nasıl söylenir bilmem- pek öyle denize girme kültürü yoktu (hâlâ da yoktur, misâl; ben!) Sıcaktan bunalanlar sair yerlerde canlarının çektiği yerden denize girebilirlerdi; bugün de öyle yapıyorlar; misâl, göbeğini kaşıya kaşıya sahildeki belediye parklarında gün boyu piknik yapan, kaldırımda mangal yakan kavruk halkımız.
Bunlar can sıkıcı ve ufak-tefek ayrıntılar canım; ben yine de sizlerle bir noktada hemfikir olmama çok memnun oldum sevgili CHP'liler.