"Yeni bir şehir
efsanesi ifşa ediyorum" başlıklı yazı, okuyucularda, "Bir dokun bin âh dinle bu kâse-i fağfurdan" dedirtecek kadar yoğun bir paylaşım hissinin uyanmasına sebep oldu; oysa ki, kendimi peşinen "internet acemisi" yerine koyup icabında dalga geçilmeyi de göze alarak bu konuda başıma gelenleri yazmaya karar vermiştim.
Evet, hâlâ bir internet acemisi olabilirim ama yakındığım konuda meğer hiç de yalnız değilmişim. Gelen
mektuplar yeni şehir efsanesinin, efsane değil gerçek olduğunu düşündürtüyordu resmen. İşte o mektuplardan bazı satırlar:
Biz de aynı şeyi yaşadık ... Gülüştük. Sonra başka bir numara çevirdik; mesela işyerimizdeki bir başka numara ile yine aynısı oldu; ama neden bilmem... (Mehmet Hancıoğlu). Bugünkü yazınızla yaramıza tuz bastınız. Üstelik şehir efsanesi değil gerçeğin ta kendisi. (M.Y.) Efendim iyi günler internetle ilgili yazınızı okudum. Aynı sorun iş yerinde bizim de başımıza gelmekte idi. Teknik
servis geldi ve sorunu tesbit edemedi; ancak çözüm olarak internet hızı çok düştüğünde veya internet kesildiğinde telefonla herhangi bir numaranın aranmasını veya internet hattına ait telefonu başka bir telefonla aramamızı söylediler. Sorun istediğimiz gibi çözülmedi ama, söyledikleri yöntem işe yarıyor. Efendim bizim köyde bir emme basma tulumba vardı; suyu kaçınca içine bir iki tas su döker tekrar pompalardık ve su tekrardan akmaya başlardı bu da öyle bişey gibi geliyor. Tabii meselenin daha bilimsel bi açıklaması olabilir. (O. Daşman). Mahmurluğumu atar atmaz gazetedeki yazınızı okudum ve hikâyeniz nedense çok tanıdık geldi. Ben de
modemimin lambalarının o
mübarek numaraları çevirdiğimde nasıl ışıldadığına şahit olmuşumdur, ama bu duruma mantıklı bir açıklama getiremediğimden insan içinde dillendirmek mümkün olmuyordu. Mevzu
bahis efsaneye tüm kalbimle "inanıyor" keyifli pazarlar temenni ediyorum (E. Çelik). Hocam TTnet ile ilgili evde yaşadıklarımızı ve aramızda geçen esprileri anlatsam bu kadar olur. Ama siz bizden biraz daha merkezi bölgeye yakınsınız demek ki bizim 8 megabitten 1'e düşürdüler. Bu kadar olur demeye devam ediyorum, yine netten düştüm. (O sihirli numarayı arayıp nete girdiğimde mesajımı yollıcam, kararlıyım.) (İ.
Şahin). Son yazınızı okurken kendi kendime "yahu ben bu durumu bir yerden hatırlıyorum" dedim. Sonradan maziyi bir yokladım ki aynı şey benim de başıma gelmişti, ama bir farkla. Ben telefonun ahizesini kaldırır kaldırmaz önce DSL ardından da
İnternet ışığı yanmaya başlıyordu. İnternetim her sorun çıkardığında bu yöntemi kullanmaktan bıkmış bir ara modeme
yumruk bile atmıştım. (H. Saka). Merhabalar, sorun konusunda yanlız olmadığınızı ve sesimizi duyurduğunuz için çok teşekkür etmek istiyorum,
Allah razı olsun... Fakat merak ettiğim konu TTnet yetkililerinin yazıdan dolayı sizi arayıp aramadıklarını merak ettim; sorunlar bu şekilde devam edecekmi acaba? Kötü
hizmet ve yüksek
fatura; biz bunları hak etmiyoruz diye düşünüyorum şimdiden çok teşekkürler (Cenk). Gerçekten çok doğru bir tespit yapmışsınız. Bu dediğiniz bir "şehir efsanesi" değil, gerçek. Evimdeki internet kopup duruyor diye iptal ettirdim, sonra eniştem kendine
ADSL aldı (alt katta) ve o da kopmaya başladı. Ve biz de sizin bulduğunuz çözümle bağlanıyoruz aylardır. Evet doğru, biz birkaç aydan beridir her gün bu yöntemle bağlanıyoruz, TTnet'i arayınca net geliyor,
şaka gibi! (?) Ayın 12'sinde birliğime teslim olucağım, artık askerim yani. 6 ay gazetemdem ve yazılarınızdan uzağım (artık okuyabildiğim kadarıyla). 6 ay sonra umarım bu şehir efsanesi sürmez -gerçi burası
Türkiye ama!- (O.
Cirit)
Bana bu hususta mektup yazıp destekleyen, derdini bölüşen, hatta uzun uzun
teknik tafsilata girerek yol gösteren okuyuculara teşekkür ediyorum; hepsine tek tek
cevap veremediğim için beni affetsinler.
Yetkililerin beni arayıp aramadıklarını merak eden okuyucuya bilgi vermek isterim: Evet, hem TTnet, hem Türk
Telekom ilgilileri aradılar, ilgilendiler; hatta evime iki nazik teknisyen
arkadaş yollayıp bağlantının sağlıklı olup olmadığını testten geçirdiler; bu esnada kendilerine, bir haftadan beri bağlantının normal olduğunu, problem yaşamadığımı söyledim. Yine de nezaketle sorduklarıma cevap verdiler. Anlatılan en mâkul izah, modem alıcısı ile ana verici arasındaki mesafe idi; bu mesafe 1 km'yi geçtiğinde veri akış kalitesi ve hızında kayıplar oluyormuş ve TTnet, 2010 yılına kadar her semte daha ufak çapta sinyal verici cihazlar (adını bilmiyorum ama galiba
çamaşır makinası büyüklüğünde bir cihaz bu) yerleştirecekmiş ve o tarihten itibaren veri akış hızı -dikkat- en az 8 megabit olacakmış.
-Peki, dedim, "Ben işimi hallettim; sağolunuz nezaket gösterdiniz fakat okuyucularım ne olacak? Bütün kullanıcılara aynı nezaket ve işe sahiplenme hissiyle yardımcı olacak mısınız ve bahsettiğim şehir efsanesini doğrular mısınız?
Hayır, efsaneyi doğrulamadılar (Böyle bir şeyin varlığını hepimiz biliyoruz değil mi arkadaşlar?) ama yukarıda belirttiğim izahatta bulundular. TTnet görevlisi
Güner Bey,
[email protected] adresine yazılacak şikayet mektuplarını zaten ciddiyetle takib ettiklerini söyledi.
Kısacası sevgili okuyucularım; ben keçeyi sudan çıkarmış bulunuyorum; durum şimdilik iyi, inşallah 2010 yılına kadar daha iyi hizmetle karşılaşmaya ve paramızın karşılığını almaya başlarız.
Yalnız madem bu konuyu açtık; bir okuyucunun mektubunda verdiği bilgiye dikkat çekmekte fayda görüyorum. Diyor ki, "Ben bir modem firmasında çalışıyorum, konu hakkında teknik bilgim var: Yapılan kampanyalar yapılan indirimler hepsi hava-cıvadan ibaret; göz boyama kampanyaları. İster a firması ister b firması olsun hepsinde hizmet kalitesi TTnet'in aynısı; çünkü kullanılan
kablolar yıllardır
toprak altındaki telekom bakır kabloları; değişen hiçbir şey yok, yani bir
Avrupa ülkesindeki kablo ağı bizim ülkemizde malesef yok. Telekom tekelciliği bu işte; hangi firmadan hizmet alırsanız alın gene kullanılan telekomun şebekesi; değişen hiçbir şey yok. Lafın kısası ve özü Telekom'u başımıza musallat eden yüce Rabbimiz bizi sabırla
imtihan ediyor, bu sınavı geçersek ne mutlu biz Türk halkına."
Bu duruma göre internet arızalarından kurtulmanın iki yolu görünüyor sevgili okuyucular; ya yazar olup, şikayetinizi firmaların üst katlarına kadar duyurabilme imkânına sahip olacaksınız, ya da internetin altyapısı modernize edilene kadar sabredeceksiniz; başka yolu yok.
Ben sabretmenizi
tavsiye ederim efendim nâçizâne.