Bozacının şahidi şıracıysa, “
Balyozcunun şahidi” de Eric Edelman olacaktır. Hiç şaşırtıcı değil...
Bakın ne olmuş?
Edelman 2000’li yılların başında ABD Büyükelçisi olarak
Türkiye’de görev yaparken, “bazı şahıslar” Ankara’daki büyük
elçilik binasına giderek, TSK içindeki bazı generallerin
darbe hazırlığı yaptığına ilişkin “çok çok önemli
belgeler” sunmuşlar.
Elçilik, bu bazı şahısların getirdiği çok çok önemli belgeleri incelemiş.
Şu sonuca varmış:
Bu belgeler sahte...
En iyisi Edelman’ın ağzından dinleyelim: “İnsanlar
büyükelçiliklerle
telefon görüşmesi, sohbet ya da bazen belge olarak çeşitli biçimlerle bilgi paylaşırlar. Hatırladığım kadarıyla İstanbul’daki Haziran 2004 NATO zirvesi sonrasında bir elçilik kaynağı, orduda yanlış davranış olduğunu iddia eden bazı belgeler ulaştırmıştı.”
El yazısı bir mektubun fotokopi örneğini de içeren belgelerde, “bir dizi darbe dedikodusu” ve “TSK içindeki mekanizmalar” anlatılıyormuş.
Diyor ki Edelman: “Belgeleri, incelenmesi ve değerlendirilmesi için elçilik personeline devrettim. Daha sonra izne ayrıldım. Döndüğümde incelemenin sonuçlarını sordum ve ‘son derece kaba bir kalpazanlık vakası’ olduğu cevabını aldım.”
Bu haber
Milliyet gazetesinde yayımlandı...
Hani, ne zaman statükonun başı sıkışsa bir “
yabancı bilirkişi” bulup konuşturan Milliyet...
Hani Arato gibi yetersiz adamları “anayasa uzmanı” diye kaktıran Milliyet...
Hani çakma anayasa uzmanından kopardığı demeci manşetine çakarak yargı oligarklarına rahat bir
nefes aldıran Milliyet...
Hani Sedat Ergin’in Milliyet’i...
Bu Milliyet kalkmış, “darbe belgeleri sahte konsorsiyumu” için Edelman’ın tanıklığına başvuruyor.
Haberde iki unsur öne çıkıyor:
BİR- Balyoz ve
Ergenekon davalarına konu teşkil eden darbe hazırlıklarıyla ilgili ihbar mektupları ve bilgiler,
Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinden önce ABD makamlarına ulaştırılmış.
İKİ- Bilgiler çek edilmiş ve gerçek olmadığı sonucuna varılmış. Dolayısıyla Edelman bu bilgileri görev yaptığı ülkenin yetkilileriyle paylaşmayı gereksiz addetmiş.
Edelman sanki bize şunları anlatmaya çalışıyor:
Darbe hazırlığıyla ilgili bilgiler külliyen yalandır... “Ergenekon ve Balyoz davaları sahte belgeler üzerinden” yürütülmektedir. Elçilik görevlileri bile “kaba bir kalpazanlık vakası” dediğine göre,
Genelkurmay tarafından yapılan “kağıt parçası” değerlendirmesi haklıdır.
Edelman bunları anlamaya çalışıyor ama biz anlamıyoruz...
Görev yaptığı dönem içindeki fiillerine bakıyoruz ve şunu görüyoruz:
Türkiye’ye gönderilmiş en berbat, en başarısız, en önyargılı büyükelçiydi... İsrail’ciydi... Tipik bir “neo-con”du... “Anti-İslamist”ti... Türkiye’den nefret ediyordu. Bunu gizlemiyordu da... Bütün çıkışları, parlamentoyu ve meşru yönetimi köşeye sıkıştırmaya yönelikti... Türkiye’deki darbe savunucularının hem muhibbi, hem görünür destekçisiydi...
Bugün çıkıp “O belgeler sahteydi” demesinin bir anlamı yok...
Daha doğrusu, var.
Darbe hazırlıklarının “dış ayağını” merak edenler, Edelman’ın görev yaptığı dönem içindeki “söz ve fiillerine” bakabilirler.
Zengin bir malzemeyle karşılaşacaklardır.