İsrail olsaydık, ne yapardık?


İsrail'in sergilediği vahşet karşısında insanımızın yüreğinde yanardağ gibi kükreyen öfkeyi duymamak imkânsız. Asırlarca zalime meydan okuyup mazlumu korumuş; yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya geldiğinde İsrail'in atalarına da kucak açmış bir milletin yüreğinden yükselen bu sesi, umarım tüm dünya duyuyordur. İsrail'in Filistin halkına 50 yıldır reva gördüğü zulmü hiçbir zaman içine sindiremeyen ve bulduğu her fırsatta yüreğinin sesini ortaya koyan bu milletin, işgal ve kuşatma altındaki Gazze'ye, kendi bayrağını taşıyan gemilerle yardıma koşanlara yapılan saldırıyı sineye çekmesi beklenebilir mi? Hadisenin ilk günü, Başbakan'a vekalet eden Bülent Arınç'ın, TRT'de söylediği "İsrail'e savaş açılmasını beklemeyin" gibi bir ifade kullanması, Ankara'nın bu sesi duyduğunun işareti. Aslında bu şımarıklığa ve bu hukuk tanımazlığa karşı Arınç'ın gönlünden geçenlerin de milletin hissettiklerinden farklı olduğunu düşünmüyorum. Ama böyle duygusal bir tepki, asırların tecrübesine sahip bir devletin, terbiyesiz bir çocuğun oyununa gelmesi olurdu. Kendi sınırları dışında, Türk bayrağı taşıyan bir gemiye saldıran İsrail, bu provokasyonla belki de böyle bir tepkiyi tetiklemek istedi. Aslında İsrail, bu hareketiyle her türlü mukabeleyi hak etti. Ama Başbakan Erdoğan, Şili'de yaptığı açıklamada, Türkiye'nin İsrail'den farkını ortaya koydu. "Siz ne kadar hukuk dışılığın, terörün arkasındaysanız, biz de ondan daha fazla hukukun, barışın, adaletin ve tabii ki başta vatandaşlarımız olmak üzere bu operasyonun mağduru olan 32 ülkeden barış gönüllülerinin, Gazze'nin, Filistin'in arkasındayız." sözleri, izlenecek siyasetin rotasını belirledi. İsrail'e yaptığının bedeli ödetilecek; ama bütün adımlar akıl, hukuk ve meşruiyet içinde atılacaktı. Bir an, acaba Türkiye, İsrail olsaydı, böyle bir olay karşısında ne yapardı, diye zihnimden geçirdim. İsrail'in bu tür durumlarda yaptıkları aklıma gelince, irkildim. Önce gözümün önüne, Amerikalı barış eylemcisi Rachel Corrie geldi. Gemilerle Gazze'ye yardım götürmeye çalışan dilleri, dinleri farklı 32 farklı ülke vatandaşı gibi Rachel de Gazze'deki drama seyirci kalamayan daha 23 yaşında yürekli bir gençti. 16 Mart 2003 günü Gazze Şeridi'nin Refah kentinde Filistinli bir doktorun evinin yıkılmasına engel olmak için kendini İsrail buldozerinin önüne atmıştı. Dünyanın başka yerlerinde böyle bir hareket karşısında, fren basılır; başka çare aranırdı. Ama o buldozer durmamış ve 2 kere üzerinden geçip belkemiğini kırarak Rachel'i öldürmüştü. Sonra gözümün önüne, Hamas'ın manevi lideri kabul edilen lideri Şeyh Yasin geldi. Düşüncelerini sevmeseniz de o tekerlekli sandalyeye mahkûm ve yaşlı bir insan olduğu için savaş şartlarında bile belli bir korumayı hak ediyordu. Ama İsrail füzeleri, onu bir sabah namazı sonrası, tekerlekli sandalyesiyle camiden evine giderken öldürmekte sakınca görmedi. Sonra gözümün önüne, Hamas'ın esir aldığı İsrail askeri Gilad Şalit geldi. Gazze'nin bugünkü durumu ve süren savaş ortamında anlaşılabilir bir durum olsa da üzücü bir olaydı. Bugün itibarıyla 1.438 gündür esir olan Gilad'ın annesini düşünün. İsrail, bu olaya tepki olarak Gazze'yi cehenneme çevirdi. BM rakamlarına göre, İsrail 22 günlük saldırıda 437'si çocuk, 110'u kadın 123'ü yaşlı erkek, 14'ü tıp görevlisi, 4'ü gazeteci toplam 1.330 insanı öldürdü. Halbuki İsrail bunu yaparken, Türkiye, Şalit'in serbest bırakılması için temaslarda bulunuyor; Suriye ile İsrail arasında barış için mekik dokuyordu. Sonra gözümün önünden, Avrupa'dan çaldıkları pasaportlarla başka bir ülkede suikast düzenleyen 11 Mossad ajanı geçti. Bütün hukuk kurallarını hiçe sayan İsrail ajanları, Filistinli bir lideri Dubai'de kaldığı otelde öldürmüş ama tebdili kıyafetlerine rağmen kameralara yakalanmışlardı. Sonra Türkiye'nin büyükelçisine yapılan alçak koltuk hakaretini ve bu ahmakça davranışın ardından İsrail hükümetinin zillet içinde özür dilemek zorunda kalışını gözümün önünden geçirdim. Ardından şayet Türkiye, İsrail olsaydı, son saldırıya karşı yapılabileceklerinin sınırsız olduğunu gördüm. Ama şükürler olsun ki Türkiye, İsrail değildi ve asla olmamalıydı.
<< Önceki Haber İsrail olsaydık, ne yapardık? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER