Balçiçek İlter'in Habertürk'teki
pazar yazısı...
"Evet, kaçamak yaptım" başlığını taşıyordu. Adı verilmiyordu ama konuşulan kişinin,
istifa edenlerden biri olduğu anlatılıyordu. Demek ki bir MHP yöneticisi idi. Anlattığına göre ilişki, "bir gecelik" değildi. Diyor ki o şahıs:
"O kadar uzun bizi
izlemeye almışlar ki..."
Evet, "o kadar uzun" süren bir ilişki söz konusu demek ki... Evler belirlenmiş, ilişki kurulan kadınlar belirlenmiş,
telefonlar belirlenmiş... İlişki devam edip gitmiş...
Ne olacaktı? Kasetler olmasaydı?
İlişki devam edecekti. Seçimler olacaktı. Söz konusu kişiler banko milletvekili seçileceklerdi. Öyle bir ihtimal gözükmüyor ama diyelim
CHP ile MHP ortaklığı ile bir hükümet kurulacaktı. Bunların içinden mesela
Dışişleri Bakanı,
Milli Savunma Bakanı,
Başbakan Yardımcısı vs. çıkacaktı.
Ve o zaman, diyelim bu
kasetler Amerika'nın elinde olacak ve bu şahısların önüne konacaktı...
Nasıl, olmaz mıydı bu?
Ve bu,
Türkiye için iyi mi olacaktı?
...
Bir partinin tüm tepe kadrosunun, böyle ilişkiler içinde olması ya da parti tabanının dünya görüşünü aşağılayan bir tavır içinde olması normal miydi?
Bir parti liderinin, tepe kadrosunun bu hale gelmesini görmemesi, gördüyse önemsememesi makul müydü? Nasıl bir ilişkiler ağı içinde kirlenmiş vasat işler bu hale gelmişti?
...
Vayy, hükümet neden ortaya çıkarmıyor?
....
İşte yargı ortaya çıkaracak.
Nasıl çıkaracak?
Kaset mağduru kişilerle konuşacak, onlara hangi evde buluştuklarını, kim ile buluştuklarını, hangi telefonu kullandıklarını, telefon kayıtlarında bugüne kadar neler konuştuklarını soracaklar...
İyi mi?
Yargı bunları araştırsın ve sonra
dava açıp iddianameye koysun...
Böylece kaset işi 32 kısım tekmili birden bir film haline gelsin.
MHP kazançlı mı çıkacak buradan?
...
MHP'nin tepe kadrosunun, bu hale gelmiş olması bir
facia değil mi?
...
MHP, uzunca bir süreden beri sancı yaşıyor.
12
Eylül sonrası cezaevindeki ülkücüler nasıl bir "nefis muhasebesi" yaşadılar ve
İslam'la nasıl kalbi bir
buluşma gerçekleştirdiler?
Rahmetli
Muhsin Yazıcıoğlu neden ayrıldı partiden?
Bu işin ucu oralara kadar gitmiyor mu?
Yazıcıoğlu, parti "muhafazakâr" kimlikten uzaklaşma çizgisine sokulduğu için ayrılmadı mı? Büyük Birlik, MHP'deki kafa karışıklığına mukabil, İslam aidiyetini diri tutma çabasının ürünü değil mi? MHP ile BBP hangi noktada farklılaşıyor ki?
Demek ki MHP de bir "Açılım!" yaşadı ve tepe kadrolarda "Açılım!" buralara kadar geldi.
Şimdi belki de MHP'de hâlâ var olmaya devam eden ana
damar ülkücüler, böyle "uzun süre" evlilik dışı ilişkiler kuracak ve tabanı aşağılayacak kadar pervasızlaşmış "tepe kadrolar"a
isyan ediyordur.
.....
Uzun süre izlemişler, şu bu... Yani çok örgütlü bir izleme deniyor ya...
Belki de, pervasızlığın neredeyse alenileştirdiği ilişkilerin kaydı olan biten... O yüzden de çok kolay.
.....
MHP'de hâlâ var olan "Farklı ülkücüler", Yazıcıoğlu ve arkadaşları gibi gidişe isyan edip, partiden ayrılmayı da
tercih edebilirlerdi.
Gördüler ki öyle yapmak, partiyi birilerine bırakmak anlamına geliyor. Büyük kitle kopmuyor,
yönetim başkalaşıyor.
"Farklı ülkücüler", partiyi tepedeki kirlenmeden arındırıp, yola öyle devam etmek istemiş olamazlar mı?
...
Balçiçek İlter'in yazısından son alıntı:
"Üstelik karıma da söyledim. 'Böyle bir şey yaşadım ve her an ortaya çıkabilir, hazır ol' dedim bundan aylar önce. O da bana, 'Ne yaparsan yap ben senin arkandayım, kimse sana
hesap soramaz. O bizim özelimiz' diye
cevap verdi. Bugüne kadar sağlam gelmemin sebebi eşimdir yani!"
Şimdi MHP kitlesi, bu mesele hakkında karar verecek. Acaba kaçamaklar, tepe kadrosunun "
aile özeli" midir yoksa MHP kitlesinin "haysiyet geneli" mi?