Ankara'da herkesin gözü kulağı
Anayasa Mahkemesi'nde. Artık son viraja girildi.
Raportörde, Anayasa hukukçuları da 'CHP'nin başvurusu reddedilmeli' görüşünde. Ama
mahkeme üyeleri için bu görüş bağlayıcı değil.
Karar kuvvetle muhtemel yarın çıkacak. Fakat ortalık toz
duman. Kulisler, lobiler son sürat devam ediyor.
Son güne girilirken buçuklu skor tahminleri bile yapılır oldu. '6.5'e 4.5 ile reddedilecek' görüşü giderek güç kazanıyor. Tabi ki buçuklu bir oy olmaz. Buradaki espri durumun ne kadar
bıçak sırtı olduğunu
tarif etmek için. Ayrıca mahkeme üzerindeki 'iptal baskısının' da ne kadar büyük olduğunun göstergesi.
Ankara'nın havasına bakılırsa paketin bazı maddelerinde iptaller gelecek ve gedik açılacak.
Hükümet kanadı ise 'AYM'nin anayasayı ihlal etmeyeceği' umudunda.
AYM üzerinden dönen tartışmalarda en dikkat
çekici konu şüphesiz sürecin bizatihi kendisi. Anayasa gibi bir ülkenin en temel konusunda her şey tartışılıyor ama ortada Anayasa ve hukuk yok.
Bütün tartışmalar siyasi angajmanla yapılıyor. Bu bugün olduğu gibi dün de böyleydi. AYM bizatihi tartışılması gereken bir kurum fakat sıcak gündemlerden ona sıra bile gelmiyor.
Referandumla ilgili tartışmalara bir virgül koyup can sıkıcı bir başka konuya girelim.
Son günlerde internet sitelerine düşen bazı
ses kayıtları var. Kimin söylediğine bakmadan konuşmaların içeriğine baksanız 'olsa olsa bir meczup ya da kahvede pişpirik oynayan işsiz güçsüz bir
emekli' diyebilirsiniz.
Oysa o ses kayıtları Tümamiral R. Cem Gür
deniz'e ait.
Unutanlar için Gürdeniz'i hatırlatalım.
Balyoz Darbe Planı'ndan dolayı tutuklanmış, tartışmalı bir şekilde
tahliye edilmişti.
Kafes'te de adını görmüştük. Amirallere suikast soruşturmasında ele geçirilen 'Görev Listesi'nde de onun adı vardı.
Karargah Evleri yapılanmasında kritik bir konumdaydı.
Ergenekon iddianamesinde de onun için 'önemli bir pozisyonda' tanımlaması yapılıyordu.
Yani amiralimizin adı nedense hep yasadışı oluşumlarda geçmiş.
Gerçi kamuoyu Gürdeniz ismine çok da
yabancı değil. Metrodaki İstanbullu'ya 'ayı' demiş, emrindeki askerlere kızının özel işlerini yaptırmış hatta köpeği Deniz Kuvvetleri'nde olay olmuştu.
İşte o Gürdeniz bugünlerde yine popüler. Engin fikirleri (!) internet sitelerinde dolaşıyor.
Hakkında
tutuklama kararı çıkınca 'tek suçum Türkiye'yi sevmek' diyerek kendini savunan Gürdeniz meğerse çocuklarına 'ezandan ve camiden uzak bir ülkeye gidin' vasiyetinde bulunmuş.
İfadelerine bakılırsa
tümamiralimiz kendi halkından nefret ediyor. Türbanlılara hakaretler ediyor, kandil ve bayramlarla dalga geçiyor. Hatta 'Arap'ın bayramını kabul etmiyorum' diyor.
Kurban Bayramı'nı da 'kıroluk' olarak tanımlayan Gürdeniz bir de formül bulmuş: Noel ağacına
kurban kafalarını asmayı öneriyor.
En önemli tespiti ise şu Gürdeniz'in: "Dini fanatizm ve doğmayı kullananlar tek şeyden anlamış abi. Devrimler ve güçten başka bir b.k'la olmaz bu iş. Bunun hesaplaşması güçle olur."
Anlaşılan damarlarında '
darbeci bir gen' var.
Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde ise
iktidar partisine oy veren milyonlarca seçmeni 'aptal', 'salak' olarak tanımlıyor.
Eğer bu sözleri sıradan birisi söylese ciddiye almaz geçer gidersiniz. Fakat bu sözlerin sahibi Deniz Kuvvetleri'nin gelecekteki komutanı.
Böyle bir durumda söylenecek bir şey var: O üniformayı çıkartın. Bu millet çoluğunun çocuğunun rızkından kesip size baktı. Daima el üstünde tuttu. İskenderun'da olduğu gibi işinizi düzgün yapmamanız nedeniyle şehit olan Mehmetçik'in cenazesinde bile size sitem etmedi.
Türkiye'de askerlerin
istifası pek alışılmış bir şey değil. O yüzden Gürdeniz'in istifa etmesini de beklemiyorum. Bu yüzden sorumluluk siyasi iradede.
Önümüzdeki YAŞ'ta Gürdeniz'e 'engin fikirlerinin' ne anlama geldiği hatırlatılmalı.
Bu arada başkentte dün gün boyu tartışılan bir başka konuşma da Başbuğ'a ait. Göreve gelirken 'az konuşacağım' diyen ama sürekli konuşan Başbuğ'un son röportajı da maalesef sorunlu. Bir
Genelkurmay Başkanı ne olursa olsun 'dağa çıksınlar' demez, dememeli.
Nitekim 'ya sözlerinde dursunlar ya da dağa çıksınlar' dediği BDP dün Başbuğ'un istifasını istedi.
Başbuğ'un faili meçhuller sebebiyle 9 kez müebbetle yargılanan
Cemal Temizöz ve
terör örgütü yöneticisi olmakla itham edilen Saldıray Berk'e kefil olması bir yana BDP'ye yönelik sözleri mutlaka çok tartışılacaktır