Türkiye'yi
analiz etmek isteyen
yabancı bir göz demokratik
açılım konusundaki
tartışmaları izlese kesinlikle dumur olacak ve hiçbir şey anlamayacaktır.
Şöyle ki: Söz terörden açılmışken herkes
ağız birliği içinde 'artık analar ağlamasın' diyor. Normali de bu zaten.
Fakat, başta
siyasi partiler olmak üzere devletin tüm kurumları 'ne yaparız da bu süreci baltalarız' yarışında. MHP çok tehlikeli bir oyun oynayarak içinde bol bol '
hain' ve '
ihanet' gibi 'kavgada bile söylenmeyecek' laflarla hükümeti topa tutuyor.
Muhalefettir, eleştirmesi de normaldir. Fakat bu tip söylemlerin ortalama TV izleyicisi üzerinde bıraktığı yıkıcı etkiyi eminim MHP
yönetimi bile hesaplamamıştır. Eğer sahil bandındaki kahvelerin nabzını tutarsanız hükümet karşıtlığının giderek '
Kürt karşıtlığına' döndüğünü görebilirsiniz.
25 yıllık terörün birbirine düşman edemediği Kürtler'le Türkler'i bu tehlikeli söylem ayrıştıracak.
CHP , Beşiktaş'ın '
Çarşı Grubu' gibi.
Hükümetin yaptığı her şeye karşı. Daha önce
Kürt sorununu çözme konusunda sayısız raporlar hazırlamıştı. Bugün hükümet adım attığı için tepkili. MHP kadar olmasa da çok sert bir söyleme sahip.
DTP ise 'Kürt sorunu Kürtler'e bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir' söylemini haklı çıkarmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Güvercin sayılan isimler bile adı
barış günü bile olsa 'savaştan' 'kanın son damlasına kadar mücadeleden' ya da 'gerilla'dan bahsediyor. Tepki çekeceğini bile bile
Öcalan ve Kandil'i referans gösteriyorlar. Öyle ki Öcalan'ın serbest kalmadığı, dağdakilerin de koşulsuz afla şehre inmediği ve adı başka bir şey olsa da fiili federasyon dışındaki hiçbir çözüm DTP'yi dolayısıyla da
PKK'yı tatmin etmeyecek.
Bölgede ise tehlikeli bir psikoloji var. Sanki ordu savaşı kaybetti ve PKK masaya galip taraf olarak oturuyor. Unutmamak gerek ki bu söylemler ve uç talepler çözümü tıkamak dışında hiçbir işe yaramaz.
Tabi bu tabloda 'direnen
bürokrasi' olmazsa olmazdı.
Yargının ilginç icraatları ortada. Hülya Avşar'ın bir demecine de
dava açıldı. Güneydoğu'daki faili meçhulleri soruşturan davada tuhaflıklar art arda geliyor. Ergenekon'u yazan gazeteciler mahkûm oluyor.
Özetle 'demokratik açılım' başarısız olsun diyen bu kadar geniş bir
koalisyon varken hükümetin işi hiç kolay değil.
AK Parti'de vitrine kimler çıkacak?
Bayram rehaveti nedeniyle pek gündeme gelmiyor ama AK Parti'de heyecan dorukta. Malum,
iktidar partisi bütün il ve ilçe kongrelerini bitirdi. 3 Ekim'deki büyük kongre ile birlikte partinin yeni vitrini şekillenecek.
Başbakan Erdoğan 29
Mart seçimleri sonrasında iki büyük hamlesini yapmıştı. Önce
kabinede köklü değişiklikler yaptı. Ardından da meclis grup yönetimini değiştirdi. Şimdi sırada parti yönetimi var. Başbakan kabine-grup ve parti yönetimini birbirinden ayrı düşünmüyor. Hatta genel başkan yardımcılığını bakanlıktan üstün tuttuğu da biliniyor. Dolayısıyla her üç hamle de birbiriyle irtibatlı.
Kabine değişikliğinde safları sıklaştıran Başbakan
genç ve dinamik isimlere grup başkan vekilliği vermişti. Şimdi aynı şeyi genel merkezde de yapacağı konuşuluyor.
Şöyle ki; 50 kişilik
Merkez Karar ve Yönetim Kurulu partinin en önemli organı. Genel başkan yardımcıları da Merkez Yürütme Kurulu da bu ekipten çıkacak ve 3 yıl süreyle görev yapacak. Yeni oluşacak parti yönetiminin ajandasında
Demokratik Açılım, sümenaltına itilen
Anayasa çalışmaları, AB düzenlemeleri ve Yargı
reformu var. Ayrıca
ekonomik kriz ve dış politikada gündemler var. En önemlisi de
2011 seçimleri var. Dolayısıyla yeni yönetimin yükü hayli fazla. Kulisler ise son derece hareketli. Mevcut
MKYK üyelerinin ne kadarının koltuğunu koruyacağı, hangi genel başkan yardımcılarının yerinde kalacağı ayrı bir tartışma konusu. Asıl hareketli kulisler listeye girecek isimler hakkında. Sonuçta son seçimde parlamentoya girmiş 'genç ve çok parlak CV'leri olan' yeni isimler var. Beklentide olan isim sayısı hayli fazla.
Bir yandan da son kabine değişikliğinde 'merkeze alınmak için dinlendirilen' eski bakanlar da beklemede.
Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik'in kongre sonrası genel merkezde aktif bir görevde olacağı duyumları var. Kulislerde siyasi işler başkanlığı konuşuluyor.
Meclis başkanlığı için
aday olan
Salih Kapusuz'un da yeni genel başkan yardımcıları arasında olma ihtimali giderek güçleniyor. Özetle iktidar partisinin koridorları hareketli.