Eğri oturup doğru konuşalım. Bu maçı günler öncesinden kaybettik. Kamptaki ilk basın toplantısında ne demişti
Guus Hiddink: “
Almanya ile aynı seviyede değiliz!”
Sonra da Alman futbolu üzerine bildiği(miz) tüm doğruları anlattı.
Alman Milli Takımı, zaten varolan özgüvenini ikiye katladı bu mesajdan sonra. Adamlar futbolda dünyanın en iyilerinden...
Bir de sen söylersen...
Arena’yı anahtarlarıyla birlikte teslim e
dersin
Almanya’ya.
* * *
Maçın başlangıcından sonuna kadar Almanlar her alanda organize, etkili ve istekliydiler. Bildiğimiz
makine düzeninin yanı sıra bireysel olarak da yaratıcı ve göze hoş gelen katkılarla oyuna güzellik ve derinlik kattılar. Götze, Müler,
Schweinsteiger, gerçekten saygı duyulacak oyunculardı.
Bize dönersek.
Berlin’den ne farkımız vardı? Attığımız tek gol mü?
Emeğe saygısızlık etmek istemem ama... Olsa ne olur, olmasa ne olur!
Gökhan
Gönül,
Servet,
Hamit kendi kulüp
takımlarında henüz maç formunu kazanmadan ulusal
forma ile sahaya sürüldüler. İyi niyetle, gayretle mücadele ettiler ama, o maç formu eksikliği, gerçek oyunlarını engelledi. Servet’in ilk golde Gomez’le baş edememesi, Gökhan’ın alıştığımız kanat bindirmeleri ve dişli
savunma anlayışının eksik kalması, Hamit’in girdiği pozisyonlardaki aceleciliği, yavaşlığı ya da top kayıpları hep bu maç formunun yetersizliğindendi.
Orta alanda Aurelio’nun dışında takım savunmasına katkı yapması gerekenleri de göremedik. Sabri, Hamit,
Selçuk hücuma ortak olmak için hevesliydiler, ama savunmaya
soğuk kaldılar.
Burak’ın da yeteri kadar desteklendiğini, ceza alanında yalnızlıktan kurtulduğunu göremedik pek...
* * *
Alman Milli Takımı, hak ettiğini, ders vererek aldı ve gitti. Şimdi dileyelim, grubun son maçında Belçika’ya takılmasınlar. Ve dileyelim ki, salı günü
Azerbaycan bize yeni bir “kardeşlik”(!) yapmasın!
Kaderimiz, başka ellere kaldı.
Guus Hiddink’e dönersek. Bizi tanıyor ama, duygularımıza seslenmeyi bilmiyor. Evet, gerçekleri söylüyor. Ama umutları bizden esirgiyor. Kamuoyu ile ilişkisini böyle kuran hoca, futbolcularına ne söylüyor, bilemiyoruz.
...Ve kolayca teslim oluyoruz!
Bir de şu var. Ligi huzursuz, futbolu kargaşalı bir ülkenin milli takımı, o gerçeklerden soyutlanabilir mi?
Yanıt sizin!