Futbolda
şike yasası, noktası virgülüne dokunulmadan Meclis’ten bir kez daha geçti ve Cumhurbaşkanına gönderildi.
Hayırlı olsun.
Vatandaş olarak çekincelerimizi ortaya koyduk, derdimizi anlattık.
Artık işin öylesini böylesini tartışmaya gerek yok.
Son isteği sorulan Temel’in “bu da bana
ders olsun” dediği gibi, bu şike yasasında yaşanan süreç de;
spor camiasına, siyasetçilere,
iktidara, muhalefete ders olsun.
Nasıl bir ders ?
Spor camiasına ders olsun; çünkü en başta şike işini bırakıp maçları hakkıyla helalinden kazanmanın yoluna baksınlar.
Siyasetçilere ders olsun; çünkü daha 7 ay önce yaptıkları yasayı değiştirerek “kişiye özel” yasa çıkarıldığı algısının oluşmasına sebep oldular, siyasetin güvenilirliğine halel getirdiler.
İktidara ders olsun; çünkü
toplum vicdanına sinmeyen bir yasanın yapılmasına öncülük etmeye kalktıklarında, nasıl bir toplumsal tepkiyle karşılaşabileceklerini görüp, toplum direncini
test etmiş oldular.
Muhalefete ders olsun; çünkü şimdi karşı çıktıkları eski yasayı, 7 ay önce alelacele Meclis’ten geçirmek için en çok ısrar eden onlardı.
Bir de bu süreçten asıl ders çıkarması gereken “profesyonel çakallar” var.
Çakallık; onların mesleği.
Yıllardır en iyi bildikleri iş bu.
Kim bu çakallar ?
Şike yasası sebebiyle Ak Parti’deki farklı sesleri,
Başbakan’ın
hastalığına bağlayıp “kırılma,
çatlama,
patlama” diye kamuoyu oluşturmaya çalışanlar.
Başbakan hasta olduğu için partinin dağıldığını, her kafadan bir ses çıktığını,
disiplin kalmadığını yazıp çizerek, Ak Parti’nin birbirine girdiği ve çözüldüğü algısı oluşturmaya çalışanlar.
Pusuya yatmış bu çakallar, bekledikleri fırsat ellerine geçince dört bir koldan saldırmaya başladı.
Günlerce senaryolar ürettiler.
Başbakan'ın rahatsızlığını kullandılar.
Cumhurbaşkanının vetosunun iktidarı bölmesi için çabaladılar.
Ama en büyük hayal kırıklığına da onlar uğradı.
Ak Parti bölünmedi, çatlamadı.
Başbakan rahatsızlığı sebebiyle memleket işlerinden kopmadı, işi gücü bırakmadı.
Fakat bu profesyonel çakallar fena çuvalladılar.
Bu çakallar; iktidar kanadından, işlerine gelen bir açıklama olduğunda hiç “Ak Parti’de
çatlak” falan demiyorlar. Aksine yağlayıp ballıyorlar.
Mesela
tutuklu vekillerin veya gazetecilerin serbest bırakılmasını savunan ya da tutukluluk sürelerinin uzun olduğunu söyleyen, savcıların tutuklama işini abarttığını ifade eden bir isim çıktığında, bu onlar için Ak Parti’de çatlak sayılmıyor.
Aksine bu açıklamaları göklere çıkarıp
manşet yapıyorlar.
O zaman hiç “Ak Parti tökezliyor” diye yazmıyorlar.
Ak Parti içinde şike tartışması yaşanması ve toplumdan iktidara tepki yükselmesi bu çakalların işine geldi.
“Ak Parti’de çatlak var” ya da “Partinin başı yok, parti dağıldı” diye yazanlar, meğer ne çok düşünüyorlarmış Ak Parti’nin güçlü olmasını, meğer ne çok dertleniyorlarmış Başbakan’ın sağlığıyla!
Umdukları olmadı.
Bu işten en büyük darbeyi profesyonel çakallar yedi.
Pimini çekip Ak Parti’nin içine atmaya çalıştıkları
bomba ellerinde patladı.
[email protected]
twitter.com/aakadiroglu