Medyada Kılıçdaroğlu'na kayda değer bir
kredi açıldığını düşünüyorum. Bunun en son göstergesi,
Zonguldak'taki "
küfür"ün görülüş tarzı oldu bana göre...
Şöyle düşünün.
Başbakan Erdoğan, falanca mitingde Kılıçdaroğlu'na "Ana.. a..." diye başlayan bir söz söyleseydi, bunun medyaya yansıyışı nasıl olurdu?
Şunu dedi Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan'a hitaben:
"Eğer bir toplu
iğne ucu kadar yakınlarıma çıkar sağladığımı ispat edersen eyvallah, ispat edemezsen, benim adımı yolsuzlukla anarsan ana.. a.... gerisini söylemeyeyim."
Bu sözler size söylense, nasıl anlardınız? Başbakan nasıl anlasın?
Kılıçdaroğlu, bu kadarını söyleyerek ne demek istemiştir size göre?
Sonra açıklama yapmış:
"Aslında daha sert bir ifade kullanacaktım. Ama şu anda doğru olmayacağını düşündüm ve o anda kestim. Başbakan'ın bana yönelik haksız eleştirilerine karşı şöyle bir ifade kullanmak istedim aslında; 'Herkes daha dikkatli olmalı, ayağını denk almalı' sözcüğünü kullanmak istemedim, orada kestim."
"Ana..." diye başlayan cümleden "ayağını denk alsın" ifadesi mi anlaşılıyor size göre?
Seyrettim ben Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerinin canlı söylenişini.
"Gerisini söylemeyeyim" derken gülüyor mesela... Etrafındakiler gülüyor, meydandan "Ana..."ya küfrü" anlayıp, alkışlayanlar var, Kılıçdaroğlu onların anlamış olmalarına gülüyor.
Anlıyorsunuz ki, gerisini düşünmüş aslında.
Hatta o sözü böyle söylemeyi, orada kesmeyi, "Ana..."ya küfrün" anlaşılmasını ama geriye savunulacak, kaytarılacak bir alan kalmasını tasarlamış...
Sonra demiş ki:
"Bunu daha farklı bir şekilde yorumlamaları yanlış."
Olur, kendimizi aptal yerine koyalım ve "Ana...ya küfür"ü sinemize çekelim.
Evet, o tasarlanmış bir küfür.
Ama medyamız Kılıçdaroğlu'nu o küfürle
Türkiye kamuoyu önüne taşımak istemedi.
O küfrün
manşet karşılığı "Skandal"dan başkası değildi. Bir tek Taraf'ta, tepede, iki sütuna "Utan biraz Kemal Bey" gibi bir başlık vardı. Zaman, "
CHP mitinginde inanılmaz küfür" şeklinde, manşet kenarında daha
küçük bir başlıkla yer alıyordu. BUGÜN'de haber içinde kaybolmuştu bu küfür.
Hürriyet,
Milliyet,
Habertürk,
Vatan,
Sabah, altlarda "O söz nasıl tamamlanacak" esprisine t
akılmayı
tercih etmişlerdi.
Kılıçdaroğlu'nun o küfrü tasarladığından adım kadar eminim.
Aslında Kılıçdaroğlu ve akıl hocalarının,
seçim propagandasının ana eksenine
Tayyip Erdoğan'ı yıpratmayı koyduklarını, burada da ana söylemi "
hakaret"e oturttuklarını düşünüyorum. Zonguldak hadisesi, "hakaret"in "küfür"e, "küfür"ün de "Anaya küfür"e kadar götürülebileceğini ortaya koyuyor.
Bunun altında da Tayyip Erdoğan'ı "Efsane" olarak kabul edildiği
toplum alanlarında "hakaret edilebilir, sövülebilir adam" haline getirme hesabı yatıyor. Bir tür karizma çizme hesabı...
Bir de şu
hesap:
Bir ara Alper Görmüş'ün Taraf'ta yazdığı gibi,
AK Parti'ye karşı duyguları "korkmak" gibi ifade edilse de aslında "korkma değil nefret etme" olan bir kitle var. Bu küfür dili, o çevrede iyi bir
tüketim malzemesi olarak görülmüş olabilir. Zonguldak meydanında Kılıçdaroğlu "Ana..." diye küfre başlayınca gülerek ve yer yer alkışlayarak karşılık veren kitle bu. Bir tür Cem
Uzan dili... Bir tür çamurlaştırma...
Ben, Kılıçdaroğlu'nu "üzerinde çalışılmış bir proje" olarak görüyorum.
"Onurumuz
Haberal" söylemiyle, Cihaner'iyle, yenilik iddialarıyla, Amerika'ya, Avrupa'ya gönderdiği selamlarla ve Tayyip Erdoğan'a yönelik küfürlerle...
Kılıçdaroğlu ile gelen "yenilik"te, Türkiye için hiçbir
açılım görmüyorum.
Belki de
Ergenekon Kılıçdaroğlu'na oynuyor, Kılıçdaroğlu, kendi "takiye" hesapları için Ergenekon'a oynuyor. Bunu ileride, iki dünya arasında yeni bir hesaplaşma başladığında göreceğiz.
Kurulan tezgah, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını, alaşağı etme ve memleketi yeniden ele alma tezgahıdır.
AK Parti olan biteni ne ölçüde doğru algılıyor, buna karşı ne ölçüde sağlıklı bir strateji geliştirdi, sorgulanmaya değer.
Bir kısım medya, bilinçli, "proje"ye uygun Kılıçdaroğlu pazarlaması yapıyor, bir kısım medya ise "proje"yi okuyamamış olmanın mahmurluğu içinde Kılıçdaroğlu'nun tezgahında "Yeni CHP" çıkacağı ümidine yatıyor.
Belki de herkesin "
kaset"le başlayan operasyondan itibaren her şeyi yeni baştan okumasında yarar var.