Mine Şen
ocaklı'nın
Vatan için yaptığı mülakatta söyledikleriyle Prof. Dr. Nur Vergin, boy
hedefi olmuş durumda. Sütunlar kıvranıyor ve okur e-mailleri ateş püskürüyor.
Vatan'ın internet sayfasında, mülakatın altına konan e-mailler, mahalle baskısının laikçesinin boyutlarını sergileyecek bir saldırganlık içeriyor. Bunlar,
Türkiye için beklenmedik şeyler değil.
Ezber bozdunuz mu, fanatizmin damarına basmış olur,
öfke tufanlarına maruz kalırsınız. Nur Vergin'in, Say fırtınası eserken beklenmedik bir çıkış yaptığı bir gerçek. Hele şu, "AKP en az 10 yıl daha
iktidarda kalır" sözü her kulisi hareketlendirecek bir kışkırtıcılık taşıyor.
Diyor ki Prof. Dr. Vergin: -Önemli bir dış
politika hatası yapmazlarsa en az 10 yıl daha iktidarda kalırlar.
-Çünkü bir sürü parti, particik var ama, halkın önüne bir proje, bir hedef, bir vizyon koyan muhalefet partisi yok. Siyasi güçler, halkı motive etmekten yoksun. Prof. Vergin, AKP için handikap olarak zikrettiği "önemli
dış politika hatası" olarak da, "Batı'ya sırt çevirme"yi ve "Türkiye'yi Ortadoğululaştırma" yı görüyor. (Vatan, 2 Ocak 2008)
Benzeri bir görüş,
Taraf gazetesinde Doç. Dr. Tanju Tosun tarafından Demokrat Parti'nin tahlili çerçevesinde ifade edilmiş. Diyor ki Doç. Tosun: "Temsiliyet ilişkisi, kültür,
siyaset, ekonomiye dair tahayyül ve yönelimleriyle kök salmakta olan AKP karşısında, onu denetleyebilecek, ona alternatif olacak bir oluşum maalesef yok." (Taraf, 3 Ocak 2008)
Tabii ki bunları, bu bilim adamları bir AKP güzellemesi olarak zikretmiyorlar. Bunlar Türkiye'nin bugününe, yarınına yönelik siyaset tahlilleri, öngörüleri. Hatta Tanju Tosun, değerlendirmesine "maalesef"i eklemiş, çünkü bu alternatifsizliğin, bizzat AKP için negatif nitelik taşıdığını düşünüyor. "Bu durum, diyor, AKP'yi çoğulcu
sistem içinde tekilci bir siyasi makineye dönüştürüyor, AKP'nin kendi içinde demokrasisini sığlaştırıyor ve AB eksenindeki
demokratikleşme projelerinde daha isteksiz ve iddiasız olmasına yol açıyor." Her iki
bilim adamı, Ak Parti'nin siyasetin ana çekim merkezi haline gelmesinin altını çizerken gerçekte "muhalefet" zaafına işaret etmiş oluyor.
Bu değerlendirmeler, 22 Temmuz gibi, daha 6 ay önce yapılan ve oylarını yüzde 12 oranında artıran Ak Parti'nin ikinci hükümetine imkan veren bir seçimin ardından yapılıyor. Yani 4.5 yıl sonrası için yapılıyor. Yani 4.5 yıl sonrasında bile çekim merkezi olacak bir Ak Parti ve 4.5 yıl sonrasında bile sıçrama ümidi vermeyen bir muhalefet öngörülüyor. Bu değerlendirmeye ben de katılıyorum.
Nur Vergin gibi "10 yıl daha..." demedim, "siyasette bir hafta çok uzun süre" sözünün geçerli kabul edildiği Türkiye siyaseti için 10 yıl, gerçekten çok uzun bir süre, ama ben de "Bu gidişle Ak Parti üçüncü defa hükümeti kuracak gibi" görüşünü kendi içimde seslendirdim, özel ortamlarda ifade ettim. Ben, ikinci ve üçüncü iktidar dönemlerinin iyi değerlendirilmesi, yorgunluk - heyecansızlık - performans düşüklüğü ve sapmalar yaşanmaması durumunda Türkiye için önemli sıçramalar sağlayabileceğine inancımı dile getirdim.
Evet, doğru, iktidar alternatifi bir muhalefet yok. Ne
CHP, ne MHP...
DTP zaten marjinal bir oluşum. DP ile ilgili tartışmalar genel başkan arayışları halinde medyanın yan kulvarında sürüyor. Arkeolojik girişimler yanında,
genç simaların hayat öpücüğü umutları konuşuluyor. Ama zor.
Çünkü Ak Parti oluşumu, muhtemel DP tabanını da kapsama alanı içinde görerek gerçekleşmiş. Ayrıca Ak Parti oluşumu, CHP'nin laikçi ve
miras yoluyla gelen oyları dışında, sol politikalar ümidiyle orada bulunan
toplum kesimlerini de kapsama alanı içinde görüyor.
Ak Parti'nin MHP dünyasına mesajları var, bir ölçüde etkili oluyor. DTP dünyasına mesajları var, önemli ölçüde etkili oluyor. Mahalli
yönetim, Ak Parti'nin özel ihtisas alanı. 2009'da mahalli yönetim seçimlerinde bir ara sıçrama söz konusu...
Bu durumda ne olacağı belli değil mi? Dış politikada hata ihtimali var mı?
Ak Parti hükümetinin dış politika mutfağının önemli unsuru olan Ahmet Davudoğlu'nu CNN Türk'te dinledim. Özetle şunu söylemek mümkün: Ak Parti, dış politika alanında, yola çıktığı günlerden çok daha sağlıklı bir zeminde bulunuyor.
Türkiye diri bir istikrarla yürürse, önümüzdeki 5 yıllarda çok yükseğe tırmanabilir. Ak Parti burada tarihi bir role sahip olabilir.