Anayasal reform paketi, bugün
Meclis’e sunuluyor.
Bahisler açıldı demektir.
İktidar grubunun
sandalye sayısı, kritik bir eşikte.
Bu da, her bir oy’u
altın değerinde yapıyor.
Oy’unu altına tahvil etmek isteyen çıkar mı peki?
***
Şeref, haysiyet sahibi hiç kimseye kondurulmayacak kadar ağır bir itham bu.
O
çatı altındaki herkesi tenzih ediyorum.
Ama içlerinden “Kat’a, hiç fırıldak çıkmaz” da diyemiyorum.
Beklentisi, talebi olanlar zorlayabilir şanslarını.
Oy’unu satılığa çıkaranları görmedik mi daha önce?
Meclis aritmetiği üzerinde oynanan oyunları, çevrilen karanlık dolapları, kirli pazarlıkları,
Güneş Motel skandallarını yaşamadık mı?
Bir kere olan, her zaman tekrarlanabilir.
Kimi ‘
makul şüphe’ emareleri de belirmeye başladı nitekim.
Günü geldiğinde, vicdani kanaati doğrultusunda Anayasa reformuna red oyu vermek bir şeydir...
Bugünden çıkıp kızgınlık,
öfke vb. sebepler göstererek oy’unun rengini belli etmek başka bir şey.
Bu ikincisinin ne anlama geldiğini hepimiz gayet iyi biliyoruz.
‘İkna edilmeye açığım, pazarlığa hazırım’ mesajı vermektir.
Başka ne manası olabilir, önden, yüksek sesle ihsas-ı rey’de bulunmanın?
***
Oy’unun gerekçelerini değil, aslında karakterini faş eder bunu yapan.
Oy pazarı kurup, tezgâha müşteri çağırmaktır yaptığı.
Bir tek
fiyat etiketini göremezsiniz üzerinde.
‘Açık oy, gizli pazarlık’ usulü çalışan bir müzayededir çünkü.
Açık artırmada görücüye çıkıp, ne kadar kızgın ve öfkeli olduğunuza dair beyanatlar patlattınız mı, işlem tamamdır.
Pazarlığı yüksekten açmış olursunuz.
Paraya ihtiyacı olan bir işletmeniz mi var, yüz aradınız da bulamadınız mı ilgili mahfillerde, makam beklentiniz mi karşılanmadı?
Alın size fırsat!
Açıklayın fiyatınızı, pardon, oy’unuzun karakterini, kulağınız telefonda beklemeye başlayın...
***
Tevessül edenler bulunabilir ama, eski siyasetten kalma bu taktiğin tutacağını sanmıyorum.
‘Oy tüccarları’, sadece kendilerini belli edip, ele vermiş olacaklar.
Bence de yakından tanıyalım onları.