2008 yılı için trilyonlarca liradan bahsediliyor. İçim içimi kemiriyor. Bu gerçekleri bilmenin, milletimizin hakkı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Devlet
Tiyatrolarında çalışan yüzlerce
oyuncunun tamamı
maaşlarını bu milletin ödediği vergilerle alan devletin memurları. Onların görevi
Türkiye’de tiyatro oyunları sahneye koyarak milletimizin sosyal ve kültürel bir ihtiyacını gidermek, bizzat canlı canlı oynanan oyunlarla insan unsurunu sahneden hayata bir
model olarak aktarmak. Önemli bir iş tiyatro ve tiyatroculuk. Fakat Türkiye Cumhuriyetinin resmi kurumu olan
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün ve çalışanlarının geldiği nokta millet için üzüntü verici boyutta.
Meclis’te onaylanan trilyonlarca liralık bütçenin nerelere harcanacağı konusu beni endişelendiriyor. Aşağıdaki satırları okuyunca eminim sizi de endişelendirecek.
Devlet Tiyatroları ülkede millete karşı bir
iktidar mücadelesinin yaşandığı önemli kurumlardan biri haline gelmiş durumda. Tıpkı YÖK gibi. Yıllar içinde bu kurumu yönetenler ve zihniyet olarak ele geçirenler burayı adeta dünyadan soyutlanmış bir yapıya büründürmüş. Kendileri gibi düşünmeyen, oturup kalkmayan, yiyip içmeyen kısacası kendilerine benzemeyenleri aralarında istemiyorlar. Kapalı
sistem haline gelen Devlet Tiyatrolarına çomak sokan anında düşman ilan ediliyor. Tıpkı Eski
Kültür Bakanları İstemihan Talay ve Atilla Koç gibi. Her iki
bakan da kurumdaki başı buyrukluk,
hesap kitap tanımazlık ve adeta çiftliği andıran
görünüm sebebiyle buraya operasyonlar yaptılar. Sırtını yargıya yaslayan Devlet Tiyatrolarındaki bu yapıyı sarstılar ama maalesef yıkamadılar.
Peki bu operasyonlar niçin yapılmıştı ?
Devletten milyarlarca lira maaş alan tiyatrocuların içinde yıllardır sahneye çıkmamış, tek bir oyun bile oynamamış, adeta kolunu kıpırdatmamış olanlar vardı. Ve bu sayı bugün de hiç az değil.
Bu kadar oyuncu boş yatarken şişmiş kadrolara rağmen bir şehirde oyuncu kalmamış gibi başka şehirlerden oyuncu getiriliyordu. İşte birkaç örnek:
Ankara Devlet Tiyatrosu’nda görevli bir
sanatçı İzmir’de TRT’nin bir dizisinde oynadığı için kadrosu Ankara’da olmasına rağmen İzmir’e gönderilerek oradaki oyunlarda oynaması sağlanmış. Böylece oyuncu hem özel iş olan dizi çekimlerini aksatmadan yapabilmiş hem de sahneye konulan bir oyunda görev alarak devletten milyarlarca lira maaşını almaya devam etmiş. Üstelik bu görevlendirme İzmir Devlet tiyatrosunda kadrolu 70 oyuncu varken yapılmış. 70 oyuncunun olduğu yere Ankara’dan oyuncu
transfer edilmiş.
Başka bir örnek :
Yine Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçılarından bir diğeri
Antalya’da çekimi devam eden bir özel dizide rol aldığı için Antalya’ya geçici görevle gönderilmiş. Üstelik
dizi çekiminden kazandığı paranın yanında görevlendirme yapıldığı için devletten de harcırah almış. Daha da bombası; bu oyuncu devlet tiyatrolarının Antalya’da sahneye koyduğu hiçbir oyunda oynamamış.
İşte bir örnek daha :
Trabzon Devlet Tiyatrosundan bir sanatçı
İstanbul’da dizi çekimi yapabilmek için Trabzon’da bulunmasına rağmen İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun genel müdür yardımcılığına geçici görevle görevlendirilmiş.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama daha vahim olaylar da var.
Devlet Tiyatroları oyuncuları televizyonlarda yayınlanan dizilerde rol aldıklarından dizi çekim günlerine denk gelen günlerdeki tiyatro oyunlarına katılmayarak
rapor alıyorlar. Yani
hasta gözüken devlet tiyatroları sanatçıları aynı günkü özel dizi çekimlerinde gayet sağlıklı bir şekilde oynamaya devam ediyor. Raporlu olduğundan da maaşı tıkır tıkır ödeniyor.
Bitti mi ?
Hayır.
Milyarlarca lira harcanarak hazırlanan ve sadece birkaç kere sahneye konulduktan sonra kaldırılıp çöpe atılan birçok oyun var. Sebebi sadece iktidar kavgası. O yaptı, ben yaptım hazımsızlığı. İzmir Devlet Tiyatrolarının “Elektra” adlı oyunu bunlardan biri. 30 bin ytl harcanan oyun sadece 1 kez oynandı. “Ödül” isimli oyun 50 bin ytl harcanmasına rağmen 3 kez oynandı ve kaldırıldı.
Yolsuzluk o kadar çok ki hepsini bir yazıya sığdırmanın imkanı yok. Devamı gelecek. Üstelik anlatacaklarımız sadece yolsuzluk boyutuyla sınırlı kalmayacak. Sonraki yazılarda milletin vergileriyle maaş alan
devlet memuru tiyatrocuların bu milleti nasıl içlerine sindiremediklerinin ve nasıl
hakaret ettiklerinin örneklerini bulacak, şaşıracak, bir devlet kurumunun haline çok üzüleceksiniz.