Manzara şu:
İsrail, en gelişmiş savaş teknolojisi ile iki yıldan beri abluka altında can çekişen
Gazze şeridindeki Filistinliler üzerine çullanıyor. Çoğu kadın, çocuk ve sivillerden oluşan 360 ölü, 1700 yaralı...
Tam bir kan kusturma eylemi!
Avrupa Birliği adına yapılan açıklamada günah
Hamas'ın üzerine yıkılmış ve İsrail'in
vahşeti "Savunma hakkı" olarak nitelenmiş.
Amerika adına yapılan açıklama yine "İsrail"in
savunma hakkı" pişkinliğini sergiliyor.
Şimdi gelin de bu coğrafyada, Amerika'nın, Avrupa'nın ve İsrail'in varlığını, duruşunu meşru görecek birisini bulun! Bütün
İslam toplumları ayakta!
İslam toplumları sessiz kalan kendi yöneticilerini bile ihanetle
işbirliği içinde görüyor. Şimdi gelin de İsrail ile, Amerika ile el ele tutuşun ve barış arayışına girin! Ellerinize bulaşan kanı temizlemek zorunda kalırsınız öncelikle. Obama ne yapacak? Onun başkan yardımcısı
Joe Biden, "Anladım ki, diyor, siyonist olmak için
Yahudi olmaya gerek yokmuş. Bu yüzden ben de siyonistim."
Obama, Beyazsaray Genel Sekreterliği'ne Rahm Emnuelle isimli bir siyonisti getirmiş. Yani Obama,
gönüllü bir abluka hayatına teslim etmiş kendi geleceğini. İslam dünyası, İslam toplumlarının hayatı denildiğinde, Batı'nın bütün sınavlarda sınıfta kaldığını görüyor.
Irak'ta 1 milyon insan hayatını kaybetti, Batı sadece petrolün derdine düşmüş durumda. İsrail bir
cinayet makinesi gibi çalışıyor ve arkasında Batı'nın desteği var. Böyle bir ortamda,
Türkiye'nin "Medeniyetler Buluşması" çabaları
karikatür gibi kalıyor.
Huntington öldü ama, onun "Medeniyetler Çatışması" tezi, Batılı yönetimlerin elinde
bayrak halinde yaşıyor ve İslam toplumlarına karşı ateş ve kan halinde yansıyor. Batı dünyası bir
bomba, İslam dünyası bir çığlık. Bu asimetrik durum içinden barış ve uzlaşma nasıl çıkacak?
Afganistan'a ne getirdiniz? Irak'a ne getirdiniz? Her yerde bir "düşman" bulup, onu yok etme adına ülkeleri kan gölüne çeviriyorsunuz.
Afganistan'da "kazara" öldürülen sivillerin sayısı binleri, on binleri buldu. Irak hâlâ kan gölü. Saddam'ı götürdünüz, ama oranın Saddam'ı siz oldunuz.
Bush, Irak için Saddam'dan farksız. Onun için yüzüne giderayak
ayakkabı fırlatıldı. Filistin'de düşman el
Fetih mi, Hamas mı?
Şimdi el Fetih'i kullanıp Hamas' ı yok etmek, sonra da
El Fetih'i, şamaroğlanına çevirmek niyetindesiniz. İslam dünyası, Batı'nın bu "vahşet çizgisi"ni içine sindiremiyor. Bu insanlık değil. Bu
adalet değil. Mehmet Akif, yıllar önce "Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün!" diye seslenmişti. Zaman zaman, Batı ile uzlaşma ümitleri doğduğunda, "Acaba fazla sert mi geliyor artık Akif'in sözleri?" diye düşünüldüğü olmuştur.
Ama gelin de şu Gazze, şu Afganistan, şu Irak vahşeti karşısında o öfkeyi hatırlamayın! Bu çizgi ile el ele tutuşanın eli yanar İslam dünyasında. Türkiye ne yapsın şimdi?
AK Parti hükümeti, bölgede tüm taraflarla
iletişim sağlayabilmeyi, barış sürecini geliştirmek için olumlu bir diplomatik konum olarak değerlendirmişti. Şimdi artık yeniden net ve sert kamplar var ve "Barış" çok uzaklarda...
En zor şey barış. Bugün barıştan söz etmek, ancak, İsrail vahşetini ıskalamak anlamına geliyor. Bugün birilerinin çıkıp, ilk iş olarak, bu vahşeti lanetlemesi gerekiyor. Bu vahşeti insanlık adına mahkum etmek ilk iş. Onun için kimse, "Başbakan'ın dili diplomatik adaba uyar mı?" sorgulamasına girişmesin. Bugün, İsrail vahşetini görmeyen her açıklama, İsrail vahşetine
yandaş gözükmeye mahkumdur.
Ve kendi coğrafyasında beş paralık etkisi söz konusu olamaz. Onun için Amerika ve Avrupa'nın tavrı çok kötü gözüküyor.
Onun için Amerika ve Avrupa'nın, bu coğrafyada barış adına atabileceği tek bir adım olamaz.
Mahmud Abbas, barış adamı mı, Filistinli mi yoksa, Amerika - İsrail kumpasına düşmüş bir Arap politikacı mı?
Mahmud Abbas o hale getirildi ne yazık ki...
Filistin'den koparılan
Mısır yönetiminin akıbeti de farklı olmaz. O da, "İslam coğrafyasında Batı'nın Gurkası" muamelesi görür. Bu coğrafyanın ruhundan koparılan herkes, güven kaybına uğramaya mahkumdur. Açık konuşalım: Bu süreç böyle devam ederse, Batı'nın İslam dünyası ile ilişkileri de İsrail'in bölgedeki varlığı da, ateş ve diken üzerinde kalacaktır.
Bu, Medeniyetler Diyalogunu imkansız kılacak bir hadisedir. Bundan sonra kimse, İslam dünyasının sömürge statüsünü içine sindireceğini beklemesin. İslam dünyasında yükselen siyasi bilinç, o dönemleri çok gerilerde bırakmıştır.