Ümit ve iman gücü


Arkadaşımız Dr. Hasan Hörküç, kendisi, Kerim Balcı, Faris Kaya ve diğer katılımcıların Hutbe-i Şâmiye konferansıyla ilgili notlarını özetleyip bana göndermiş. Aslında yazının başlığı konusunda, "Yüz Sene Önce Başlayan Diyalog" veya "Herkesin Barla'yı Görmesi Lâzım" veyahut "Sabun Kâğıdına Yazılan Risaleler" mi olsa diye aklımdan geçirdim. Tebliğlerden bazılarının özetini nakletmek üzere sözü Hasan Hörküç Bey'e bırakıyorum: Konferans Amerika'nın John Carrol Üniversitesi'nde 24-25 Ekim tarihlerinde oldu. 17 konuşmacı bir buçuk gün boyunca, Hutbe-i Şâmiye'nin 100. yılı münasebetiyle yapılan konferansta çeşitli açılardan hutbeyi akademik olarak incelediler. Dinleyicilerin yaklaşık yüzde 70'i Amerikalıydı. Konuşmalar arasında akılda kalanlar: Çok ciddi İslamî çalışmalara sahip Prof. Sidney Griffith, Şam'daki Emevi Camii'nin Hıristiyanlar için de tarihten gelen bir önemi olduğunu ve Üstad'ın diyalog söylemini burada başlatmasının bu sebeple ehemmiyet arz ettiğini söyledi ve Üstad'ın üç dönemini analiz ederek, diyalogla ilgili şeylerin cımbızlanmadan bütünsel (küllî) bir yaklaşımla çalışılması gerektiğini söyledi. Sonraki konuşmacılardan Prof. Thomas Michel hoca konuşmasında, İslam'da ve Hıristiyanlık'ta ümit konusunu irdeledi. Fakat konuşmasındaki en vurucu husus ve milleti duygulandıran şey şu oldu: "Ben bu yaz Barla'ya gittim ve Üstad'ın yaşadığı evi ve mekânları ziyaret ettim. Bence Risale-i Nurlar üzerine çalışan ve Üstad'la ilgilenen her akademisyenin de gidip görmesi gerek. Size sadece şunu anlatacağım. Yaşadığı ev, bir yatak odası ve bir de salondan, daha doğrusu mescide dönüştürülmüş bir ibadethaneden oluşuyor. Tabii şu anda orası müze gibi. Ben sizinle şunu paylaşmak istiyorum. Üstad'ın elyazısı Risalelerden bir kısmını burada sergiliyorlar. Ben ne gördüm biliyor musunuz? Üstad bir sabun kâğıdına elyazısıyla Risalelerden bir parça yazmış, sonra da talebeleri bunu çoğaltmış. Şu anda okuduğumuz Risaleler, sabun kâğıtlarına veya sigara kâğıtlarına yazılmış. Sizce ümitsiz bir insan bunu yapabilir mi? Allah'a imanı bir insanın o kadar güçlü, kuvvetli olmalı ki bu insan bunu yapabilmeli." dedi ve bu salondaki herkesi duygulandırdı. Zaten konuşmadan akıllarda kalan bu oldu... Daha sonraki konuşmacılardan Prof. Alan Godlas, Risale-i Nur'daki duygusal zekâ, akıl, kalp ve kuvveler konusunda konuştu. Prof. Zeki Saritoprak, İslamiyet'e göre insanın yaratılıştan iyi olduğu meselesini Hutbe-i Şâmiye eksenli ele aldı. Çok ilginç olansa konuşması biter bitmez Amerikalı bir dinleyicinin söylediği şu şeyler oldu: "Biz doğdumuzdan bugüne kadar anne ve babamız tarafından iyi olmadığımız ve olamayacağımız, fıtraten kötü olduğumuz inancı üzerine yetiştirildik. Bu felsefeyle benim bütün hayatım terrorised (kargaşa içinde) geçti. Annem babam hep bana, 'Biz first sin (ilk günah)'den ötürü sorumluyuz, fıtratımızda kötülük var; Jesus (Hz. İsa) bu sebeple geldi ve kendini bizler için feda etti. Bizler iyi olamayız, sadece İncil'deki emirlere riayet ederek kötülüklerimizi sınırlandırabiliriz.' dediler. Şimdi sense benim fıtraten iyi olduğumu veya iyi olabileceğimi söylüyorsun bu ne kadar, bu ne kadar güzel!" dedi. Aslında Hutbe-i Şâmiye en başta Müslümanlar için bir kurtuluş reçetesi olmakla beraber bütün insanlığa bir mesajdır, üzerinde de ne kadar durulsa azdır...
<< Önceki Haber Ümit ve iman gücü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER