Türkiye; günlerce
CHP Genel başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un askerle ilgili söylediği “
kağıttan kaplanmış biz de asker sanıyormuşuz” sözlerini tartıştı.
Bu sözler Türkiye’de
iktidarı devirme emellerine ulaşamayan bir düşünce yapısının dışa vurumu olarak tarihe geçecek ölçüde ibretlik.
Askerden medet umma geleneği ve sandıkta yenemeyeceklerini iyi bildikleri milli iradenin tepesine bir balyoz gibi
inme hevesi, Türkiye’nin yakın geçmişinde defalarca gerçeğe dönüştürüldü.
Son
Balyoz tutuklama kararları da yeni bir “tepeleme” ve halkın “üzerine
çökme”ye ramak kalmışken deşifre olan planları toplumun önüne açık seçik koyuyor.
Aslında hedefte olan; ülkeyi yöneten siyasi iktidardan ziyade onun şahsında bizzat milletin kendisi.
Süheyl Batum’un da tepkisi milletin iktidara getirdiği Ak Parti’yi, 8 yıldır bir türlü alaşağı edemeyen, daha doğrusu etmeyi beceremeyen askere.
Milleti; bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam deyip aşağılayan ve hor gören bu zihniyet, şimdi rotayı kendilerini göbeğini kaşıyan adamların seçtiği iktidardan kurtaramayan askere çevirmiş durumda.
Bu bir alışkanlık.
“Alışmış kudurmuştan beterdir” sözü tam da bu durumu anlatıyor.
Sandıkta güç yetiremediklerini; milletin vergileriyle alınmış silahların korkusuyla iktidardan indirmeye alışmış
darbeci zihniyetin kudurmuşluğunun en bariz göstergesi bu.
Daha birkaç ay önce milletle birlikte iktidara yürümek üzere iktidar kurultayı yapan bir partinin genel başkan yardımcısı, şimdi darbe bile yapmayı beceremediği için askere kızıyor.
Askerin; Ak Parti iktidarı karşısında gerçek bir kaplan olamadığı için yaşadığı
öfkeyi ortaya koyuyor.
Süheyl Batum’un asker için sarf ettiği “içi oyulmuş kağıttan kaplan” benzetmesi bu ülkede “ordu göreve” pankartları gölgesinde yapılan yürüyüşlerin, hiç de “öylesine” yapılmış olmadığını bir kez daha ispatlıyor.
Yüksek yargı üyelerinin genelkurmaya brifing almaya gitmeleri, askerin bazı medya kuruluşlarının haber toplantılarına katılması, televizyon ve gazetelere kırmızı hat çekilip direkt yayınlara müdahale edilmesinin gerçekliği, bugün bir kez daha ortaya çıkmış oluyor.
Bu ülkede kendilerini “asıl”, milleti ise “andavallı” gören zihniyet, kuyrukları sıkıştığında nasıl da her şeyi tersine çevirebiliyormuş.
Batum’un bugün “kağıttan kaplan” diye hayal kırıklığı yaşadığı ve öfke duyduğu TSK’nın, gerçek bir kaplan olduğu dönemlerde, bu ülkede başbakan asıldı.
Daha ötesi var mı ?
Milletin sandığa giderek oylarıyla iktidar seçtiği partinin genel başkanı ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı, en aşağılık muamelelerin yapıldığı bir piyes
mahkeme sonrası boynuna yağlı ilmek geçirilerek idam edildi.
Bazılarının özlemini çektiği günler; o günler olsa gerek.
Şimdi Balyoz tutuklamaları ve
Oda Tv baskını sonrası yeniden bir “endişe” yaygarası başladı.
Ortadaki durumun izahı aslında çok basit.
Ülkeyi yöneten iktidara karşı; yargıyı ve Türkiye Cumhuriyeti ordusunun bütün imkanlarını kullanarak savaşmakla; arkanızdaki yargı ve ordu desteğini kaybedip cascavlak ortada kalmak arasındaki fark yaşanıyor şu anda.
Sizin sırtınızı sıvazlamayan bir ordu yönetimi ve sizi koruyup kollamayan bir yargı sistemi karşısında, aslında hiçliğinizle yüzleşiyorsunuz.
Şimdi; askerin zaten “yapmaması gerekeni yapmadığı” için ona tepki gösteriyorsunuz ve “yapmaması gerekeni yapması” için onu baskı altına almaya çalışıyorsunuz.
Bugün ortaya çıkan belgelerdeki Ak Parti iktidarını devirme planları; kuvvet komutanlarından tutun da alt kademedeki subaylara kadar yapılan organize ve sistematik bir çalışmayı gösteriyor.
Bu planlarda iktidarın devrilmesi için her yol mubah sayılıyor, hatta bunun için suikastler ve ihanetlerden bile çekinilmiyor.
Şimdi sanki ortada hiçbir şey yokmuş gibi, üç maymunu oynamak işin en kolay ve tek yöntemi.
İnkar et, yalan de, tertip de,
savunma yapmayacağız de,
mağdur ve mazlumu oynamaya kalk.
30
general tutuklandığı için “generallerin yüzde 10’u hapiste” diye orduda infial oluşturmaya çalış, millet üzerinde duygu sömürüsü edebiyatı yap.
27 Mayıs’ı yapanlar; 250’ye yakın generali, 3 binden fazla albay,
yarbay ve binbaşıyı emekliye ayırıp ordudan
tasfiye etmedi mi ?
Onlar Türk ordusunun paşaları değil miydi ?
Nedense 27 Mayıs’ı konuşmak
darbecilerin hiç işine gelmiyor.
Şimdi de yapabilseydin yüzde 10’a 20’ye bakmadan orduyu da siyaseti de elekten geçirecektin.
Bu darbe işi böyledir general.
Yapabilirsen sen siyasetçileri tutuklar hapse atarsın, yapamaz da yakayı kaptırırsan yargı önünde hesabını verir, gerekirse sen hapse girersin.
Dolayısıyla ortada
sürpriz bir durum yok.
Şimdi darbeyi yapabildin mi ?
Yapamadın.
O halde ağlamayacaksın.
[email protected]