Bugün oy kullanacağız.
Temsili demokraside oy kullanmak demek, bizi temsil edecek olanları seçmek demektir. Öyleyse dikkat edilecek ilk şey, seçtiklerimizin gerçekten bizi temsil edecek nitelikte olmasıdır.
Peki temsil ne demektir?
Bu soruyu cevaplandırmak için önce
siyasetin
tarifi gerekir.
Siyaset, bir
ülkeyi belirli hedeflere götürmenin ilim ve sanatı olarak tarif edilir.
Ülke ve biz. Yani hem ülkeyi hem kendimizi dikkate almak durumundayız.
Ülke
Türkiye.
Öyleyse siyaset, Türkiye'yi belirli hedeflere götürme sanatı demek.
Peki biz kimiz?
Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Ayşe, Fatma, Betül...
Tek tek Türkiye insanı...
Sonra süreç işleyecek:
Buna göre
tercih için, içimizde bir "Türkiye ideali" olması gerekiyor.
Demeliyiz ki mesela: "Türkiye dört yıl içinde, siyasi alanda şunları,
ekonomik alanda şunları, eğitim alanında şunları, dış
politika alanında şunları, sosyal alanda şunları, kültürel alanda şunları gerçekleştirmeli."
Demeliyiz ki mesela: İnsanlar insanca bir hayat yaşayabilmeli. Özgürlük esas olmalı. Kimse
inanç ve düşüncelerinden dolayı kınanmamalı. İnsanlar inançlarının gereğini özgürce yapabilmeli. Kimse kimseye tahakküm edememeli.
Çocuklar, özgür ve insanca bir dünyayı teneffüs etmeli. Aile korunmalı.
Kadın, çocuk veya engelli, kimse şiddet ve baskıya maruz kalmamalı, kimse ilgisizliğe
kurban edilmemeli. Herkesin karnı doymalı,
adalet duygusu ülkenin her alanını kapsamalı...
Böyle daha pek çok taleple bir memleket profili çıkmalı. Ne diyor
Cahit Sıtkı Tarancı:
"Memleket isterim
Gök
mavi, dal yeşil,
tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun."
İşte böyle bir memleket profili olmalı içimizde.
Sonra "O ideal Türkiye'ye bizi, kim, nasıl götürür"e bakmalıyız.
Önce tek tek kişilerin bizi temsil edip edemeyeceği üzerinde düşünmeliyiz.
Şu kesin:
Yanlış adamla doğru ideal yakalanmaz.
Yanlış adam, kişilik değerleriyle yanlış olabilir, birikim itibariyle yanlış olabilir, bulunduğu yer itibariyle yanlış olabilir.
İkinci kesin olan şudur:
Siyaset tek kişi işi değildir. Siyaset bir kadro işidir.
Bir
aile kurarken bile, asgari, uyumlu iki kişi gereklidir. Devlet ise 74 milyonluk bir ülkeye
hizmet noktasında çok daha büyük kadroların buluşmasını gerektirir.
O yüzden, oy kullanırken, öncelikle siyasi kadronun birikimine, sonra hem lider kadro ilişkisi açısından, hem kadronun kendi iç ilişkileri açısından ahengine bakmak gerekir. Birinci
sınıf insanlardan oluşan ama kendi içinde ahengi bulunmayan ekipten de ahenkli bir
şarkı çıkmayacağı muhakkaktır.
Tecrübe de hiç kuşkusuz önemli bir değerlendirme ölçüsüdür. Tecrübeye hem temsil için oy isteyen ekibin geçmişini bilmek hem acemilik dönemi ile zaman kaybetmemek açısından önem vermek gerekiyor.
Şüphesiz ülke olarak tarihi bir dönemeçteyiz.
Çok hayati sorunlarımız var.
Ama Türkiye, o sorunlardan çok daha büyük bir potansiyelin de sahibi.
Coğrafyamız aynı şekilde hem sorunlu hem büyük potansiyel sahibi.
Türkiye'de sağlıklı bir
yönetim, tarihin bu döneminde çok büyük bir misyon ifa edebilir.
Ben oyumu kullanırken bütün bunları dikkate alacağım. Siz de derin bir vicdan muhasebesi ile hareket edin derim. Kendinizi, çocuklarınızı ve ülkenizin geleceğini önemseyin.