Nezih genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başı
Avrupalı sosyalistlerle dertte...
Konuya girmeden önce, aldığım bir kararı açıklamak istiyorum:
Bundan sonra “Etro” sıfatını kullanmayacağım
Daha az kullanacağım yani...
Söz vermeyeyim yine de ama bir süre “Etro” yok...
Kendine has bir “
terbiye anlayışıyla” geldiği ve muhatabını “Kıvırma Recep, adam ol,
kalpazan, haramzade” diye aşağıladığı için, “nezih genel başkan” sıfatını uygun buldum... Biraz da buradan gidelim. Bakalım ne olacak! (Bakın adamınıza “nezih” dedim. Üstelik terbiye anlayışını sorguladım. Hadi buna da küfredin...)
Biliyorsunuz, nezih genel başkan Kılıçdaroğlu, “Siz sosyalistsiniz. Referandumda kesinlikle hayır oyu kullanmayın” diyen AP Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Hannes Swoboda’ya şarlamıştı.
Ufak bir gerilim de meydana gelmişti taraflar arasında.
Hatta, CHP’nin
Brüksel temsilciliğini yürüten zat, AK Parti’nin sosyalistlere fikir enjekte ettiğini öne sürmüştü. Swoboda’nın da buna tepkisi sert olmuştu: “Bana kimse fikir enjekte edemez...”
Kılıçdaroğlu da Swoboda’nın yönlendirildiği görüşünde. Şimdi de lafla yola getiremediği muhatabını
mektupla yola getirecekmiş.
Mektubunda, ayrıca, niçin “hayır” oyu kullanacaklarını da gerekçelendirecekmiş...
Diyor ki nezih genel başkan, “Swoboda ve Avrupalı parlamenterlere önümüzdeki yıllarda birer mektup göndereceğiz. Türkiye’deki durumları bilmiyorlar.
Anayasa değişikliğine hangi gerekçelerle hayır dediğimizi bütün ayrıntılarıyla kendilerine anlatacağız...”
Belki de “kıvırma Hannes, adam ol,
havuzlu villada oturmuş ahkâm kesiyorsun, seni kalpazan” diyecektir.
Desin...
Bu üslup kendisine çok yakışıyor.
Fakat, merakımı mucip oldu:
Niçin önümüzdeki yıllarda?
Niçin “hemen” ve “şimdi” değil?
Mektubunu yazsın, “hayırda hayır vardır”ın gerekçesini anlatsın da...
Biz niçin bilmiyoruz?
Müşterisi niçin bilmiyor?
Dünya ve Avrupa solları niçin bilmiyor?
Kaç gündür izliyorum... Etro gömleği ve “yapıştırma altıgen kasketi” altında miting meydanlarında esip gürlüyor, “havuzlu villa sakinlerine” giydiriyor, “Recep” diye seslendiği Başbakan’a verip veriştiriyor, tütünden girip pancardan çıkıyor, et
balık kurumundan girip fındık taban fiyatından çıkıyor ama hangi gerekçelerle anayasa değişikliğine “hayır” dediğini açıklamıyor.
Paketin hangi maddesine karşı?
Bilmiyoruz...
Niye karşı?
Bilmiyoruz...
Karşı olduğu maddelerin “demokrasimize edeceği fenalıklar” nedir?
Bilmiyoruz...
Bu paketin “çiftçiye
ucuz mazot sağlamayacağını”, fakir fukaranın karnını doyurmayacağını, istihdam kapısını açmayacağını, yoksulluğu sona erdirmeyeceğini söylüyor ama bir türlü esasa gelemiyor.
Bir yerde de şuna benzer laflar etmişti: “Bugün Beraat kandili değerli yurttaşlarım... Bu anayasa değişikliği aynı zamanda inançlara saldırıdır... Bu saldırıya dur diyecek misiniz?”
Değerli yurttaşların neyin inançlara saldırı olduğunu, neyin inançları
tahkim edeceğini fehmedecek akla ve zihni sarahate sahiptir, merak etme. Bu anayasa değişikliğine niçin “hayır” diyeceğiz?
Sen onu anlat...
Sen mi anlatırsın, yoksa önümüzdeki yıllarda Swoboda’ya göndereceğin mektubun sonucunu mu bekleyelim?