İstanbul Barosu, biliyorsunuz her yıl bir “hukuk
ödülü” veriyor. Ben bu organizasyonun varlığından, YARSAV’cı Ömer Faruk
Eminağaoğlu ödüllendirilince haberdar olmuştum.
Ödülün ismi manidardır: “Mahmut Esat
Bozkurt Hukuk Ödülü.”
Mahmut Esat Bozkurt kimdir?
Eski bir Adalet Bakanı’dır... Faşizan görüşleriyle tanınmaktadır.
Engin abi (Ardıç), geçenlerde, üşenmemiş, bu büyük Türk hukukçusunun bazı vecizelerini derlemiş.
Önce maddeler halinde bunları bir hatırlayalım:
BİR- Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır, hizmetçi olma hakkı,
köle olma hakkı. Bütün cihan bunu böyle bilsin.
İKİ- Zamanımızın bir
Alman tarihçisi, gerek nasyonal sosyalizmin ve gerek faşizmin,
Mustafa Kemal rejiminin az çok değiştirilmiş birer şeklinden başka bir şey olmadıklarını söylüyor. Çok doğrudur. Çok doğru bir görüştür. Kemalizm otoriter bir
demokrasidir ki kökleri
halktadır.
ÜÇ- Türk milleti bir piramide benzer. Tabanı halk, tepesi yine halktan gelen baştır ki, bizde buna şef denir. Şef otoritesini yine halktan alır. Demokrasi de bundan başka bir şey değildir.
DÖRT- Türk devleti işlerini Türklerden başkasına vermeyelim. Türk devleti işlerinin başına öz Türklerden başkası geçmemelidir.
BEŞ- Türk’ün en kötüsü, Türk olmayanın en iyisinden iyidir.
ALTI- Ariler
medeniyet kurucularıdır. İdealistlik o kuvvettir ki, Arilerin üstünlüğünü gösterir.
Yahudi, Ariliğin en belirli bir zıddıdır. Yahudiler
göçebe değil asalaktır.
Mahmut Esat Bozkurt budur...
Hep yazıyorum... Ömrüm
vefa ettikçe yazacağım:
İnsan bir “hukuk ödülü” ihdas eder de, buna Mahmut Esat Bozkurt gibi, hangi hukuk anlayışından geldiği belli, müseccel bir faşistin ismini mi koyar? Memlekette başka isim mi kalmadı?
İstanbul Barosu bunu yapabildi işte...
Bu baroya
başkanlık yapan zat, aynı zamanda, “
Eşitlik, ancak eşit insanlar arasına olur” demiş, diyebilmiş bir adamdır.
Şimdi sıkı durun...
Hep de “ideolojik” kimliği ön plana çıkmış hukukçuları (Eminağaoğlu ve
Kanadoğlu örneklerinde olduğu gibi) ödüllendiren İstanbul Barosu, bu yılki ödülü
HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’e verdi.
Hani CHP’lilerin “yapısına dokundurtmayız” dediği HSYK...
Hani
Ergenekon sanığı
İlhan Cihaner’e kol kanat geren HSYK.
Hani Üçüncü
Ordu Komutanı Saldıray Berk’i ifadeye çağıran “özel yetkili” savcıların yetkisini kaldıran HSYK.
Hani Ergenekon savcılarının yerini değiştirmek için kararnameler hazırlayan HSYK.
Hani her fırsatta “yargı bağımsız olmalıdır” diyen, ama yargı bağımsızlığına en ciddi darbeyi vurmuş “
Genelkurmay brifingleri”ni sorun yapmayan HSYK.
Hani, gizli
tanık Munzur’a yönelik CHP ilgisine gözünü kapatan HSYK...
Bu HSYK’nın Başkanvekiline İstanbul Barosu tarafından “hukuk ödülü” veriliyor.
Mümkündür... Herkese her türlü ödül verilebilir.
Benim merak ettiğim husus şu:
Kadir Bey bu ödülü hak edecek ne yaptı? Nasıl bir çalışma içinde oldu? Hangi kararıyla, hangi içtihadıyla, hangi icraatıyla taltif edildi? Hukuk felsefesine bir katkıda mı bulundu? Hukuk telakkimizi mi geliştirdi? Ufkumuzu açacak, hukukun öndelikle “haklar”la ilişkili olduğunu anlamamıza sağlayacak yazılı ve sözlü beyanda mı bulundu?
Eser mi verdi? Ne yaptı?
Bu soruların muhatabı
Kadir Özbek değildir... Aldığı ödülden dolayı kendisini kutluyor, başarılarının daim olmasını diliyoruz.
Bu soruların muhatabı İstanbul Barosu’dur...