Türkiye gündemini
esir alan YAŞ
fırtınası dün itibarıyla dindi.
Artık yeni
komuta kademesi de gelecekteki
komutanlar da belli.
Geçen yılki YAŞ'ta olduğu gibi bu yılki toplantılar da olağanüstüydü. Ancak dün açıklanan kararlara bakarsak fırtına şeklinde başlayan YAŞ, meltem ile bitti diyebiliriz.
Yine
teamüllerin ve dengelerin gözetildiği kararlar alındı.
Detaylara inersek...
Tartışmanın büyüğü hangi makama kimin geleceğinden çok
Balyoz sanıklarının ne olacağı üzerinde olmuştu.
Hükümet kanadından gelen sinyaller sanıkların
emekli edileceği ya da açığa alınacağı yönündeydi.
Başbakan Erdoğan, 'Kanunlar açık, gereken yapılır' diyerek ilgili kanunlara atıf yapmıştı. Genel
kurmay cephesi ise önce tahliyelerini ardından da
terfilerini istiyordu.
Fakat ne hükümetin ne de askerin dediği oldu.
Sanıklar bulundukları konumlarda bir yıl uzatma aldılar. Yani dengeler, teamüller gözetilmiş oldu.
Ankara'nın havası 'süreci kırıp dökmeden götürme niyetini' yansıtıyor.
Atamalara gelince.
Tek
sürpriz Org. Bekir Kalyoncu'nun Jandarma'ya gelmesi denebilir. Çünkü Jandarma'nın başına
Servet Yörük'ün gelmesi yönünde güçlü bir beklenti oluşmuştu. Fakat
sivil kanadın bu talebine Karargâh 'teamül' kartını açarak karşı çıktı.
Ancak Kalyoncu ismi kamuoyunda pek iyi hatırlanmıyor.
Hava Kuvvetleri'nde ise Korg.
Mehmet Erten terfi edip komutanlığa atandı. Erten'in olması aslında beklenmiyordu. Çünkü hükümetin niyeti muharip bir komutan atamaktı. Fakat Karargah'ın 'Hava Kuvvetleri'nin yüzüncü yılında vekaleten yönetilmesi itibarını zedeler' tezi kabul gördü. 1 yıl görev yapacak.
En çok merak edilen isim ise şüphesiz Org. Aslan
Güner'di. Çünkü önceki gün
akşam saatlerine kadar
istifa edeceği yönünde bir fısıltı vardı. Fakat
Harp Akademileri'ne atandı. Oradan da emekli olması kuvvetle muhtemel.
Aslında Güner isminde detaya inmek lazım.
Çünkü çok ilginç bir portre. TSK'nın en kritik yerlerinde ve kritik zamanlarda görev yaptı.
Genelkurmay Genel Sekreterliği, Genelkurmay
İstihbarat Başkanlığı, 4.
Kolordu Komutanlığı,
Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı ve Genelkurmay 2. Başkanlığı yanında
Cumhurbaşkanlığı Başyaverliği görevinde de bulundu. Bu kritik görevlerin bir ortak özelliği de hepsinin Ankara'da olması.
Yani Güner hep 'merkez'de oldu.
Eğer bir asker bunca sene merkezde kalabiliyorsa siyaseti ve diplomasiyi çok iyi bilmesi gerekir. Nitekim Güner böyle bir komutan. İş dünyasından medyaya herkesle iyi ilişkiler kurdu. Ankara kulisleri özellikle 4. Kolordu Komutanı iken yaptığı görüşmeler ve yönlendirmeler konusunda zengin.
27
Nisan e-muhtırası yayınlandığında Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'nın başında bulunuyordu.
Verdiği istihbaratla komuta kademesini şekillendiren isimdi. İşin ilginci
iktidar partisi içinde kritik ilişkileri de var.
Yaşar Büyükanıt döneminde
Şemdinli dosyasının akıbetinde etkili olduğu da Ankara'da çok konuşuldu.
Karargâh'ın medya ile olan ilişkilerinde etkili bir isim Güner. Hem Büyükanıt hem de Başbuğ'un açıklamaları ve stratejilerinde payı var.
İstihbarat başkanlığı döneminde
usulsüz dinleme cihazları alındığı, basınla ilgili fişlemeler yaptırdığı iddiaları ve Cumhurbaşkanı'na karşı tavrıyla sürekli gündemdeydi. Hatta Balyoz seminerinden haberi olduğu, Karargâh'a gelen bir ihbar mektubunu da parafladığı kulislerde dolaştı. Ölen köpeği için yaptırdığı törenle gündem olmuştu. Ya da Karargah'a yaptırdığı
halı saha ile.
Buna karşın yine de orgeneralliğe terfi etti. Teamüllere göre ya Kara Kuvvetleri ya da Jandarma'nın başına gelmesi gerekiyordu. Fakat tenzili rütbe sayılabilecek Harp Akademileri'ne yollandı.
Güner'in bağlantılarını devreye sokarak Ankara'da kalmak için çok uğraştığı da YAŞ süresince konuşuldu. Hatta istifa resti çektiği de. Fakat Güner'i tanıyanlar istifa restinin blöf olduğunu, istifa etmeyeceğini söylüyorlardı.
Olayların tam merkezinde olmasına rağmen hiçbir zaman ön plana çıkmayan Güner'in ne olacağı bence bu yılın en önemli gündemiydi. Dengelerin gözetildiği bu yılki YAŞ'ta Güner tercihi'ni not etmek şart.