Kemal Kılıçdaroğlu ile yola devam etme kararı alan
CHP Kurultay rüzgarını en azından muhtemel bir
referanduma kadar devam ettirebilmenin yollarını arıyor.
Muhtemel diyorum çünkü hala
Anayasa mahkemesi bu konudaki kararını vermedi.
Anayasa Mahkemesi paketin tamamını ya da kritik iki maddeyi iptal edebilir.
Karar referandumdan önce çıkacak.
MHP’nin Anayasa Mahkemesine seslenerek
halkla
siyasetin arasına girmemesini istemesi son derece akılcı bir yaklaşım.
Devlet Bahçeli Anayasa Mahkemesinin paketi iptal etmesi ya da bazı maddelerini çıkarmasının Ak Parti’nin işine geleceğini bunun genel seçimde iktidara yarayacağını ifade ederek Mahkemenin sürece dahil olmamasını istiyor.
Ak Parti’ye karşı muhalefeti Yüksek Mahkeme yapmamalı.
Hatta Kılıçdaroğlu rüzgarının devam etmesi açısından CHP içinde Anayasa Mahkemesine yapılan
itiraz başvurusunu
geri çekme önerisini bile dile getirenler var.
CHP’nin yeni grup başkan
vekilleri belli olduktan sonra önümüzdeki haftalarda parti içinde bu konuda daha açık söylemler ortaya çıkabilir.
Kılıçdaroğlu yönetimi Ak Parti’ye ekstradan puan kazandıracak her türlü hareketin önüne geçilmesini planlıyor.
Bugüne kadar sırtını yüksek yargıya dayayan CHP ne kendisine ne de kendisini destekleyenlere hiçbir şey kazandırmadı.
Üstelik millet düşmanı damgasını yedi.
Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam gibi yakıştırmalar CHP zihniyetinin savunucusu candaş ve yoldaşların söylemleriydi.
Ak Parti’yi siyaset dışı yollarla devirmenin imkansızlığını anlayan MHP bundan böyle bu tür girişimlere tepkisini ortaya koyacak, CHP ise bu tür yollara tevessül ederken iki kere düşünecek.
Doğrusu da bu.
Bırakın millet karar versin.
Son sözü
milli irade söylesin.
Halkı ön plana çıkarmak da zaten bunu gerektirmez mi ?
Havuzlu villalarda oturmayacağını söyleyip, halkın arasında teneke olmaktan gurur duymak halkın tercihine güvenmeyi gerektirmez mi ?
MHP bu şifreyi çözdü.
Anayasa Mahkemesine gitmemesine rağmen bu müdahaleye artık sessiz kalmayacağını gösterdi.
Ak Parti’de mutlaka bundan böyle karşısında siyaset kuralları içinde oynayan bir muhalefet görmekten mutlu olacaktır.
Ayrıca referandum CHP-MHP birlikteliğinin Ak Parti’ye karşı nasıl bir etki oluşturabileceğinin de göstergesi olacak.
Siyaseti tanzim etmeye çalışan güçler de referandumda MHP-CHP işbirliğine DSP ve BDP’yi de ekleyerek Ak Parti karşısında oluşturabilecekleri bloğu
test etme fırsatı bulurlar.
CHP bunun için vizyonunu güçlendirecek yeni isimleri önümüzdeki günlerde konvoyuna katmaya hazırlanıyor.
Onur Öymen’in kadro dışı bırakılması ve Dersimli Kılıçdaroğlu ile
Alevi vatandaşları Ak Parti’ye yönelmekten kurtardığını düşünen CHP
Kamer Genç’in de etkisinden yararlanacak.
Eski DSP’li
Emrehan Halıcı da bu hafta partiye katılacak.
Daha sonra sırada
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz
Büyükerşen var.
Bu
katılımların haftalara yayılması ve rüzgarın esebildiği kadar uzun süreyle esmesi planlanıyor.
Daha sonra sırada Ordu’nun sevilen belediye Başkanı
Seyit Torun var.
Ak Parti’nin Ordu’da bir türlü kazanamamasının sebebi Seyit Torun’un halkla olan sıkı ilişkileri. Hatta Torun Ak Parti’ye çok uzak olmayan ve kendisine zamanında
teklif de götürülmüş bir isim.
Ve daha sonra sırada 3 bağımsız vekil var.
Böylelikle en azından iki aya yakın süreye yayılmak istenen bu katılım rüzgarıyla CHP referanduma hazırlanmayı planlıyor.
Anayasa Mahkemesi de MHP’nin çağrısına ve kamuoyunun bu yöndeki beklentisine olumlu karşılık verir bu sürece müdahale etmezse halk referandumda iradesini ortaya koyabilme imkanına sahip olacak.
Bunu Ak Parti de istiyor.
“Siyasete müdahaleler yüzünden bugüne kadar hep
antrenman yapıyoruz hiç dosdoğru maça çıkamadık” diyorlar.
Fena mı; muhalefet siyasetin garantisi olursa Ak Parti de ilk defa sağlam rakipler karşısında maça çıkmış olur.
En iyisi de bu değil mi ?
Bırakın son kararı halk versin.