Ekrem,
Beşiktaş Kulübü'nün resmi yayın organı Beşiktaş Dergisi'nin
Aralık sayısında yer alan röportajında,
siyah-beyazlı takıma büyük
futbolcu olarak gelmediğini belirterek, ''Bütün
Türkiye beni tanımıyordu. Büyük takımda oynamanın zorluklarını, çok
baskı olduğunu ve şans verildiğinde kullanamazsam geçici olabileceğimi, gönderileceğimi biliyordum. Elimden ne geliyorsa yaptım. Sonunda da şans geldi ve bunu değerlendirdim'' dedi.
Çoğu kişinin kendisinin Beşiktaş'a neden geldiğini sorguladığını ifade eden
yıldız oyuncu, ''İlk maçlarda şans bulamasam da idmanlarda çok çalışıyordum. Yapılan yorumları çok da kafama takmadım. Çok sevdiğim bir takımda
forma giymek beni heyecanlandırıyordu. Ancak sahaya çıkarken tamamen o 90 dakikaya konsantre oldum. Heyecanım maç öncesi, hatta sonrasında vardı. Bu benim yapımla ilgili bir durum. Gaziantepspor'da oynarken de böyleydim. Beşiktaş'ta da o süreci bu şekilde atlattım'' diye konuştu.
Kendisinin sahada yalandan koşmadığını anlatan siyah-beyazlı futbolcu, ''Bu oyunu sevdiğim ve kazanmak için koşuyorum. Ekstra bir şey yapmıyorum, içimden bu geliyor. Bazı futbolcuların tekniği üst düzeydedir. Top geldiğinde tehlikeli olurlar ve gol atarlar. Bense sonuna kadar mücadele eden, rakibini yıpratan, elimden gelen her şeyi fiziken sahaya yansıtmayı seven biriyim. Sanıyorum bunu taraftarlarımız da görüyor'' dedi.
''MUSTAFA DENİZLİ'DEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK''
Ekrem,
teknik direktörleri Mustafa Denizli'den çok şey öğrendiklerini ve öğrenmeye devam ettiklerini söyledi.
Futbolun dışında da Denizli'nin iyi biri olduğunu dile getiren siyah-beyazlı oyuncu, şunları söyledi:
''Sadece futbolla ilgili değil, hayatla ilgili de ondan çok şey öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz. Birçok şeyi aşmış. Futbolda Türkiye'nin onun gibi kaç tane hocası var ki? Bana verdiği
destek için de kendisine teşekkür ediyorum. Bendeki mahcup etmeme, teşekkür etme hırsını görmüş olmalı ki oynatıyor. Kimse inanmazken sıfırdan şans verdi bana. Tabii ki bana torpil yapmıyor oynatırken. Her arkadaşımıza şans veriyor. Kim hak ediyorsa onu oynatmaya çalışıyor. O bana güvendikçe ben de kendime güveniyorum. Onun gibi büyük bir hoca bende bir şeyler gördüyse bir bildiği vardır diye düşünüyorum ve bu bana ayrı bir motivasyon sağlıyor. Bunu düşünürken tabii ki daha çok asist yapmam, gol atmam gerektiğini biliyorum.''
Ekrem Dağ, bu
sezon bazı başarısız sonuçlar aldıklarını ama buna rağmen kötü oynamadıklarını dile getirerek, ''Bu kadar puan toplamış takımız. Söyledikleri kadar kötü olsaydık nasıl toplardık o puanları? Bazı maçları şansımızla kazanık ama bazı maçları da şanssızlığımızla kaybettik. Zaten en az gol yiyen
ekip biziz. Demek ki bir şeyleri doğru yapıyoruz. Geçen sene de geriye düşünce sezonu kapattığımızı söylemişlerdi ama
şampiyon olduk. Biz kaliteli bir takımız ve kazanmayı biliyoruz. Geçen seneki gibi kendimize inanıyoruz'' dedi.
ESKİŞEHİSPOR'A ATTIĞI GOL
Siyah-beyazlı oyuncu, Eskişehirspor'a attığı golün ardından yaşadığı sevinç konusundaki soruyu ise şu şekilde yanıtladı:
''5. dakikada bir pozisyon yakaladım ve şut çektim. Kesin gol olacağını düşündüm ama
kaleci İvesa golü sağ ayağıyla engelledi. Ölüyordum o anda. İçim dolmaya başladı. Maç boyunca 'Niye gol atamıyoruz? Hadi oğlum koş, depar at' diye içimden geçiriyordum. Topu kaybediyordum geri almak için deli gibi çabalıyordum. Sonra Erhan kafayla ileri doğru bir pas attı. Yine içimden 'Hadi oraya depar atayım. Belki top önümde kalır' diye düşündüm. Nitekim oraya koşmasaydım öyle bir pozisyon yaşanmazdı. Baktım top ayağımdayken kaleci de geliyor. Vuracak gibi yaptım ama ayağım değmedi. Kaleci de dokunamayınca önümde kaldı ve baktım ki arkada kimse yok. 5. dakikada atamadığım gol içime çok oturduğu için onun rahatlamasıydı o sevinç. Tamam, sevinmeye başladıktan sonra ayağım takılsaydı ağzımın üstüne düşebilirdim ve o zaman herkes gülebilirdi.''
AA