Mehmet F
araç, Doğu - Güney
doğu'daki örgütlenmeleri iyi bilen bir gazeteci. Cumhuriyet'teki haber-analizinde, araç
kundaklamalarının arkasında
PKK'nın
gençlik örgütü olan TAK (Teyrebazen Azadiya Kurdistan -
Kürdistan Özgürlük Şahinleri)'ın bulunduğunu yazıyor. (27 aralık 2007)
Anlaşılıyor ki PKK sadece dağda savaşmayacak. Ümitsizlik derinleştikçe savaşın boyutunu şehirlere kadar genişletecek.
Şehirlerde ne olacak?
İşte bugünlerde sayıları günden güne kabarmakta olan kundaklama ya da canlı
bomba türü
terör.
Peki
hedef kim?
Hedef doğrudan doğruya
halk. Yani düşman halk!
Kürt, Türk fark etmiyor!
Doğrudan doğruya her kesimi ile halk hedef haline geliyor. Yanılıyor muyum?
Hayır, asla.
Düşünün bir:
Sokakta sıra sıra park etmiş araçlar. Dök benzini, çakmağı çak. Yangın, ardından patlamalar ve panik içinde sokağa dökülen halk.
Ne bu?
Şehirde terör. Yani halkı yıldırma eylemi. Dağdaki yenilgiyi şehirdekilere pahalıya ödetme girişimi. "Ekonomik alt yapıyı çökertmek savaşın doğası gereği imiş. Ulaşım ve ikmal hatları, hava alanları, devlete ait
ulaşım araçları tahrip edilecekmiş!"
Bunların tümü halkın yaşadığı alanlar... Bu, öylesine kör bir terördür ki,
terörist bu tür eylemlerin sonunda kendi ana - babasını, kardeşini ya da çocuğunu öldüreceğini düşünmez.
Bir halk otobüsüne bomba attın, içinde baban da vardı, ya da eşin, çocuğun, amca çocuğun.
Yaktığın otomobiller içinde, kardeşinin otomobili de vardı.
Kur'an'da toplumsal hercümerçlerin, nasıl bir külli felakete dönüşeceği uyarısını yapan bir
ayet var:
"...Yalnızca zalimlerin başında patlamayacak olan fitneden sakının, korkun!" (Enfal Suresi, 25) Yine Kur'an'a göre "Fitne katilden beterdir." (Bakara suresi, 191)
Fitne toplumsal savruluş, hercümerç demek.
Fitneye
kaos eşlik ediyor ve herkes yanıyor.
Müthiş bir nihilizm bu.
Günahı böylesine vahşi ölçüde çoğaltırsanız, sonunda en yakınınızdakileri yok edersiniz.
Nereden yola çıktınız?
"Kürtlük mücadelesi"nden...
İnsan haklarından. Kimliğim tanınsın, dilimi konuşabileyim, dışlama - küçümseme - hor görme olmasın, Nereye geldin?
Fitneye... Toplumu külliyyen çürütme noktasına...
Andre Malraux, Umut'ta, kendisinin de Uluslar arası Tugaylar içinde insani amaçlarla rol aldığı
İspanya iç savaşını anlatırken, şöyle bir tabloyu kaydeder:
-Vurulmuş bir Franko askeri. Akan kanlar bir çukurda toplanmış. Bir çocuk geliyor. Çukurdaki kana parmağını batırıyor ve yandaki evin duvarına "Viva la revolte, yazıyor. Yaşasın devrim!"
Devrim kanla yazılıyor.
Ve orada Faşizme karşı insani kaygılarla bulunan Malraux bu manzaradan dehşete düşüyor. "Bize
Müslüman yufka yüreği lazım" diyor.
Zamanımızda bazı gruplar
İslam'dan yola çıktığını iddia ederek, çoluk - çocuk demeden sivillerin kanını akıtan kabul edilemez bir teröre varıyor.
Yunan ordusu
Anadolu topraklarından çekilirken köyleri yakmış, ırza geçmiş, çocukları katletmiş.
Oysa savaşın bile bir hukuku var.
Savaşta bile korunması gereken bir insani sınır var.
Galipken ve mağlupken...
İslam komutanlarına verilen talimat şudur:
"-
Çocuklara dokunmayacaksın, kadınlara, yaşlılara, ibadetiyle meşgul olan din adamlarına dokunmayacaksın. Ağaçları kesmeyecek, yakmayacaksın! Ölülerin kulağını, burnunu kesmeyecek, gözlerini oymayacaksın."
Teröristin kutsalı var mı? Neyine hitap edeceksiniz?
Ama bir şeyin bilinmesi lazım: Bunun da sonu yok.
Bir gün der ki, adına savaş verdiğinizi ilan ettiğiniz insanlar, "Düşün yakamızdan!" Sizinle yan-yana görünmekten utanır insanlar.
Bu yıkıcılığın, yok-ediciliğin sonu yok!
BUTTO'NUN KATLİ: PAKİSTAN'DA BÜYÜK KAOS
Ekim ayında
Pakistan'a dönüşü sırasında yapılan ve 120 kişinin öldüğü saldırıdan zırhlı araç içinde bulunduğu için kıl payı kurtulan
Benazir Butto, Ravalpindi'deki
intihar saldırısında hayatını kaybetti.
Pakistan derin bir kaos içine girmeye
aday. Kim öldürdü, bilinmiyor. Pakistan'daki kaos, Afganistan'dan Irak'a kadar tüm coğrafyada
yangınlar çıkaracak bir potansiyel taşıyor. Devlet Başkanı Müşerref'in Başkanlığa gerilimli gelişinden sonra bu
katliam, muhtemelen, 8 Ocak'taki
seçim sürecini de darmadağın edecektir. Pakistan büyük bir İslam ülkesi ve tüm bunlar Pakistan'ı derin bir zaaf içine sürüklüyor. Yazık oldu!