Tayyip Erdoğan, üçüncü hükümet dönemini "Ustalık dönemi" olarak niteledi.
Şu an ilan edilen
Bakanlar Kurulu'na da "Ustalık
kabinesi" demekte herkes hemfikir. Kabine ile ilgili bu algılamanın oluşması ve hemen hiçbir negatif notun düşülmemesi de ilginç.
Peki ama "Ustalık" denen şey neyi kapsıyor?
Ustalığın öncesinde çıraklık ve kalfalık var.
Bu dönem, meşruiyetin ispatı, devleti tanıma, sorunları tanıma,
iktidarı pekiştirme ve devleti yönetir hale gelme demek bana göre. Bu saydıklarımın hepsi,
Türkiye'de bir siyasi kadronun, geçek anlamda iktidar olabilmesi için aşması gereken engeller.
AK Parti yola 2002'de halktan oy alarak çıktı, bu ilk şarttı ama iktidar olmak için yeter şart değildi. Geçen 9 yıllık dönemde, öteki engelleri de önemli ölçüde aştı.
Artık sorunları biliyor, kavrıyor ve herhalde kendisini onların üstesinden gelecek kadar "iktidarlı" görüyor.
Önünde gerçekten çözüm için "Ustalık" gereken sorunlar var.
- Bu
ülkenin
genç nüfus sorunu-imkânı var. Bunların eğitimi, "Türkiye'nin geleceğini inşa" gibi bir misyonu içeriyor. Baş
bakan bu alana Ömer Dinçer'i getirdi. Hem eğitim teknolojisi hem insan profili anlamında hamleler yapsın diye. Onun hemen yanı başına Gençlik Ve Spor Bakanı olarak
Suat Kılıç'ı yerleştirdi. "Haydi, Türkiye'nin geleceğini inşa edecek nesilleri yetiştirin" çağrısı bu.
- Bu ülkenin kadın ve
aile sorunu var. Çözülen aileler, şiddet, suçlu çocuklar şu bu... Hem aileyi hem anneyi hem kadını hem çocuğu hem babayı hem toplumu düşünen bir aile politikası... Bunu Fatma
Şahin başaracak.
-
Kürt sorunu...
Hükümet, derin bağlantılar içinde kangren hale gelmiş olan bu sorunu, Türkiye'nin bütünlüğüne asla halel gelmeden ama bu ülkede yaşayan her etnik aidiyetin, her
inanç aidiyetinin mutlu olacağı bir iklimi gerçekleştirebilme birikiminin üzerine kuruldu. Eminim tüm Bakanlar Kurulu, hatta
Meclis kadrosuyla tüm AK Parti, bu meseleyi çözmek için seferber olacak.
-
Ekonomi... Ali
Babacan orada bir güven anıtı gibi duruyor, etrafında Zafer
Çağlayan,
Mehmet Şimşek,
Taner Yıldız,
Faruk Çelik, Nihat
Ergün,
Hayati Yazıcı... Kendi alanlarının güven simaları olarak sıralanıyor.
- "
Ulaştırma" alanı, bütün boyutlarıyla bir
medeniyet hamlesi haline geldi Türkiye'nin. Geçen iki AK Parti hükümeti, çıraklık ve kalfalığında bile büyük adımlar attı. Şimdi Binali Yıldırım'la, bir yandan
bilişim teknolojilerinin hayata geçirilmesi, bir yandan kara,
deniz, hava ulaşımında hamleler, hızlı
tren ağının, iyi kaliteli yol ağının gerçekleştirilmesi...
Ufuk ufuk Türkiye'nin uçurulması... Buna güven duyuyor bu ülke insanı.
-
Sağlıkta acaba daha neler yapılabilir? Türkiye şu andaki sağlık
hizmetleriyle, çağdaş diye kabul edilen dünyanın bile çok çok ilerisinde... Bunun mimarı Recep
Akdağ. Görevinin başında. Belki bu dönem, doktorların da sızlanışlarını giderecek çareler arayacak.
-
Anayasa yapımı. Hukuk düzenlemeleri... Bunun joker ismi,
Sadullah Ergin. Sakin, güvenilir, iletişime açık tam bir hukuk adamı. Büyük işler yapacak.
- Marka şehirler... Her şehrin her anlamda zenginliğinin ortaya çıkarılması.
İstanbul,
Ankara,
İzmir,
Diyarbakır için ufuk ötesi hamleler. Türkiye'nin her karesinin dünyaya sunulabilir özelliği bulunduğu inancıyla çalışma... Orada Erdoğan
Bayraktar ismi
marka.
-
Dışişleri... Dünyada, Türkiye adına ciddi ağırlık sahibi bir ülke inşası. Bunun için tüm dünyayı bir gergef gibi dokuyacak
akıl ve gönül birikimi... Bu Ahmet Davutoğlu'dur.
Avrupa Birliği ile ilişkiler, sıkıntılı süreci aşma çabasının adı Egemen Bağış'tır.
- İçişleri ve
Milli Savunma... En kritik iki
bakanlık ve iki yeni isim. İdris
Naim Şahin ve
İsmet Yılmaz...
Başbakan hem bu bakanlıkların hayati niteliğini biliyor hem de bakan
tayin ettiği insanları...
- Denir ki Tayyip Erdoğan'ın en önemli vasfı, kadro kurması ve iyi
ekip çalışması yapabilmesidir. Ustalığa oynuyor, tarih yazmak istiyor ve bunu ülkesine hizmet ederek yapmak istiyor. Bize, ona dua etmek ve işini kolaylaştırmak düşer, diye düşünüyorum.