Ne güzel başlık atmış
Taraf gazetesi... “Avukatlık kesmez, üyelik isterim...”
Diyor ki Kemal Bey, “Üç yıl geçti... Nerede bu
örgüt? Ben de gideceğim ve üye olacağım...”
Bilebildiğim kadarıyla, örgütün izine, en son, Zirve Kitabevi katliamında rastlandı... “Arkadaşlar” daha önce
Danıştay hâkiminin ipini çekmişlerdi. Akabinde “dost bombalar”dan birkaçını
Cumhuriyet gazetesinin bahçesine bırakmışlardı.
Bu bombaların
kafile numarası, bir
Ergenekon sanığından ele geçirilen bombalarla örtüşüyordu... MKE yapımı bombalardı bunlar ve
halkın anlayacağı dille söylersek, “ordu malıydı...”
Örgüt, Cumhuriyet Mitingleri’nde de kafa çıkarmıştı.
Bu mitingin tertip heyeti, “itiraflarıyla” birlikte ele geçirildi.
Örgütün bir
sivil, bir de askeri ayağı vardı.
Siviller, Cumhuriyet Mitingi örneğinde olduğu gibi, verilen emri yerine getiriyordu...
Meşru Cumhuriyet hükümetini itibarsızlaştırmak için birtakım manipülatif
eylemlere girişmek, “
Ordu Göreve” pankartları açmak, “yargı” elemanlarıyla gizli kapaklı toplantılar düzenlemek, “cezalandırılacak kişi ve kuruluşları” saptayıp üst birimlere bildirmek, “irtica var” söylemine dayalı yayınlar yapmak, ve sair...
Örgütün asker ayağı ise, “eylem planları” hazırlıyor, andıçlar yayınlıyor, fişlemeler yapıyor, “harp oyunları” sahneliyor, suikast timlerine
silah ve
mühimmat sağlıyordu...
Bu kadar ipucu kesmediyse, bazı Ergenekon sanıklarının itiraflarını öneririm.
Kemal Bey okusun, bir fikre varsın.
Daha da ikna olmadıysa, Özden Örnek’in günlükleriyle, yasal dinlemeye takılmış bazı sivil ve asker üyelerin “iş üstündeki” faaliyetlerine göz atsın. Ergenekon iddianamesi ve ek klasörlerinden yeterli bilgiye ulaşacaktır.
Fakat, benim bir önerim var:
Ergenekon zihniyetini meşrulaştırmak için, ille de bu örgüte üye olması gerekmez.
Bulunduğu yer, oldukça elverişli...
Liderliğini yaptığı parti, Ergenekon örgütünün murat ettiği sonuçla (Yani
AK Parti hükümetinin
darbeyle işbaşından uzaklaştırılması fikriyle) hemfikirdir...
Durduğu yerde dursun.
Pozisyonunu korusun.
Kemal Bey’e en uygun örgüt, yine
CHP’dir...
Hep darbelerden medet ummuş,
iktidar umudunu askerin yaratacağı oldubittiye bağlamış, “şartlar olgunlaşırsa ihtilal meşrudur” fetvasını biricik siyasal doğru olarak “derununda” muhafaza etmiş ve geleceğe taşımış CHP...
Kaldı ki, Ergenekon dedikleri, sadece hükümeti devirmek için teşekkül etmiş silahlı bir örgüt değildir...
Güncel ve nevzuhur bir örgüt hiç değildir...
Ergenekon, bir zihniyettir.
Bu zihniyet, İttihat ve Terakki kurmaylarının elinde doğdu, sonradan Halk Fırkası ismini alacak “Müdafaa-i Hukuk Grubu”nda (“Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri”yle alakası yoktur, “çakma” bir örgüttür) büyüdü, “altı ok”un gölgesinde serpildi ve bugünlere geldi.
Bu zihniyetin temsilcilerine göre bürokratları işbaşında tutan ve CHP’yi iktidara taşıyan her darbe meşrudur...
Bürokrat totaliterliği gerileten, CHP’yi işbaşından uzaklaştıran seçimler ise, “karşı devrimin zaferi” sayılacağı için gayrı meşrudur ve “memurin iktidarı” için “gerekirse silah bile” kullanılmalıdır...
Buyursun Kemal Bey, kendisine en uygun örgütü seçsin!