Bu da, ötekisi gibi geldim, geliyorum diyordu ve geldi. Geldi ve tüm dünyayı salladı.
Amerika'da başladı, Avrupa'dan, Rusya'dan Japonya'ya kadar her yeri vurdu.
Türkiye de böyle durumlarda, Amerika öksürürse Türkiye nezle olur gerçeğini yaşıyor. Borsa'da düşüşlerle ilk deprem işaretlerini almış olduk. Peki ne oldu? Faizli yapının mabedi diye bilinen kurumlar çökmeye başladı.
Dünya, Lehman Brother's der başka bir şey demezdi. Tam 158 yıllık bir kuruluş, dünyaya borç para veriyor, dünyanın
ekonomik nabzını tutuyordu. Türkiye'de bir
kriz mi olacak, önce o görüyordu, çünkü
kredi açacak ve bu kredinin
faiz oranları Türkiye'deki borç ödeme riskleriyle ilgili olarak belirleniyordu. Kim derdi ki Lehman Brother's kendi krizini göremeyecek ve bir gün iflas bayrağını çekecek.
Meryll Linch de Lehman Kardeşler gibi dünyaya para satan bir yatırımcı kuruluş. O da ipten döndü. Onu da Banc of America satın alarak kurtardı. Amerika'nın en büyük
sigorta şirketi AİG (EY Ay Ci)
Amerikan Merkez Bankası 85 milyar dolar aktardı, hükümet AİG'ye el koydu.
İngiltere'de en büyük mortgage şirketi HBOS devlet tarafından satın alındı. Dünya Merkez Bankaları krizi durdurmak için piyasaya para pompaladılar. Şu ana kadar, liberal
sistemin mantığına aykırı ve daha çok devletçi (sosyalist - komünist) sistemlerde öngörülen 900 milyar dolarlık bir operasyondan söz ediliyor.
Hani zaman zaman Ahmedinejad'ın "Amerika yıkılacak, şu olacak bu olacak!" gibi konuşmalarını çok
uçuk bulur, onlara "Acem palavrası" gibi bakarız ya...
Birisi "Lehman Brother's yıkılacak" dese, bizdeki ekonomi üstatları dahil bütün dünya güler geçerdi mutlaka. Dağ gibi adamlar, yıkılır mı? İşte yıkıldı. Bu, küresel anlamda ekonomi dünyası için kaç şiddetinde bir deprem sayılır bilmiyorum, ama Lehman Kardeşler'in ve öteki devlerin yıkılması ile ilgili olarak söylenecek ilk şey şu ki, küresellik, küresel depremleri de birlikte getirecek, bunu herkesin böyle bilmesi lazım.
Bundan sonra artık yerel kriz yok, dünyanın bir yerinde meydana gelen
çatlama, şu veya bu ölçekte arzın öteki bölümlerini de ilgilendirecek. Amerika'daki bir deprem ise, artık nasıl bir
yıkım getirdiğini Açe'den bildiğimiz tsunamilere, hem de küresel çapta yol açacak.
Küresel şirketlerin çöküşü, ekonomide, insanoğlunun ürettiği birçok artı değeri yutan kara delikler oluşturacak. Lehman Brother's'ın iflası ve krize yuvarlanan devlerin ikinci boyutunda, hiç şüphesiz faizli yapının felaketinin altını çizmek gerekir.
Ekonomi yorumcularından hiçbirisi oraya gelmek istemiyor. Bir TV yorumcusu, Amerika'nın kredi notunun düşürülmesi ile ilgili haberleri değerlendirirken, "Bu, liberal kapitalist sistemin iflası anlamına gelir" diyordu ve böyle bir sonuç çıkarmaya yanaşmıyordu.
Ne de olsa, faizsiz yapı düşünülemezdi. Faiz ekonominin can damarıydı. Faiz olmazsa ekonomi işlemezdi. Ama
deniz bitti. Lehman Brother's tırmandı tırmandı ve faizli yapının zirvesine ulaştığında iflas bayrağını çekti. Bizde bir söz vardır: "
Karınca kanatlanınca zevalini bulur." Ya da sistem, Marksist yorumla içinde taşıdığı diyalektik tezadın limitine vardı ve inişe geçti.
İslam faizi yasaklıyor. Kur'an'da faiz alıp verme konusunda çok sert ve tehdit dolu ifadeler var. Bakın işte
ayet meali:
"Faiz yiyenler, tıpkı Şeytan çarpmış insan gibi kalkarlar. Bu onların '
alışveriş de faiz gibidir' demeleri yüzündendir. Halbuki
Allah alışverişi
helal, faizi
haram kıldı." (Bakara Suresi, 275) Sonra ayette "Allah faizi mahveder, sadakaları ise bereketlendirir" ifadesi yer alıyor. (Bakara, 276) Sonra bir başka ayette, "Faiz alıp vermenin Allah'a savaş açmak gibi" bir nitelik arz ettiği belirtiliyor. (Bakara, 279) Bunlar çok ağır ifadeler. Faizli bir yapıdan başkasını imkansız görenler için bu ayetler, çok şaşırtıcıdır.
Onun için İslam'ın faiz yasağı görülmek istenmez, hele ona göre bir ekonomik yapı tasavvuru düşünülmez. Ama bunun yanında, faiz ilişkisinde en iyi durumun sıfır faiz olduğu da ifade edilir. Sanılır ki, ekonominin tekeri faiz ile dönüyor, bu
makine faizsiz işlemez. Ama işte, işlediği sanılan makine de, gücünün zirvesinde tık diye duruverdi. Lehman Brotehr's, faizli yapıdan kazananlardandı. Para satıyordu. Akıl satıyordu.
Kaldı ki tüm kapitalist düzen faizle işliyor, ve servet, sistemin işleyişi gereği büyük merkezlere doğru akıyordu. Buna karşılık faizle borç alanlar ise, faizin yükünü bir başka biçimde taşıyorlar ve borç batağından kurtulma mücadelesi veriyorlar. Türkiye de, onlardan biri. Ana paraya değil, borç faizlerine para yetiştirmek için deyim yerindeyse milletçe anamız ağlıyor. Çalışıyor, üretiyor ve gidip, küresel tefecinin avucuna sayıyoruz. Biz ve bizim gibiler faizli yapının bir başka kurbanı.
Ama işte, bu işten kazandığı sanılanlar da kurbanlık hale gelmiş bulunuyor. Bunun adı, Kur'an'dan yola çıkarak söylersek, "Şeytan çarpmış ekonomi" olamaz mı? Kaldı ki daha işin başlangıcındayız. Lehman Brother's ve devamının oluşturduğu kara delik, bakalım yer küreye nasıl bir bedel ödetecek?
Ondan sonra Şeytan'a kızmak neticeyi değiştirecek mi? Ben, keşke İslam dünyası, kendi
inanç ve kültür değerlerinden süt emen bir ekonomik
model geliştirebilse ve elindeki zenginlikleri, küresel tefecilere kaynak olarak aktarmak yerine daha insani bir ekonomik yapılanmaya
vücut verebilseydi, diye hayıflanıyorum.