Daha ilk dakikada Kewell'ın atamadığı gol acaba
Galatasaray için neyin habercisiydi? Yine azaplar içinde geçecek bir maçın mı, yoksa bol pozisyonlu ve gollü bir galibiyetin mi?
Oyun ilerledikçe ikincisinin olacağı ortaya çıktı. Gerçi özellikle
savunma tedirgin, ortaalan da ne yapacağını bilmez haldeydi ama hiç değilse sahaya çıkarılan 11'in
itiraz edilecek bir yanı yoktu. Mücadele istekleri ve hırsları da görmezden gelinebilecek gibi değildi.
Gökhan Zan'ın maç eksiğinden doğan ayak altından top
kaçırma durumu endişe verici olabilirdi, Sabri her yere yetişmese... Onun başka bir yerde oynatılmaya çalışılmasının ne kadar yersiz ve anlamsız olduğunun da kanıtıydı bu maç. Bek oynadı, iki gol pası verdi, bir şutu direkten döndü. Önde oynadığında bunların hiçbiri olmuyor.
İlk yarının en klas hareketi Pino'nun mücadeleyle kazandığı topu nefis çalımın ardından cezaalanı çaprazından kaleye gönderişiydi. Hareket golden bile güzeldi ve Cim Bom'a en az gol kadar gerekli güveni kazandırıcı nitelikteydi. Aynı Pino ikinci yarı kaçırdıklarıyla
kaptan Ayhan'dan saha içinde dayak yiyecekti. Maçı izleyenler biliyor, bunda kesinlikle Ayhan haklıydı.
Sarı Kırmızılı
takım haftalardır ilk kez belirgin biçimde şanslıydı. O kadar ki herhangi bir oyuncunun vuramadığı bir top daha iyi vuruş için lokum gibi önünde kalabiliyordu. Hatta Ersen Martin'in sakatlanıp çıkışını bile bu kapsamda görmek mümkündü. Hele ikinci yarıda Hagi'nin ortaalana çıkardığı Hakan Balta'nın laf olsun diye boynunu uzattığı pozisyonda topun omzuna çarpıp ağlara gitmesi, bu şansın doruğuydu.
Tabii en önemlisi ilk yarının sonundaki kırılma anıydı. Sarı Kırmızılı savunmanın olağan uyku durumlarından birinde
Yekta topu alış ve vuruş olarak gol için gerekli herşeyi yaptı ama o akış içinde topun ağların içine değil de üstüne gitmesine yapacak birşey yok gibiydi. Evet, şans Cim Bom'un yanındaydı.
Bunun dönüşünde Barış Başdaş'ın büyük hatasını Pino cezalandırınca
Kasımpaşa için maç bitmiş gibi oldu...
Oyunun ikinci yarısı tv'lerde gösterilen minik şakalar gibiydi. Pino, penaltıdan bile kolay 4 pozisyonda topu ağlara yuvarlama becerisini gösteremedi.
Galatasaray'ın önce 3'üncüyü, onu bulunca da 4'üncüyü atmama konusundaki direnişi tarihe geçecek nitelikteydi. Pino'nun yanısıra
Barış Özbek ve Aydın da topu boş kaleye yuvarlama becerisini gösteremeyip takımlarının averajını hiç değilse sıfırlamasına imkan vermediler.
Tabii bunlar da bizim şakamız! Yoksa Cim Bom bitti battı denilen ortamda bir yığın eksikle bulunan 3 gollü galibiyet hazine değerinde. Üstelik aylardır ortalıkta görünmeyen Gökhan Zan'ın yanısıra İnsua,
Serdar Özkan ve
Çağlar Birinci gibi futbolcularının da olduğu ortaya çıktı.
Kasımpaşa'nın solbekle oyun değiştirmeye çalışması, yaşanan çaresizliğin ifadesiydi.
Ergün Teber beklenenden fazlasını bile yaptı ama hiçbirşey değişmedi, değişmezdi de çünkü Cim Bom arada kat kat güç farkı olduğunu nihayet hatırlamış gibiydi.