Genelkurmay başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ son bir yılda en az 10 kere
basın toplantısı düzenledi ya da gazetecilere sözlü açıklama yaptı.
Yine son bir yılda en az 10 kere de belirli gazetelere
mülakat verdi.
Kendisini en çok zorlayan konular
Ergenekon soruşturması kapsamında ortaya çıkan
darbe planı iddiaları oldu.
Bulunan
bombalar, topraktan çıkan lav silahları, ıslak imzalı
eylem planı, masum insanlara tuzaklar kurulması, hep Başbuğ’un başını ağrıttı.
Savunmak zorunda kaldığı personeliyle ilgili kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapamadı.
Başbuğ bir taraftan TSK’nın komutanı olarak emeklisi-muvazzafı bütün personeline babacan davranmaya, hepsine sahip çıkmaya çalıştı diğer taraftan savunduğu insanların açıklanamayan yanlışlarının arkasında duruyor pozisyonu sergiledi.
Bu yolu izlemek kendi tercihiydi.
Jandarma kriminal bile millete
ihanet planındaki imzanın Dursun Çiçek’e ait olduğunu ifade ederken Başbuğ hala orijinal belgeyi kağıt parçasına dönüştürme çabasında bir görüntü veriyor.
Lav silahına
boru demek de bunun gibi bir şeydi. Oysa Başbuğ’un elinde tuttuğu boru değil basbayağı Lav’dı. Gerçekler Genelkurmay başkanını hep zor durumda bıraktı.
3.
Ordu Komutanı
Saldıray Berk silahlı
terör örgütü
iddianamesinin bir numaralı sanığıyken Başbuğ “sonuna kadar arkasındayız” dedi.
Orgeneral Başbuğ şu anda 4 tane alay komutanının
tutuklu olmasına rağmen hala görevlerinin başında gözükmeleriyle ilgili hiçbir işlem başlatmadı.
Başbuğ;
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı izledikleri iddia edilen personeline sahip çıktı “biz görevlendirdik” dedi.
Başbuğ; Çetin Doğan’ın başında olduğu iddia edilen
darbe planına “
senaryo” dedi cami bombalamaya, kendi jetimizi düşürmeye kürsüyü yumruklayarak tepki gösterdi “yalan” dedi.
Başbuğ TSK’ya karşı asimetrik
psikolojik harekat yapıldığını iddia etti kendi personelinin karıştığı bütün bu iddialardan dolayı hep bir yerleri suçladı.
Başbuğ “
darbeci barınamaz” dedi ama darbecilerle ilgili hiçbir tasarrufta bulunmadı.
O hep darbe planlarını sızdıranları bulmaya çalıştı.
Islak imzalı belgede
parmak izi aranmasını istemesinin sebebi de yoksa belgeyi sızdıranların izini sürmek mi ?
Başbuğ; Ankara’da durdurulan bomba yüklü kamyonla ilgili iddialara tepki gösterdi.
Başbuğ bütün bu süreçte hep mi askeri savundu ?
Hiç mi askerde hata bulmadı ?
Başbuğ askerin hatalarını da ortaya koydu.
Genelkurmay başkanı Başbuğ; kendilerinin yanlışları olduğunu kabul etti, “hatalıyız” dedi.
Başbuğ özeleştirileriyle TSK’nın da hatalı olduğunu, her şeyi savunmadığını göstermek istedi.
Nelerdi bunlar ?
Mesela Başbuğ “kamuoyunu bilgilendirme konusunda eksiğimiz var” dedi.
Mesela Başbuğ acele
cevap bekleyen gazetecilere “siz de haklısınız çünkü biz açıklama yapmakta hızlı hareket edemiyoruz” dedi.
Mesela Başbuğ kendilerini iyi anlatamadıkları konusunda özeleştiri yaptı.
Mesela Başbuğ Bülent Arınç’ı izlediği iddia edilen personelinin dikkatli davranmadığını söyleyerek, askerin de zaman zaman görevine özen göstermediğini anlatmak istedi.
Mesela Başbuğ Bodrum’dan Ankara’ya getirilen bir kamyon dolusu bombayla ilgili “yol güzergahındaki gerekli birimlere haber verilmeliydi,
ihmal var” dedi.
Mesela Orgeneral Başbuğ “bizim TSK olarak eksiğimiz, hatamız var mı bunu da düşünmeliyiz, her kademenin kendisini sorgulaması lazım” dedi.
Başbuğ bu açıklamalarıyla kendilerinin de yanlışları eksikleri olduğu konusunda
itiraflarda bulundu.
Allah aşkına Başbuğ’un askerde kusur bulduğu hangi hata darbe planı yapmakla kıyaslanabilir ?
Başbuğ’un kendilerinde kusur bulduğu eksiklerin hangisi bir
ülke için hayati suç ?
Başbuğ eften püften kusurları kamuoyuna itiraf ederek, güya TSK’nın da suçu varsa bunu çekinmeden kabul edebileceğini göstermeye çalışıyor.
Oysa gerçekler başka.
Genelkurmay’ın kamuoyunu bilgilendirmede hızlı hareket edip etmemesinden vatandaşa ne ?
Vatandaşın problemi TSK personelinin Başbakan yardımcısını izlerken dikkatsiz davranması değil ki; o personelin orada ne işi olduğu.
Evet Bodrum’dan Ankara’ya bir kamyon bomba gönderilirken emniyete haber verilmemesi güvenlik açısından önemli bir sorun; fakat milletin asıl ilgilendiği o bombaların Ankara’ya niçin getirildiği.
Hiç düşündünüz mü ?
Başbuğ’un itiraf ettiği konuların hangisi darbe planı yapmakla, darbe senaryosu hazırlamakla, toprağa bombalar lav silahları gömmekle, millete ihanet planları hazırlamakla kıyaslanabilir ?
Ben şuna bakarım;
Hakkında hükümeti devirmek ve parlamentoyu işleyemez hale getirmek için silahlı
terör örgütü kurmaktan iddianame hazırlanan 3. Ordu komutanı Saldıray Berk hala görevinin başında mı değil mi ?
Kayseri Jandarma
Alay Komutanı
Albay Cemal Temizöz bir yıldır tutuklu olmasına rağmen hala resmi olarak görevinin başında gözüküyor mu gözükmüyor mu ?
Eskişehir Jandarma Alay Komutanı Albay Recep
Gençoğlu, Çatalarmut Barajı'ndan çıkan cephanelikle ilgili tutuklanmasına rağmen hala görevinin başında gözüküyor mu gözükmüyor mu ?
Konya İl Jandarma Komutanı Albay Hüseyin Özçoban; Fatih ve
Beyazıt camilerini bombalayacak provokasyon timin komutanı olmaktan “yasadışı silahlı örgüte üyelik ve anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs" iddiasıyla tutuklu olmasına rağmen hala görevde mi değil mi ?
Balıkesir İl Jandarma Komutanı Albay
Murat Özçelik Balyoz darbe planı iddiasıyla tutuklu olmasına rağmen hala görevinin başında gözüküyor mu gözükmüyor mu ?
Albay Dursun Çiçek’in millete ihanet eylem planında imzası olduğunu Jandarma Kriminal bile doğrulamışken açığa alındı mı alınmadı mı ?
Başbuğ’un neleri savunurken, neler konusunda kendilerinde hata bulduğunu bir kıyaslayın.
Sizce hangileri daha önemli ?