Van
depremine neden olan fay hattının görüntülerini herkes görmüştür.
Kilometrelerce süren ve yer yer içine insan girebilecek kadar geniş bir kırık. Fakat bölgeden öyle haberler alıyoruz ki galiba bazılarının kafasında daha derin bir kırık var.
Tüm
Türkiye ayağa kalkmış ve Van'ın yarasını sarmaya çalışıyorken KCK
rant elde etme derdinde.
Dün Van'da cep telefonlarına atılan bir mesajı gördüm. Örgüt
yardımların halkta olumlu tesir bırakmasını engellemek için provokatif mesajlar yayıyor. Roj TV ise isyana çağırıyor.
Yetmiyor her gördükleri TV kamerasının karşısına geçip '
propaganda' yapıyorlar. Öyle ki muhabirin
Kürtçe bildiğini fark etmeyen bir Vanlı diğerine 'yardım aldın ama devleti kötüleyecek şeyler söyle' diye talimat veriyor.
Eylem yapmaya bayılan bazı BDP'li vekiller ise yardım yerine ya
terörist cenazelerinde ya da halkı kışkırtacak açıklama yapmakla meşguller.
Bu durum koordinasyon sorunu yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Bölgede ciddi bir koordine sıkıntısı olduğu açık. Çünkü Türkiye'nin hatta dünyanın her yerinden yardım yağıyor ama bunların dağıtımında ciddi sorunlar var.
Aslında bu durum yeni değil.
Bugüne kadar 3 büyük depremi izlemiş bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki her depremde benzer manzaralar yaşanıyor. Çünkü bu tip felaketlerde yerel yöneticiler de deprem mağduru olur. İlk şokta koordine sorunu çıkar. İlerleyen günlerde her şey rayına oturur. Ayrıca bu tip felaketlerde koordineyi yapmak gerçekten zordur. Herkes evine yakın bir yere çadır kurmak ister. İhtiyacı olmayanlar da yardım bekler.
İnanılması zor bir durum ama başka şehirlerden
hırsızlık ve yağma için gelenler de olur.
Üstüne bir de depremin neden olduğu
psikolojik gerginlik de eklenince yağma,
kavga ve protestolar normalleşiyor.
Bu nedenle lokal sıkıntıları abartmamak lazım.
Çünkü Türkiye
pazar öğleden bu yana inanılmaz bir kenetlenme örneği veriyor. Van çöktü ama Türkiye ayakta. Van'ı yeniden ihya edecek kadar yardım toplandı. BDP'li Demirtaş'ın deyimiyle 'gelen yardımlarda kardeşlik kokusu var.'
Özetle aksi iddialara rağmen Türkiye bu sınavdan yüzünün akıyla çıkacak.
PKK'yı 'dağıtan' hamle!
100'ü aşkın PKK'lının öldürüldüğü
Kazan Operasyonu bitti ama bölgedeki hareketlilik sürüyor. Örgütün kış üstlenmesine çekilmeyip şehirlere saldıracağı istihbaratı üzerine operasyonlar yapılıyor.
Bölgede bunlar olurken
Ankara'da bir
lobi 'bu işi
İmralı ile çözelim, bakın şehitler geliyor, daha çok gelirse' derdinde. Oysa Öcalan'la müzakerelerin bir şey kazandırmadığı, aksine tecridin lehte sonuç verdiği son iki ayda tecrübe edildi. Eğer bu yapılırsa yani Öcalan'la görüşmeler başlarsa,
örgüt askeri anlamda da
zafer ilan etmiş olacak.
Oysa 'kalıcı bir barışın tesisi' için 'Kürtler'i ezen silahlı güçlerin' bertaraf edilmesi şart.
Sıralamayı şaşırmadan teröristle mücadeleyi etkili bir şekilde sürdürüp aynı zamanda anayasa çalışmalarından vazgeçmemek gerekiyor.
Bu arada PKK'nın ayarını bozan bir gelişmeyi de aktarayım.
PKK 21
Ekim günü web sitesinden bir açıklama yaparak aralarında birçok kanlı
eylemin planlayıcısı Alişer Koçgiri'nin de bulunduğu 7 militanının öldüğünü duyurdu.
Edindiğim bilgilere göre bu isimler sığınakta ve toplantı halinde iken vurulmuşlar.
Bu da hava operasyonlarının ne kadar etkili olduğunun delili. Zira aynı yöntem Kazan Vadisi'nde de uygulandı ve güdümlü bombalarla PKK'ya ağır zayiat verdirildi.
Yani uçaklar eskisi gibi dağı taşı bombalayıp gelmiyor. Bu çok önemli bir gelişme. Zira örgüt bir zamanlar Kandil'de 2 bin kişiyle kongre yaparken bugün 3-5 kişinin bile bir arada bulunmasına izin vermiyor.
Bir diğer ayrıntıyı da paylaşalım.
Türkiye ABD ile
işbirliği kapsamında birtakım taleplerde bulundu. Kulislere göre listede yer alan bazı talepler karşılandı. Bir kısmı da önümüzdeki dönemde gelecek. Bunlar arasında 'sığınak bombası' olarak bilinen etkili silahlar da var.
Eğer Ankara aynı kararlılıkla devam ederse PKK için zor günler kapıda demektir.