Biz diyoruz ki; yanlışa hiç düşmeden okuya okuya doğruya ulaşmak mümkündür.
İşte Sözüm Gençlere kitabını bu niyetle sizler için hazırladık. Yanlışa hiç düşmeden doğruya ulaştırması için takdirlerinize sunduk.
Kitapta yer alan her olay, yanlışın korkutucu zararlarını, doğrunun sevindirici yararlarını göstermeyi
hedef almıştır. Kitap, bu hedefe nasıl varıyor? Buyurun yanlışa yönelmiş bir
gençle yaptığımız sohbeti birlikte okuyalım Sözüm Gençlere'den. Bakalım birlikte masaya yatırdığımız yanlışlardan gençlerimiz nasıl vazgeçiyor, doğruya kesin bir kararla nasıl yöneliyorlar birlikte görelim:
"- Ziyaretime gelen masum bir genç, hem heyecanlı hem de aceleciydi. Önce iki yanına baktı, kimsenin olmadığını görünce kafasına koyduğu
gençlik sorusunu hemen sordu:
- Ben dedi, henüz okulumu bitirmedim, ilgi duyduğum kız da bitirmedi. İkimiz de birbirimize yakın yelerde kalıyor, duygularımızın da birleştiğini görüyoruz. Hiç olmazsa
telefonla konuşalım, dedik. Ancak bu konuşmalar o kadar fazla oldu ki; masrafımızı ödeyemeyecek hale geldik. Telefonu bırakıp da masrafsız yüz yüze konuşalım dedik. Bu defa da mahremiyet engeli çıktı karşımıza. Bu mahremiyet engelini kaldırmak için ailelerimizden habersiz dinî nikâh yaptırmayı düşünüyoruz, bu caiz olur mu, diye soruyoruz?..
- Bence, 'Caiz olur mu?' diye sormayın da, 'Böyle bir teşebbüsün zamanı mı?..' diye sorun.
- İkimiz de şimdi bunun zamanıdır diye düşünüyor, çok istiyoruz yüz yüze konuşmayı.
- Elbette çok isteyeceksiniz. Telefon görüşmeleriyle ateşlediğiniz duyguların sahibi iki gencin yüz yüze, göz göze buluşmaktan başka akıllarına ne gelebilir? Sonunda bu görüşme ve konuşmaları da kâfi bulmayıp bir de gizli nikâhla aradan mahremiyeti de kaldırmaktan başka ne çare düşünebilirler?.. Ama, siz şu anda bundan başka bir şey düşünemez olsanız da, tecrübeli
yaşlılar sizin ne kadar zamansız ve yararsız bir yanlışa yöneldiğinizi görür ve istikbalinize mal olacak bu hatanızın size maliyetini söyleyebilirler. Ama siz, bu ikazlara razı olur musunuz onu bilemem.
- Razı olacağımdan dolayı size geldim, buyurun ikazınızı yapın, sizi dinliyorum.
- Henüz okul bitmemiş, diploma alınmamış, bir ekmek sahibi olacak işe, mesleğe girilmemiş, mutlu olmanın vazgeçilmez şartı olan
ekonomik imkanlar hazırlanmamış, ailelerin bu konudaki izni ve desteği sağlanmamış, yani bütün şartlar aleyhte, tam manasıyla ortalık kış! Siz bütün bu olumsuz şartlara rağmen
çiçek dikmek istiyorsunuz. Kış, çiçeğinizi soldurur, soğuklar da
yaprak açtırmaz, dondurur. Eninde sonunda duyacak olan aileleriniz de bu hevesinizi söndürür. Ne olacak sizin haliniz bunca olumsuzluklar karşısında? Bunları hiç düşünmediniz değil mi? Neden düşünmediniz? Çünkü bir araya gelerek ateşlediğiniz duygularınız, karşılaşacağınız bu dağ gibi engelleri düşündürmez!.. Şunu bir daha açıkça ifade edeyim ki; duygu ateşine benzin dökme etkisi yapan tenhalarda yüz yüze, göz göze buluşmayı sürdürürseniz, bu ateş geleceğinizi de yakar, derslerinize kilitlenmesi gereken zihniniz, birbirinize duyduğunuz ilgiye kilitlenir, 'başarısız gençler' damgasını yemeye mahkûm hale gelebilirsiniz.
- Ne zaman konuşacağız öyle ise?.. Biz çok istiyoruz baş başa buluşmayı?..
- Önce okulunuzu bitirin,
halk tabiriyle ekmeğinizi elinize alın, mutlu olmanın ekonomik şartlarını elde edin, yani bir işe, bir göreve atanacak vasfa sahip olun. Daha açık ifadesiyle; bir baltaya sap olun. Kapanın elinde kalmayacak kadar değer kazanın. Hayatınızın zekatı sayılan
hizmet borcunuzu da unutmayın!.. Aileleriniz o zaman sizi kendi halinize bırakmaz, sizden önce bu konuyu gündeme getirirler... Şunu da ilave etmeliyim ki; benim bu sözlerim
ameliyat haberi vermek gibi baştan dayanılması güç acılar verir; ama sonunda ikinize de şifalı olur. İstikbalinizi kazanır, başarılı bir geleceğe kanat çırparsınız. Şartlarını yerine getirdiğiniz mutluluğu o zaman hem de ailecek yaşarsınız. Çünkü o zaman kışınız bitmiş, baharınız başlamış olur. Açılan çiçekler solmaz...
Derin bir sessizlik içinde dinleyen masum gencimiz, 'ben bunları hiç düşünmemiştim' diye söylenerek ayağa kalktı:
- 'Gerçekten de bu ikazlar ameliyat haberi gibi geldi bana. Dua edin de böylesine olumsuzluklarla dolu bir yanlışa düşmeden doğruya yöneleyim' diyerek ayrıldı. Bilmem siz nasıl bakıyorsunuz benim bu yetmiş iki senelik yaşlı bakışıma? 'Dağ meyvesi acıdır; fakat şifalıdır!' diyerek bana hak mı veriyorsunuz? Yoksa, 'bırakın gençleri, alevlenen duygularının gereği yanlışları yaşasınlar, okulları, gelecekleri, ana- babaları çok mühim değil' mi diyorsunuz?"
425 sayfalık büyük boy Sözüm Gençlere kitabının her yazısında, gençleri, yolları üzerinde bekleyen yanlışlardan uzaklaştırarak başarıya yönlendirme sohbetleri, işte böyle yer almaktadır...
(Gökkuşağı Dağıtım, NT mağazaları ve seçkin kitapçılarda.)