Demokratik Açılım çalışmalarının başladığı günden bu yana ısrarla üzerinde durulan bir konu var:
Sorun sadece kanunlarla, Anayasal düzenlemelerle çözülmez. Öncelikle anlayış değişikliğine gitmek şart.
Başta DTP lideri
Ahmet Türk olmak üzere tüm siyasiler atılan demokratik adımların mutlaka Anayasal güvence altına alınması gerektiğini söylüyorlar. Doğru; demokratik düzenlemelerin döneme ve kişilere göre değişmemesi için üst perdeden yasalarla düzenlenmesi şart.
Fakat Türkiye'nin acil ve öncelikli sorunu anayasal ya da hukuksal değil. insafla, iz'anla ilgili. Biraz anlayış, biraz empati çok şeyi kendiliğinden hal yoluna koymaya yeterli.
Başbakan'ın 'Ahmet Kaya'ya
vefa gösterme' çağrısı yaptığı gün Kaya şarkısı dinlediği için polisten dayak yiyen öğrenciler olabiliyor çünkü. Ya da bir savcı,
açılım röportajı veren sanatçıya,
açılımı yazan gazeteciye
soruşturma açabiliyor.
Ne demek istediğimi aslında en güzel Ceylan'ın hikâyesi anlatıyor.
Biz
Ankara'da 'çok önemli' gündemlerle uğraşırken
Diyarbakır Lice'de bir dram yaşandı. 14 yaşındaki
Ceylan Önkol koyunlarını otlatırken
faili meçhul bir
bomba tarafından öldürüldü. Cesedi paramparça oldu.
Hikâye başından sonuna kadar trajik. Muhtemelen tek kare fotoğrafı olan bir köy çocuğu.
Okul öncesi koyunları otlatmaya çıkıyor. Sonra bir
patlama sesi. Etrafa yayılan
ceset parçaları. 50 haneli köy
küçük Ceylan'ın parçalanmış cesedinin başına toplanıyor. Fakat 'devlet' gelmiyor, gelemiyor. Mezrayı çevreleyen üç
karakol var ama
jandarma savcıya 'can güvenliğiniz yok' diyerek gitme izni vermiyor. Küçük Ceylan'ın cesedi 6 saat
ağaç dallarında, çalılıklarda kalıyor. Olay yerine gitmeyen devlet talimat veriyor 'cesedi toplayıp getirin' diye.
İmam olay yerini kameraya alıyor. Sıra cesedi toparlamaya geliyor. Acılı anne eteğine çocuğunun parçalarını sarıp karakola götürüyor.
Ankara'dan, oturduğumuz rahat koltuklardan anlaşılması zor bir dram. Karakolun bir köşesinde
aile ifade veriyor, bir köşesinde küçük Ceylan'ın parçalanmış cesedinden geriye kalanlara
otopsi yapılıyor.
Okurken, dinlerken veya konuşurken bile insanın
vücut kimyasını bozan bir tablo.
Genelkurmay'a göre 'o gün bölgede havan atışı yapılmadı.' Peki ne atıldı? Havan değil de
uçaksavar mıydı? Başka bir tür bomba mıydı? Ya da atılanın ne önemi mi var?
Haberimiz yokken uzaylılar mı gelip öldürdü Ceylan'ı? Elleri, kolları, yüzü sağlam olan, karın bölgesinden parçalanan Ceylan'ın katili kim?
Ankara o kadar kör ve sağır ki neredeyse 15 gün oldu hâlâ üç maymunu oynamaya devam ediyor. Her yerde bir sessizlik var. Devlet Ceylan'ın ailesine baş sağlığı dileyip siyaseten bile olsa 'katiller bulunacak' demedi, diyemedi.
Bu da yetmezmiş gibi olay yerine gitmekten çekinen Lice
Savcısı M. Kamil Çolak
dosyadaki bilgi ve belgelerin "
Kamu güvenliği açısından sakıncalı" olduğu gerekçesiyle "
gizlilik" kararı aldı.
Tecrübeyle sabittir ki eğer bir dosyaya gizlilik kararı alınıyorsa o dosya unutulur. Çünkü basın olaya, dosyaya, gelişmelere ulaşamaz. Gözden uzak olan da gönülden ırak olup unutulur. Savcılığın gizlilik kararı alması, bu olayı kamuoyunun gözünden
kaçırma çabasıdır. Unutmamak gerekir ki
Münevver Karabulut cinayeti aydınlanmış, fail yakalanmışsa en büyük pay dosyanın izini süren basına aittir.
Peki Ceylan'ın faili bulunmazsa ne olur? Haftalardır yazıp çiziyoruz. Demokratik Açılım çalışmalarında sihirli formüller yok, olmayacak, beklememek lazım. Önemli olan anlayışın değişmesi; devletle halkın, ezilenlerin, dışlananların barışması. Çalışmalardaki amaç da bu.
Ceylan'ın faili meçhul kaldıkça öfkesi dinmeyecek binlerce insanın. Her gün ilaveler yapılarak bir mite dönecek küçük Ceylan'ın hikâyesi. Sorunun temel nedenlerinden olan 'devletle vatandaş arasındaki güven bunalımı' katlanarak büyüyecek.
Yapılan düzenlemeler, çıkartılan kanunlar bir işe yaramayacak. Başbakan kürsüden 'Kürtler'in meselesi benim meselemdir' dese de '72 milyon insanımızın sorumluluğu omuzlarımda' dese de herkesin aklında Ceylan'ın o tek kare fotoğrafındaki gözleri kalacak.
Ceylan'ın katilini bulmak devletin 72 milyon Türk insanına borcudur. Her şeyden önce açılımın selameti için.