Sinek küçük ama
mide bulandırır, doğru.
Bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir, doğru.
Türkiye'nin yeniden bir sınav skandalı iddiasıyla sarsılmış olması çok kötü, doğru.
Öğrencilerin, ikinci sınav için motivasyona ihtiyacının olduğu bir zamanda böylesine bir kargaşa içine sürüklenmiş olmaları kabul edilemez, doğru.
Ve bütün açıklamalara rağmen izah edilememiş gözüken bir taraf var gibi, doğru.
Ama... Sonuçta iş gelip, "Bu iş olmuş olabilir mi"ye dayanıyor.
Ve ben, birilerine şifre verip, onları herkesten öne geçirmek gibi bir hesabın olabileceğine inanmıyorum.
Yani,
sınav güvenliği için
kalem ve silgilerin kontrolüne kadar, saç tokalarına, küpelere kadar, içeceğiniz suyun denetlenmesine kadar titizlik göstereceksiniz, her öğrenci için ayrı soru kitapçığı bastıracaksınız, sonra da siz, "kopyacı başı" olacaksınız!
Bunu
şeytan bile yapmaz diyorum.
Sonra "Bu şifreleri kaç kişiye vereceksiniz" sorusu geliyor aklıma. Üç, beş, on... Hangi dershaneye vereceksiniz? O dershane kaç kişiye verecek? Bunu hiçbir dershane duymayacak!
Bir dershaneye vereceksiniz, o dershane birkaç kişiye verecek ve o dershanede eğitim gören diğer öğrenciler bundan mahrum olacaklar ya da bütün öğrencilere şifre dağıtacak ve bu dışarı sızmayacak!
Türkiye,
KPSS sınavında yaşananlardan sonra, böyle bir sınav skandalıyla karşılaşacak ve siz bunu planlamaktan çekinmeyeceksiniz!
Böyle bir şeyi, KPSS skandalından sonra getirilen yeni
yönetim yapacak!
Ya da yeni yönetim yapmasa bile, başkalarının yaptığı bir yolsuzluğu örtbas etmeye çalışacak! İşin
emniyet boyutunu dikkate almayacak!
İşin yargı boyutunu dikkate almayacak!
İşin
iktidar, muhalefet boyutunu dikkate almayacak!
Seçimler öncesinde ortaya çıkacak manzarayı hesaba katmayacak!
Bütün bunları göze alacak bir yönetim olabilir mi?
Hürriyet gazetesi,
ÖSYM Başkanı'nın açıklamalarını "Asıl soruya
cevap yok" diye veriyor.
Yani başkan tatmin edemedi, yani kuşkular devam ediyor! vs.
Ama içeride bir haber koymuş: "
Dershaneciler: "Kuşku kalktı, şifre yok" başlığı ile veriliyor. Habere göre, Uğur
Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Turgay
Polat ile Final Dergisi Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Celil Vardar, "kuşku kalktı" diyorlar.
Uğur Dershanesi, bu kanaate, ÖSYM'nin açıkladığı
Adana ve Ankara'dan 134 kitapçığı inceleyerek varıldığını, Final dergisi ise ÖSYM'nin kitapçıkları herkese açmasından dolayı bu güvene ulaştıklarını bildiriyor.
Hürriyet bu haberi, ana habere göre alt sıralarda vermiş ama bana göre haber bu.
Çünkü böyle bir şey olsa, en büyük tepkiyi dershanelerin vermesi gerekiyor. Çünkü onlar büyük bir öğrenci grubuna
hizmet götürüyorlar ve isterler ki, kendilerine gelen öğrenci başarılı olsun. Bu durumda çözüm şifreleri ya size verilmiştir ve o sebeple sorumluları savunursunuz ya da öğrencilerinizin motivasyonunun bozulmasına zemin sağlamamak için "böyle bir şey yok" diyerek, inandığınız şeyi ortaya koyarsınız. Aslında bir dershanenin çıkıp, "
Şifre yok" diye açıklama yapması bile risk üstlenmek anlamına geliyor. Oysa söz konusu tanınmış dershaneler bu riski üstlenmiş durumdalar. Bu da ancak öğrencilerin zihinlerini durultmak için gerçeği ifade etmek adına yapılabilir.
Dershanecilerin "kuşku duymamaları" önemli.
Ama ben böyle hiçbir güven açıklaması olmasa bile, intihardan öte bir anlam taşıyan böyle bir işe girişilebileceğini düşünemediğim için, ortada yolsuzluk niteliğinde bir şey olduğuna inanamıyorum.
İşte ÖSYM Başkanı
Ali Demir, kamuoyu önüne çıktı ve açıklama yapmak zorunda kaldı.
Başkan Demir, şaibeli KPSS sınavından sonra gelen birisi olarak, böyle bir
savunma konumunun ne kadar zor olduğunu, inandırıcı olmanın ne ölçüde zorlaştığını düşünemez mi?
Bunlara rağmen, ortada kamuoyunu sarsan bir durum var.
Bundan sonra ne yapılabilir?
İşin emniyet ve yargı boyutu devreye girdi ama o haliyle gecikecek.
Bence, dershaneler adına bir
komisyon kurulup işin mahiyeti ortaya konabilir.
Ben ilk açıklamaları verdim ama daha geniş bir dershane topluluğunun ortaklaşa bir çalışma yapması kamuoyunun tatmini açısından daha faydalı olacaktır. Gerçekten bir yanlışlık varsa, onun telafisi için de, bir yandan sorumluların cezalandırılması, diğer yandan da sınavın yenilenmesi kaçınılmazdır.
Seçim öncesinde bu işin, aileler ve
genç oylar dikkate alındığında, ayrı bir maliyetinin olacağı da açıktır. Bu yönüyle hükümetin de konuyu takibi şarttır.