Kritik savcılar topun ağzında

Haftalardır beklenen hakim ve savcıların yaz kararnamesi dün çıkacaktı. En azından beklenti bu yöndeydi. Üstelik bakan Sadullah Ergin de 'Salı günü açıklanabilir' demişti.


Fakat HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek sabah saatlerinde 'hassas gündemlerimiz var, bugün çıkmayabilir' dedi. Tabi Ankara kulisleri de hareketlindi. Özbek'in kastettiği 'hassas gündemler' neydi acaba? Gerçi tahmin etmek çok zor değildi. Ergenekon Soruşturması başladığından bu yana çeşitli şekillerde savcılara ve mahkeme heyetine müdahale edilmek istendi. Önce savcı Öz görevden alınmaya çalışıldı. Bunun için spekülatif kapak haberleri bile üretildi. Fakat davanın çapı göz önüne alındığında Öz'ün görevden alınması 'kör göze parmak' olacağı için yeni bir formül devreye sokuldu. Agresif açıklamalarıyla tanınan bir dernek başkanının yoğun kulisleriyle 'abi savcı formülü' devreye sokuldu. Yaş ve kıdem olarak Öz'den büyük bir savcı mahkemeye atanarak soruşturma sulandırılacaktı. İş yoğunluğu gerekçesiyle Rasim Işıkaltın ve iki savcı daha Ergenekon Soruşturması'na verildi. Gerçi 367'nin mucidi Sabih Kanadoğlu 'en az 40 savcı atansın' demişti ama o olmadı. Fakat davaya müdahale girişimleri hiç bitmedi. CHP 'mahkemeden belge sızıyor' diyerek HSYK'ya başvurdu ve Ergenekon Savcıları'nın davadan el çektirilmesini talep etti. Son olarak geçen hafta gazete manşetlerine yansıyan olay meydana geldi. İddiaya göre Türkiye'nin günlerdir konuştuğu İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın müellifi Albay Dursun Çiçek'i şipşak tahliye eden Faik Saban'ın 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne; Başkan Köksal Şengün'ün yerine atanması girişimleri vardı. Bütün bunlar da gösteriyor ki bazı çevreler rahatsız oldukları soruşturmanın bir şekilde rotasından çıkmasını istiyor. Düne dönersek; HSYK toplantısı öncesi; pazartesi akşamı kurul üyeleri son kez bir araya geldi. Maksat yaklaşık bin 500 hakim savcıyı ilgilendiren kararnamenin son şeklini vermekti. Özbek'in 'hassas gündemler' dediği şey de bu noktada oldu. Kulislere göre HSYK'nın asıl üyelerinden Ali Suat Ertosun yeni bir listeyi kurula sundu. Kurul üyelerinden Bakan Ergin ve Müsteşar Ahmet Kahraman'ın tepki gösterdiği 'son dakika müdahalesi'nde çok ince hesaplar vardı. Detaya girersek. Son dakika talepleri içinde Ergenekon mahkemesi ve savcılarına müdahale var. Başkan ve bazı savcıların yeri değişiyor. Ayrıca PKK'nın şehir yapılanmasına darbe vuran ve en az Kuzey Irak operasyonu kadar önemli KCK operasyonunu yürüten savcıların yerlerinin değiştirilmesi isteniyor. PKK'nın şehir yapılanmasını çökertmeye yönelik çok başarılı bir operasyon kimi neden rahatsız eder acaba? Son dakika müdahaleleri bunlarla da sınırlı değil. Malum Güneydoğu'daki faili meçhul cinayetlerle ilgili Kayseri Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz tutuklanmıştı. Cizre'de herkes 'Cemal Binbaşı'nın dönemini çok iyi hatırlar. İşte Temizöz dosyası başta olmak üzere çok sayıda faili meçhul cinayetin izini süren savcılar da masada. Ayrıca polis bölgesinde jandarma operasyonuna izin veren Erzincan Başsavcısı'nın da Erzurum'a nakli konuşuluyor. Yani ince hesaplanmış 'kritik nokta atışları ile süren davaların seyri değiştirilmek isteniyor' şüphesini güçlendiren işaretler bunlar. Peki bundan sonra ne olur? Kulislere göre Adalet Bakanı, müsteşar ve üçü Yargıtay, ikisi de Danıştay'dan olmak üzere 7 üyeden oluşan HSYK'da bıçak sırtı dengeler var. 4 oyu olanın dediği olacak. Bakana rağmen karar çıkabilir. Örneği Ferhat Sarıkaya dosyasında. HSYK'nın davalara müdahalesinin de örneği çok. Mesela Susurluk Davası'nı 3,5 yıl sürdüren Sedat Karagül'ün yerine karar aşamasında Metin Çetinbaş atandı. Bugün Ergenekon sanıklarının avukatı olan Çetinbaş yüzlerce klasörlük dosyada kararı 3 ayda verdi. Müebbet bekleyen sanıklar tahliye olurken kendileri bile şaşırmıştı. Yine batık banka davalarının hakimi Mustafa Akın davadan alınmıştı. Daha önce de yazdık ama yaşanan olaylar tekrara mecbur etti. HSYK'nın mevcut yapısı yargı sisteminin temel sıkıntısı. Üstelik bunu AİHM de defalarca söyledi. AİHM yargıçları Kayasu Kararı'nda mealen şöyle diyor; "Danıştay ve Yargıtay'dan HSYK üyelerinin seçilmesi, HSYK üyelerinin de daha sonra Danıştay ve Yargıtay'a üye seçmeleri antidemokratiktir. Üstelik kararlara itiraz yolunun kapalı olması da hiçbir demokratik sisteme uymaz. Yargı bağımsızlığının önündeki en büyük engel HSYK'nın kendisidir" Başka söze gerek var mı?
<< Önceki Haber Kritik savcılar topun ağzında Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER