Öcalan 'yol haritasını' uyguluyor


Referandum sandığı yaklaştıkça ilginç gelişmeler yaşanıyor. Özellikle de BDP-PKK çizgisinde. 'Açılım bitti arkadaşlar' diyerek kahkahalar atan, 'yakarız yıkarız' diyerek tehdit eden BDP yöneticileri, son günlerde tavır değişikliğine gittiler. Şimdi 'silah bırakmanın faziletlerinden', 'tarihi fırsattan' ve 'hükümete düşen sorumluluklardan' bahsediyorlar. Fakat kamuoyunda ciddi bir güvensizlik ve şüphe var. Çünkü bugüne kadar PKK'nın sayısız silah bırakma manevrasına şahit olduk. Ama her defasında bir şekilde şiddet eylemleri sürdü. Bu sefer de benzeri bir tablo çıkarsa şaşırmamak lazım. Çünkü PKK dediğimiz yapı çok parçalı ve ilişkiler karmaşık. Hangi istihbarat örgütünün nereden ve kim üzerinden örgüt içine nüfuz ettiğini anlamak bile kolay değil. O yüzden Öcalan'ın 'silahlar sussun' tarzı açıklamaları da eylemleri durdurmayabilir. Kaldı ki yaşanmış tecrübeler böyle dönemlerde de eylemlerin sürdüğünü gösterdi. Peki Öcalan ve Kandil neden böyle bir manevra ihtiyacı hissetti? Konunun uzmanları ihtiyatlı değerlendirmeler yapıyorlar. Örgütün ve İmralı'nın kendi gündemlerini takip ettiğini, 'demokratik özerklik' talebinin Kürtler'in değil Öcalan'dan geldiğini hatırlatıyorlar. Öncelikle birkaç noktayı kayda geçmek lazım. Demokratik özerklik lafı aslında 'bağımsızlık talebinin kamufle edilmiş hali.' Çünkü Öcalan'ın kafasındaki yol haritasında bu konu yıllardır var. Hatta avukatları ile yaptığı görüşmelerde sık sık dile getirdi. 'Demokratik özerklik' tanımı 20.12.2006, 04.01.2007, 26.09.2007, 07.11.2007, 12.03.2008, 13.05.2009 görüşmelerinde de vardı. Yani sadece son günlerde değil 4 yıldır aralıklarla 'demokratik özerklik' talebini aktarıyordu. Gerçi Öcalan'ın 'demokratik özerklik projesi'ni siyaset bilimciler bile tanımlamakta zorlanıyor. Kaldı ki demokratik özerkliği anlatmak için ekranlara çıkan BDP'li vekiller bile tam olarak neyi savunduklarını izah edemiyorlar. Taktik değişikliği ile ilgili farklı yorumlar da yapılıyor. Birinci ve yaygın yorum 'eylemsizliğin yeni bir huruç harekâtı' olduğu yönünde. Örgüt bir sıkışmışlık yaşıyor ve bu yüzden de demokratik açılım karşısında kendi kozunu oynuyor. Silah bırakarak iki boyutlu bir strateji izleniyor. Yaygın kanının aksine bölgeden gelen haberler, BDP'nin etkili bir şekilde boykota hazırlandığı yönünde. Yani kamuoyuna 'evete dönebiliriz' mesajı verilirken sahada farklı tavır sergileniyor. Böylece hem 'PKK-AKP el ele' propagandasına malzeme sağlıyorlar hem de demokratik özerklik ve 'çift bayrak' gibi yorumlarla sokağı geriyorlar. Bir yandan Kürt milliyetçiliğini pekiştirirken bir yandan da Türkler'i tahrik ederek ayrışmayı artırmayı hedefliyorlar. Bu noktada tekrar hatırlatalım. Öcalan'ın İmralı'da kayıplara karışan bir 'yol haritası' vardı. Geçtiğimiz yıl bugünlerde açıklanması bekleniyordu. 500 sayfalık bölümü avukatlarına verildi fakat kalan yaklaşık 250 sayfalık bölüm hâlâ sır. Yol haritasının kendisi sır ama içeriği herkesin malumu. Öcalan'ın dört ana talebi var. Birincisi kendi özgürlüğü. İkincisi özerk bir yapı. Üçüncüsü Kürtler'e anayasal güvence ve dördüncüsü de PKK'lılara af ve 'öz savunma gücü.' Bu açıdan bakılırsa Öcalan kendi yol haritasından sapmış değil. Yine söz konusu yol haritasına bakarsak Öcalan'ın önümüzdeki günlerdeki taktiği şu olabilir; Örgütün konuyu uluslararası camiaya yıkmak istediği ortada. BM ve AB'yi devreye sokarak Türkiye'yle PKK arasında bir masa kurulmasını umuyorlar. Hatta kulislere göre bu konuda Kosova örneğini referans alıyorlar. Yine önümüzdeki günlerde Öcalan'dan yol haritasına koyduğu 'öz savunma gücü' ile ilgili bir açıklama da gelebilir. Öcalan'ın süslü laflarla dolandırdığı şey aslında PKK'lıların Kandil'den inerek 'bir nevi peşmerge' olması. Üstelik İmralı'da bunu birkaç kez dile getirdi. Mesela 18 Mart 2009 tarihinde kardeşi Fatma Öcalan ile yaptığı görüşmede açıkça 'ilerleyen dönemlerde bölge genelinde köy korucuları, asker ve polis çekilerek onların yerine yeni bir yapı kurulabileceği, eski PKK'lıların da burada kadrolu ve sigortalı işe alınabileceğini' söylemişti. Yani demokratik özerkliği tartışmaya açan Öcalan önümüzdeki günlerde 'peşmerge'liği de gündeme getirebilir. Bu denklemde açıkça görünen şey ise şu: Öcalan yol haritasını adım adım uyguluyor. Ankara ise 'rakibin attığı pasları kovalayan amatör takımlar gibi' hadiselere yön vermek yerine gelişmelere göre tavır almaya çalışıyor.
<< Önceki Haber Öcalan 'yol haritasını' uyguluyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER