Kim çılgın? Başbakan mı Balyozcular mı?


Başbakan aylardır beklenen 'çılgın projesi'ni açıkladı. Uzunca bir zamandır üzerinde çalıştığı proje 'Kanal İstanbul'muş. Yani İstanbul'a ikinci bir Boğaz yapılacak. Proje çılgın mı? Kesinlikle... Yapılabilir mi? Erdoğan iktidarının geride kalan dönemi pekâlâ bu projenin de yapılabileceğini gösteriyor. İşin uzmanları da yapılabileceğini, İstanbul'a katkı sağlayacağını söylüyorlar. Kaldı ki yakın zamana kadar IMF'den borç alabilmek için atraksiyonlar yapan bir ülkenin kısa sürede böyle tarihi projelere niyetlenebilmesi de bir nevi kendine güven göstergesi. Ancak çılgınlık yarışında kimse Balyozcular'ın eline su dökemez. Nasıl bir darbe yapma aşkı ise (!) bıkmadan, usanmadan sürekli planlar yapıp bunları güncellemişler. Süreci etkilemeyecek bir hata olmasına rağmen sanık teğmenin telefonundaki hatadan koskoca davayı çökertmeye çalışan medyamız konuya Fransız kaldığı için görmemiş olabilirsiniz. Ama önceki gün çok önemli bir gelişme oldu. Önce ne olduğunu özetleyelim. Hava Kuvvetleri'nden emekli Albay Hakan Büyük'ün Eskişehir'deki çiftlik evinde bir ihbar üzerine yapılan aramada şok belgeler çıktı. Meğerse 'sadece plan semineriydi, farazi projeler üzerine konuştuk' denen Balyoz darbe planları sürekli güncellenmiş. Üstelik alternatif senaryolar üzerinde de çalışılmış. Polisin hazırladığı tespit tutanağında 'çok gizli' ibareli birçok belge var. Kemal Kılıçdaroğlu'nun kürsüden methiyeler düzdüğü hakime bir gönderme bile var. Hatırlanacağı gibi Balyozcular'ı tahliye etmek isteyen hakim Şeref Akçay "Darbe girişimi 5-7 Mart 2003 seminerinden sonra devam etmemiştir" demişti. Oysa Eskişehir belgeleri gösteriyor ki 'emir komuta zinciri' içinde bir devamlılık var. Belgelere göre plan sızarsa yapılacak hukuki çalışmalar da anlatılıyor. Literatüre 'Bamya' kod adı ile giren Albay Zeki Üçok'un da yardımcı olduğu gözüküyor. Fakat benim en çok dikkatimi çeken bölüm şu: "Yazışmalarda hata yapılacak" emri. Yani darbe belgeleri hazırlanırken, güncellenirken birtakım resmi evraklarda 'kasten' hata yapılması emredilmiş. Hatta belgelere göre mevcut bir 'hata-kod' tablosu var. Böylece bir şekilde yakayı ele verirlerse 'Bu belgeler sahte. Çünkü bilgilerde yanlışlıklar var" denecekti. Zaten öyle de denmedi mi? Bugün davanın bir numaralı sanığı olarak yargılanan Çetin Doğan'ın kızı ve damadı iddianame ve belgelerdeki yanlışlıkları (!) bulup 'bütün bu belgeler sahte' demiyorlar mıydı? Hatta bazı köşe yazarları da 'hata'lar üzerine yazı dizisi bile yapmıştı. Şimdi görüyoruz ki o teknik bilgi yanlışları darbe planının bir parçasıymış. Eskişehir belgeleri üzerine Dani ve Pınar Rodrik ne diyecek diye web sitelerine baktım. Gördüm ki, çok istikrarlılar. Diğer belgeler gibi bunların da 'üretildiğini' iddia ediyorlar. İşin özeti şu. Balyoz belgelerinde (Kafes'te olduğu gibi) bazı bilgiler yanlıştı. Doğal olarak kafa karıştıran bir durum oluştu. Birçok kişi 'acaba sahte belge mi üretildi' endişesine kapılmıştı. O günlerde 'bu işleri bilen emekli bir asker'le konuşurken bu durumu sorduğumda 'güvenlik tedbiri olarak kasten yanlış yazılma ihtimalini neden düşünmüyorsun' demişti. Eskişehir belgeleri hem kaynağımı doğruladı hem de kamuoyundaki kafa karışıklığını giderdi. Bu durumda Balyoz'u çürütmek isteyenlerin daha güçlü argümanlar bulması şart oldu. Eğer başka kasetler de varsa? MHP'deki kaset skandalının yenir yutulur tarafı yok. Partinin iki önemli ismi; Metin Çobanoğlu ve Recai Yıldırım skandalın ortaya çıkmasından sonra istifa etmek zorunda kaldı. Partide tepki büyük. Ülkücü camia öfke dolu. Açıkçası böyle bir skandalı hiçbir parti taşıyamaz. Çünkü söz konusu olan sadece seks kaseti olsa o vekillerin özel hayatı der geçerdik. Fakat üst düzey MHP yöneticilerinin dili fazlaca çözülmüş. Neredeyse tüm milli ve manevi değerlere hakaret etmişler. Olayın ortaya çıkmasından sonra MHP karıştı. Bahçeli başkanlık divanı üyesi 13 yöneticiyi toplayıp acil durum değerlendirmesi yaptı. Kulislere göre Bahçeli 'benzer durumları olan varsa araştırıp bulun hemen çekilsinler' talimatı verdi. Kaset skandalı MHP'yi çok zorlayacaktır ama burada bir hakkı da teslim etmek lazım. Benzer bir durum CHP'de de yaşandı. Fakat Kılıçdaroğlu, seks kaseti çıkan Akif Hamzaçebi'yi görevden almadığı gibi yeniden aday da yaptı. Oysa Bahçeli anında iki ismi de partiden uzaklaştırdı. MHP'de bundan sonra ne olur? Parti bu yükü kolay taşıyamaz. Bağımsız ülkücüler karşı bildiri yayınlayıp tepkilerini dile getiriyorlar. Uzun yıllar sonra Bahçeli'nin etrafında Ülkü Ocakları'ndan takviye koruma geldi. Fakat asıl şüpheyi eski vekil Tevfik Diker ortaya attı. Diker'e göre benzer 8 kaset daha var. Eğer bu iddia doğruysa 'çılgın bir seçim'e doğru gidiyoruz demektir.
<< Önceki Haber Kim çılgın? Başbakan mı Balyozcular mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER