Türkiye o kadar enteresan bir hal aldı ki, birisi eceliyle ölse bile şüpheyle bakmaya başladık.
Kafamızda 'acaba'lar uçuşup duruyor.
Gerçi
Ergenekon sanıklarından MİT'çi
Kaşif Kozinoğlu'nun cezaevinde
ölümü fazlasıyla
şüpheli.
Fakat bu olaydan hareketle şunu da düşünmemizde fayda var.
Yarın bir gün hak vaki oldu ve
İmralı sakini eceliyle öldü? Devlet hiçbir vatandaşına göstermediği ilgiyi gösteriyor, sağlığına, korunmasına dikkat ediyor ama sonuçta ölüm diye de bir gerçek var.
Kozinoğlu'na geri dönersek.
Kaşif Kozinoğlu kamuoyunun yıllardır aşina olduğu bir isim. Özel Kuvvetler'den
emekli olup (görevi, bir başka Ergenekon sanığı Levent Göktaş'a devretmişti) MİT'e geçtiği, Dış Operasyonlar Dairesi'nde 'ilginç işlere'
imza attığı, özellikle Orta
Asya,
Afganistan ve Çin dolaylarında
bayrak gösterdiği biliniyor. Tanıyanlar '
ekip adamı' olduğunu söylüyor.
Yani bir projenin parçası olarak 'örtülü ve kirli' operasyonlara karıştığı sır değil.
Adını MİT-
Yargıtay-
mafya skandalında da duymuştuk.
Tutuklanmasına neden olay ise Odatv'y
e devletin gizli
belge ve bilgilerini vermek iddiası. Odatv'de ele geçirilen ve
delil dosyasına "KOZİNOĞLU 3" olarak giren dosyada çok sayıda gizli ve kişiye özel bilgi notu var.
O kadar gizli dosyanın bir basın kuruluşunda ne işi var, herhalde
mahkeme safahatında ortaya çıkacaktır. Ama şurası kesin; Kozinoğlu'nun ölümü her şeyiyle şüpheli.
Çünkü
sporcu bir bünyeye sahip. Neredeyse grip bile olmamış.
Bugüne kadar sadece kulağı ile ilgili bir şikâyeti olmuş. İddiaya göre ağır spor yapmış ve
kalp krizi geçirmiş. Hastane raporuna göre ex-duhul olmuş.
Bugüne kadar bir kez bile revire çıkmamış birisinin aynı gün 'kendini kötü hissettiği' için
hastaneye gittiği ve 'Bir şeyi yok' denilerek geri gönderildiği de düşünülürse tuhaf bir durumla karşı karşıyayız demektir.
Şimdi asıl soru şu: 9 gün sonra yapılacak olan bir duruşmanın en önemli sanığı ansızın ölürse ne düşünmek lazım? Üstelik kulislerde 'gizli
tanık olmayı kabul ettiği' gibi birtakım iddialar da dolaşıyorken.
Acaba kim ya da hangi gruplar Kozinoğlu'nun duruşmada ya da çapraz sorguda konuşması ihtimalinden rahatsız oldu?
Evet Kozinoğlu eceliyle ölmüş de olabilir.
Ama devletin, cezaevindeki bir sanığın ölümünü şüpheye bırakmayacak kadar net bir şekilde ortaya koyması şart.
Çünkü Kozinoğlu'nun ilişkileri çözülürse bir dönemin kirli çamaşırları da piyasaya çıkacaktı.
3 milyon değil 30 milyon imza olsa ne olur?
BDP, KCK operasyonlarını tıkama amaçlı bir
eylem planı açıkladı.
Selahattin Demirtaş 3 milyon kişiyi partiye üye yapacaklarını, sonra da o kişilerin 'Ben de KCK'lıyım' diyerek dilekçe vereceklerini anlattı.
Amaç yargıyı tıkamak.
Öcalan için yapılan eylemlerin talimatını veren
Kandil şimdi de BDP'ye talimat gönderip KCK için eylem istiyor.
Öncelikle şunu kayda geçmek lazım.
BDP bugüne kadar Kürtler'in gündelik yaşamıyla ilgilenmedi. Van'da depremzedeler kar altındayken onlar ya
terörist cenazeleriyle ya da taziyelerle
vakit geçirdi.
Şimdi de KCK'lılar için çalışıyorlar.
İmzaya dönersek...
Eğer 3 milyon imza toplarsa ki bunun da zorla olacağı aşikar, BDP'nin kendini bitirme kampanyası olur. Çünkü teorisyeni Öcalan'ın terör
örgütü olarak tanımladığı KCK ile kendini özdeşleştirmiş olacak.
Maalesef BDP bugüne kadar bütün beklentileri boşa çıkardı. Kitle partisi olamadı. Öcalan ve Kandil dışında gündemi olmadı. Blok adı altında
transfer ettikleri isimlerin de katkısı yok. Gerçi bu durum BDP'nin tercihi. Çünkü 'dağdakiler' olmasa şehirde BDP'yi takan çıkmaz.
Yani BDP de gücünü silahtan alıyor.
İmza kampanyasında asıl soru şu: 3 milyon değil de 30 milyon imza toplanınca KCK'nın içeriği mi değişecek?
Bir suçun ya da suçlunun masum olup olmaması delillerle ortadadır, toplanan imzalarla belirlenmez.
PKK ile ilgili son not:
Etkili hava operasyonları nedeniyle örgüt kış üslenmesine çekilemedi. Kandil ise sürekli eylem çağrısı yapıyor. Bu da demektir ki yaşanan sıkışmışlık
feribot benzeri eylemler olarak yansıyacak. Şehirlere dikkat.