Düşünün ki;
Başbakan saldırı emri veriyor, yerine gelmiyor.
Allem ediliyor, kallem ediliyor, ama Kardak’taki
Yunan gemileri batırılmıyor.
Çiller’in en yakın danışmanı, aradan 14 yıl geçtikten sonra
itiraf ediyor bu gerçeği.
“Vur emri savsaklandı; Başbakan oyalandı, atlatıldı” diyor.
Kim, nasıl atlattı?...
Çıt çıkmıyor kimseden.
Derin sessizlik sürüyor.
***
Düşünün ki;
burun buruna geliyor, iki donanma.
Metruk kayalıklar için harbe gitmeye hazırlanıyor, iki ihtilaflı komşu.
Türkiye, Yunanistan’la savaşın eşiğinden dönüyor.
Tek kurşun atılmıyor, tek mermi yakılmıyor sonuçta.
Ama birileri, adalar fatihi edasında kahramanlaştırılıyor.
Ceplerine tadelle mühimmatı doluşturup,
lastik botla kayalıklara çıkarma yaptıkları söyleniyor.
Hücum botu görünümlü zodyakın benzin parasını, SAT’çıların cepten ödedikleri rivayet ediliyor.
Efsane ile gerçek arasındaki boşluklar dolduruluyor, yıllar sonra.
Karanlık sayfalar, aydınlanıyor.
Ama kimselerden tepki yok.
***
Kardak Deniz Muharebesi
efsanesi, bir skandala dönüştü.
Dönemin başbakanı
Tansu Çiller, “O asker gidecek, o
bayrak inecek” demişti.
Danışmanı
Hüseyin Kocabıyık, hikâyenin saklanan kısmını anlattı.
Sayesinde, Başbakanlık’la
Genelkurmay arasında yaşanan sinir savaşının teferruatını öğrendik.
‘O gemileri batırın’ emri vermiş, Çiller.
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Güven Erkaya, ‘Bu kadın çıldırmış, bizi savaşa sokacak’ diye direnmiş.
Gizli direniş, diplomatik bir formülle son bulmuş.
SAT komandoları, gece karanlığından istifade yan kayalığa sızıp bayrak dikmiş.
Bitişikteki Yunan
denizcileri, görmezden gelmiş bu harekatı.
İki tarafın asker ve diplomatları, danışıklı dövüşmüş.
Gün ışıyınca da, Yunan askeri Kardak’tan, bizimkiler de öbür kayalıktan toplanıp ayrılmışlar.
Durum eşitlenmiş ve eşzamanlı
tahliye edilmiş kayalıklar.
Büyük bir
şaka gibi.
***
İki gün önce,
sürpriz tanığın ağzından bütün tafsilatını yazdım, bu köşede.
Hürriyet’in eski kaptanı
Ertuğrul Özkök, ‘İlk hedefiniz Kardak Kayalıkları’ demiş, muhabirlerine.
Deniz muharebesi yerine, ‘Kardak medya savaşı’ yaşanmış, aslında.
Bugün hâlâ kutlanıyor, zaferi.
Fakat Başbakan Çiller atlatılmış, meğer o hengamede.
Yunan gemilerini vurma emri, yerine getirilmemiş.
Kim, neden ve nasıl atlattı başbakanı?
Her şey ayan oldu bize, kalan
tek sır bu.
Merak ediyorum;
Genelkurmay Başkanlığı, kendi hikâyesini açıklayacak mı?
Tansu Çiller çıkıp konuşacak mı, bu konuda?
Zamanın
Dışişleri Bakanı Deniz
Baykal, iki laf edecek mi?
Savaşsız çözüm için
mesai yapan diplomatlarımız, kamuoyuna gerçeği söyleyecek mi?
Ne olup bitmişti o günlerde?
Gerçeği ama sadece gerçeği arıyorum.