Yaklaşık dört yıl önce kurulan bir girişimcilik kulübü var.
Kandilli Kulübü. Kandilli Kulübü'nün misyonu
aile şirketlerinin sürekliliğini sağlamak üzere üyeleri arasında bilgi ve duygu paylaşmak...
Bu amaçla üç ayda bir kahvaltılar düzenleyen kulüp, başarılı aile şirketlerinin liderlerini ağırlıyor ve aile şirketlerinde başarılı olmanın sırlarını ve değerlerden vazgeçmeden kurumsallaşmanın püf noktalarını anlattırıyor.
Bugüne kadar kimler geldi? Yazayım: Mehmet Ali
Aydınlar,
Ethem Sancak,
Ferit Şahenk, Remzi Gür, Zeynel Abidin
Erdem,
Avni Çelik, İbrahim Bodur ve Zeynep Bodur...
Konuşmacıların neredeyse tamamını dinledim. Türkiye'deki aile şirketlerinin
yönetim sırları ile ilgili de oldukça önemli noktalar öğrendim. Çok da zenginleştim.
Dün Kandilli'de yine kahvaltılı toplantılardan biri yapıldı. Konuşmacı Gaziantep'ten doğarak Türkiye'ye yayılan başarılı aile şirketlerimizde Sanko Holding'i bugünlere getiren
Abdülkadir Konukoğlu idi...
Konukoğlu'nu daha önce dinlememiştim. Gazetelerde ara sıra fotoğrafını görüyordum ama nasıl biri olduğuyla ilgili haliyle duygu geçmiyordu. Konukoğlu'nun samimiyetine, hoş ve esprili konuşmasına bayıldım. Sanko Holding'in nasıl bu kadar başarılı olduğunun da sanırım DNS'sini çözdüm...
İşte Konukoğlu'na hayran olduğum "aile şirketlerinde başarı sırları" başlıklı konuşmasından satır başları:
· Oğlanlara iki seçenek sunun: Sermaye ile kendi işini kurmak ya da şirketlerde maaşlı çalışmak. Maaşlı çalışırlarsa tüm oğlanlara aynı geliri sunun, gelinler "o şunu aldı bu bunu aldı" diye
kavga etmesinler.
· Oğlanlar mutlaka işe çıraklıktan başlasınlar. Sahada çalışsınlar. Onlara
küçük yaştan iş yerinde itaati öğretin.
· Artık kızlar da işlerde çalışmak istiyorlar, onlara da adil davranın. Kim gelir işte çalışırsa iki alır, gerisi bir alır.
· Asla iki kardeşi aynı odada oturtmayın, aynı işte yan yana çalıştırmayın.
· Profesyonellerle çalışın ama onlara güvenmeyin, mutlaka her ay bilançoları inceleyin. İpin ucu hep sizde olsun. Vergi kanunlarını iyi öğrenin.
·
Yabancı dil bilmeyebilirsiniz ama eksiklerinizi her şekilde tamamlamayı bilin.
· İki şeyi mutlaka ama mutlaka ödeyin: Vergi ve zekat!
· Çıktığınız yöreleri unutmayın mutlaka oralara yatırım yapın.
· Dürüst olun.
· Değerlerinize sahip çıkmayı bilin. Büyüklere saygı gösterin, küçüklere hoşgörülü olun.
· İşler başarısız da olabilir. Düzeltmeye çalışmayın. Moralinizi bozmayın, yeni iş alanlarına geçin.
· Okuyun ama gerçek hayatla bağlantınızı koparmayın.
Şahane öğütler değil mi?
Kandilli Kulübü'nün misyonuna uygun olarak aile şirketlerinde biriken bilgiyi 2'nci, 3'üncü hatta 4'üncü nesillere aktarma konusunda önemli rol üstlendiğini düşünüyorum. Kulübün tüm kurucularını kutluyorum.
Eğer konuşmaların tam metnini bastıkları "İtibar" isimli dergilerini bir ekonomi dergisi ile anlaşarak daha geniş kitlelere ulaştırırlarsa çok hayırlı bir iş yapmış olurlar. Benden önermesi.
Yavuz Semerci'ye soru...
Yavuz Semerci "Tirajı denetlenmeyen
gazetelere reklam vermeyin" diyor. Ben de sevgili Semerci'ye diyorum ki: "BİAK ne işe yarar?"
Ve de diyorum ki Türk basınını krize sokan "etkili" gazete konseptinden ayıran magazin ağırlıklı gazeteciliktir.
Bu nedenle de gazeteciliği ayağa düşüren, magazine bulayan dört gazeteye reklam vermeyin.
Çünkü bu gazetelerin ağırlıklı okuru magazin meraklısı kadınlar ve asla ciddi içerik okumuyorlar. Magazin sayfalarına bakıp öylesine geçiyorlar.
Magazin sayfalarında da reklam eğreti duruyor, bu nedenle de bu sayfalara reklam verecek reklamveren sayısı sınırlı.
Reklamverenin gazete mecrasından kaçışının gerçek nedeni de bu.
Kurtuluş evrensel anlamda ciddi gazetecilikte!
Hadi bakalım varsayımsa benimki de varsayım. Yanıtı alayım.
Çekirgelik
"Düşünmeden öğrenmek
vakit kaybetmektir." (Konfüçyüs)