Halk oylamasına on gün kala, en büyük sancının MHP bünyesinde yaşandığı söylenebilir.
Yönetimin "hayırcı" çizgisi ile tabanın değerler dünyası arasındaki uyumsuzluk, partiyi tarihi bir kırılmaya doğru sürüklüyor.
CHP açısından "neden hayır"ın cevabına baktığınızda, bütün yüzeysel
itirazların ötesinde, statüko üzerindeki egemenliğin kaybolmasına mani olma çabasını görmeniz kaçınılmaz. Bu, darbelerin, askeri müdahalelerin, bürokratik vesayetin iç mantığıdır. CHP'nin şu andaki savaşı,
toplumun bu vesayeti kırma iradesini sembolize eden
AK Parti iktidarını devirmektir. Bu zihniyetin askere
havale edilen boyutu kullanılamaz hale geldi, bürokratik ayakları
tasfiye sürecine sokuldu, şimdi
halk oylamasında bütün gücünü kullanarak bir huruç hareketi yapmaya çalışıyor.
Evet, CHP'ninki özde statükonun huruç hareketidir.
Peki MHP neden "hayır" diyor?
CHP ile aynı tastan su içtiği için mi? Statükoyu korumak, milliyetçi-muhafazakâr MHP tabanı için bir anlam taşıyor mu?
Bu soruyu MHP tabanı soruyor ve cevabını alamıyor.
Onun için de "hayır" tavrıyla CHP'ye payanda olmak gibi bir "abes"e mahkûmiyete itiraz ediyor. Bu da MHP yönetiminin kimyasını bozuyor.
Oysa MHP'nin şu anda durduğu yerin nasıl bir kaygan zemine dönüştüğünü anlatan çok ciddi tahliller yapılıyor.
MHP yönetiminin önüne konan sorunun özü şu?
-Politikanız nasıl bir eksen kaymasına dönüşüyor, farkında mısınız?
Bu haftaki
Aksiyon dergisinde yer alan yazım, "MHP ve stratejik
akıl" başlığını taşımaktaydı.
Orada,
Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi
Kamu Yönetimi Bölümü
öğretim üyesi,
SETA (Siyaset,
Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) mensubu
Hüseyin Yayman'ın Zaman gazetesinde yayınlanan (22
Ağustos 2010) bir yazısından alıntılar yapmıştım.
Hüseyin Yayman bu yazısında, MHP'nin halk oylamasındaki "hayırcı" tavrının, stratejik planda ne anlama geldiğini ve partiye neye mal olacağını en net biçimde ortaya koymaktaydı. Akıl için yol birdir. Başından beri "MHP hayırı"nın hiçbir makuliyetinin bulunmadığını söyleyerek geliyorum. CHP-MHP ve BDP'nin hayır ve boykot buluşmasının "akıl dışı"lığının altını çiziyorum ve MHP yönetimi bundan fevkalade rahatsızlık duyuyor.
Ama gerçek gerçektir. Gelin bir de Hüseyin Yayman'ın tespitlerini paylaşalım. Akıl, sağduyu, neye başvurursanız vurun, işte olan biten şu satırlarda yazılmış olandan ibaret. Kimse kendisini de aldatmasın, oylarını etkilemeye çalıştığı insanları da:
"MHP bugün yeni bir siyasi ve dolayısıyla fikri krizle karşı karşıyadır. MHP, bu krizi doğru yönetemez ve tabanını ikna edemezse yeni bir ideolojik
çatlama ve en sonunda yeni bir ayrışma yaşayabilir.
"1999 genel seçimlerinden bu yana yaşanan
seçmen değiştirme pratiği aynı zamanda partinin kimlik değiştirmesine yol açıyor. Orta Anadolu'daki muhafazakâr-milliyetçi tabanın bir kısmını Adalet ve Kalkınma Partisi'ne kaybeden MHP, bu kaybını Batı Anadolu'da ve Trakya'da CHP'den oy devşirerek telafi etmektedir.
MHP, referandumda şehirli
modern, laik hassasiyeti yüksek, yer yer ulusalcı, kalıcı olup olmadığı henüz belli olmayan Batılı '
misafir seçmenlerinin' tercihine uyarak onu bugünlere getiren milliyetçi asabiyesi güçlü, muhafazakâr-
dindar tabanını dışarıda bırakmıştır. Devlet Bey, Batılı seçmeni değiştiren bir liderlik anlayışı yerine, partisinin duruşunu değiştirme yoluna gitmektedir.
MHP referanduma 'hayır' derken farkında olmadan ciddi bir
siyaset mühendisliği operasyonuna uğradığını göremiyor. Siyasetin '
evet-hayır' parantezine sıkıştığı ve kutuplaşmanın had safhaya çıktığı bir ortamda MHP'nin 'hayır' cephesinde CHP ile yan yana durması zaten geçişken olan tabanın CHP'de toplanmasına yol açabilir. MHP referanduma 'hayır' derken CHP'yi bir cazibe merkezi haline getirerek 'AK Parti gitsin' diyenlerin birinci adresi haline getirebilir.
Parti yönetiminin 'hayır' kararı uzun dönemde 'başörtüsü, idam' gibi başını ağrıtan yeni bir problemle baş başa bırakacaktır. MHP 'hayır' demek suretiyle geleneksel tabanıyla arasına biraz daha mesafe koyuyor ve yabancılaşmasını hızlandırıyor. MHP 'hayır' diyerek öz tabanını oluşturan 'dindar-muhafazakâr' tabanının çekim alanından çıkıp, laik hassasiyeti yüksek, yer yer ulusalcı v
e devletçi bir tabanın ipoteği altına giriyor.
MHP, toplumun anayasa değişikliğini yeterli görmemekle birlikte bu değişikliğe sembolik bir anlam yüklediğini göremiyor. MHP süreci eksik
analiz ederek, yeni
Türkiye'yi okuyamıyor. 'Yeni ve
küçük' MHP, misafir tabanın reaksiyonuyla 'hayır' derken, 'kadim ve ekber' MHP ise 'evet' diyor. MHP yönetimi demokrasinin ve son tahlilde milletin yanında yer almayarak kendini inkâr edercesine 'MHP'nin küçülmesine' zemin hazırlıyor. MHP, 'hayır' demek suretiyle 'Büyük Türkiye'nin kurulmasına mani oluyor. 12 Eylül'ün mağduru olmuş bir hareketin, 30 yıl sonra Eylülist dönemin savunuculuğuna soyunması partide yaşanan 'kafa karışıklığını' ortaya koyuyor."
Başlıkta "MHP'nin CHP'lileşmesi" ifadesini kullandım. Bunu asla MHP'yi yıpratmak için yazmadım. MHP'nin CHP'lileşmesini, Türkiye için bir kayıp olarak görürüm, bunu ifade edeyim. Keşke CHP tabanında, ilk merhalede MHP tabanındaki muhafazakâr damarla buluşacak bir gelişme sağlanabilseydi. Yaşanan ve acı olan maalesef, MHP'nin CHP'nin dümen suyuna girmesi hadisesidir.