Medyadaki birikimini, üstün görgüsünü, “geleneksel
Doğan Medya Grubu
terbiyesini” bundan böyle siyasete taşıyacak.
Hayırlı uğurlu olsun...
Biz onu “Alçakları tanıyalım” başlıklı, vatan millet sevgisiyle dopdolu makalesiyle beğenmiş, sevmiş, bağrımıza basmıştık...
Sonra, kendisini daha da sevdiren “Onu doğduğu yere kadar kovalayacağım” yazısı geldi.
Bu üstün görgü ve terbiyeyi “taçlandırmadan” olmazdı.
Derken, “Bunlar (iktidardakiler) analarını bile satarlar” diye pırtlatıverdi içindeki cevheri.
Bu kim?
Kim olacak? Hürriyet’in müstafi başyazarı
Oktay Ekşi... Kendisi aynı zamanda, gazetecilere hiza ve istikamet veren, onları “terbiye” ve “etik” konularında sigaya çeken
Basın Konseyi’nin Başkanı oluyor...
Biliyorsunuz,
Oktay Ekşi CHP’ye girdi.
Parti
rozetini bizzat
Kemal Kılıçdaroğlu taktı...
Kılıçdaroğlu rozet takma töreninde bir de güzel konuşma yaptı, “
AK Parti iktidarı ile beraber kalemi askıya alındı. O kalemi askıya almayacağız. Oktay Bey artık burada yazacak, burada söyleyecek. Burası özgür bir yer...” dedi.
Orada ne yazacak, ne söyleyecek?
Merak ediyorum.
Herhalde “Onu doğduğun yere kadar kovalayacağım” demeyecek.
Muarızlarını “analarını satmakla” itham etmeyecek.
Eskiden halkın seçtiklerini “Menderes’in akıbetiyle” korkuturdu, darbeleri “anlayışla” karşılayan yazılar yazardı, her taşın altında “irtica” arardı, sağ iktidarlara ayar vermeyi “başyazarlığın raconu” sayardı...
Herhalde böyle yapmayacak.
Daha ölçülü, daha rakik, daha sorumlu, hatta daha “müeddep” davranacak.
Neyse... Az önce “suimisal”den girdim, biraz ayıp ettim... “Suimisal emsal olmaz” der eskiler. Öyledir... Benim tanıdığım Oktay Bey ölçülü, efendi, sinir bozacak ölçüde dingin, serinkanlı ve de dünya beyefendisi bir adamdır.
Neden böyle işler yaptı?
Neden ağzını ve ahlakını bozma gereği
duydu?
Bilmiyorum...
Basın Konseyi’nde de bazen “tuhaf ötesi” işler yapardı...
Hâlâ yapıyor...
Mesela, gazeteci yargılıyor. Yani, yargılatıyor... Mahkemelerden rol çaldığı yetmezmiş gibi, hangi kamu tercihinin ortaya çıkardığını bilmediğimiz bazı eski devlet görevlilerine bol keseden “okur temsilciliği” payesi dağıtıyor...
Basın denetimi yapacak... Bunu da doğru dürüst yapamıyor... Yalan haberleri aklıyor (Bkz.
Özdemir İnce’nin “Mini etekli kızı diri diri yaktılar” haberi), doğru olduğu kuşku götürmez yazıları (Bkz. Engin Ardıç,
Yıldırım Türker ve
Ahmet Kekeç imzalı yazılar) cezalandırıyor. Üstelik, bunu sürekli yapıyor.
İnşallah CHP çatısı altında bu yanlışları tekrarlamayacak.
İnsaftan ve adaletten şaşmayacak.
Bir kez daha “hayırlı olsun” diyelim ve geçelim şu “
yandaşlık” durumlarına.
Hem ağzı, hem ahlakı, hem tıyneti bozuk birtakım
Doğan Grubu memurları, kendi mahallelerinden olmayan gazetecilere “yandaşlar” diye küfretmeyi alışkanlık haline getirdi...
Müjdeli haberi önceki gün aldık: Oktay Ekşi ve
masa üstü nümayişçisi
Tufan Türenç’ten sonra, bünyelerinden yeni bir “değer” daha çıkarıp CHP saflarına katıverdiler.
Bu sonuncusunun ismi Nebil İlseven’miş ve CHP İl Başkanlığı’na getirilmiş...
Ne iyi olmuş...
Bundan sonra da “yandaş” desinler görelim.