Türk Nefroloji Derneği(TND) tarafından düzenlenen 27'inci '
Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi' ve 20'inci 'Ulusal
Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi'
Antalya'da başladı.
Antalya'nın
Konyaaltı ilçesi, Rixos Sungate Otel'de düzenlenen kongreyle ilgili basın toplantısına Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr, Gültekin Süleymanlar ve Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr.
Cengiz Utaş, Prof. Dr. Turgay Arınsoy, Prof. Dr. Tevfik Ecder, Prof. Dr. Bülent Altun, Prof. Dr. Kenan Ateş, Prof. Dr. Tamer Çamsarı, Prof. Dr. Kemal Serdengeçti katıldı.
BÖBREK SAĞLIĞI OTOBÜSÜ YOLLARDA
Nefroloji,
hipertansiyon,
diyaliz ve transplantasyon alanlarındaki yeniliklerin tartışıldığı kongrenin en önemli konusunu ise Antalya'dan yola çıkacak olan ve
Türkiye'de 21 il gezip böbrek sağlığıyla ilgili vatandaşları bilgilendirecek böbrek sağlığı otobüsü oluşturuyor. Özel olarak dizayn edilmiş olan ve içerisinde sağlık personelleri ile böbrek sağlığı teşhis ve testlerinin de yapılacağı böbrek sağlığı otobüsünün sırasıyla Antalya,
Isparta, Konya,
Aksaray,
Nevşehir,
Kayseri,
Kahramanmaraş,
Malatya,
Elazığ,
Erzincan,
Diyarbakır,
Mardin,
Şanlıurfa,
Gaziantep,
Hatay,
Adana,
Eskişehir,
Afyonkarahisar, Denizli, Aydın ve İzmir'de vatandaşlarla buluşacak. Böbrek sağlığı otobüsü ile vatandaşların bilinçlenmesiyle birlikte basit kan ve
idrar testleri kullanılarak
erken tanı sayesinde kronik
böbrek yetmezliği sorununun önüne geçilmesi amaçlanılıyor.
TND'nin misyonlarından bir tanesinin halkı bilinçlendirmek olduğunu söyleyen Prof. Dr Gültekin Süleymanlar, "48'ini kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Derneğimiz böbrek
hastalarının sıklığını ve etkisini en aza indirmek misyonu ile yola çıktı. Problemlerin halka anlatılması, bilgilendirmenin daha üst düzeyde ortaya konması, sorunun sokağa indirilmesi için sağlık otobüsü ile Türkiye'yi gezeceğiz. Böylece halkı böbrek sağlığı konusunda bilinçlendirip farkındalık oluşturmak istiyoruz" dedi.
6 YIL İÇERİSİNDE BÖBREK HASTASI SAYISI 100 BİNE ULAŞACAK
Sağlık otobüsüyle ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr.Kenan Ateş, ise Türkiye'de kronik böbrek hastalığı ile ilişkili diyabet, hipertansiyon, obezite hastalıklarının sıklığının son derece yüksek olduğunu belirterek, 6 yıl içerisinde Türkiye'de kronik
böbrek hastası sayısının 100 bine ulaşacağını söyledi. Böbrek hastalarının sağlık bütçesinin yüzde 7.1'ini oluşturduğuna dikkat çeken Ateş, şöyle konuştu:
"Hasta sağlığı ve
ülke ekonomisi açısından kronik böbrek yetmezliği ve ilişkili hastalıkların sıklığını azaltmamız gerekiyor. Böbrek sağlığı konusunda
toplumsal bilinci ve farkındalığı arttırmak son derece önemli. Bu nedenle böbrek sağlığı otobüsü yola çıkıyor. Böbrek sağlığı otobüsü 5 aralığa kadar Türkiye yollarında dolaşarak vatandaşlar bilinçlendirilecek. Böbrek sağlığı otobüsü ile yaklaşık 100 bin kişiye ulaşmayı hedefliyoruz. "
6 KİŞİDEN BİRİSİ BÖBREK HASTASI
Türk Nefroloji Derneği tarafından 23 ilde 10 bin 750 erişkinin
katılım ile yapılan ankette Türkiye'de erişkinlerin yüzde 15.7'sinde kronik böbrek yetmezliği olduğu saptandı.
Anket sonuçlarına göre Türkiye'de yaklaşık 7 milyon 500 bin kronik böbrek hastasının olduğunun ortaya çıkması ise dikkat TND'nin
kayıt sitemi verilerine göre ise 2009 yılı sonu itibariyle 58 bin 468 erişkinin böbrek yetmezliği bulunduğu belirtildi. Bu hastaların ise yüzde 79'unun hemodiyaliz hastaları, yüzde 8.3'ünün periton diyaliz hastalarının, yüzde 12'sinin ise transplant hastaları olduğu açıklandı.
TND Genel Sekreteri Prof. Dr. Turgay Arınsoy ise derneğin yaptığı çalışmalar sonucunda Türkiye'de kronik böbrek hastalığı sıklığının yüzde 15. 7 olduğunu söyledi. Türkiye'de 6 kişiden birinin böbrek yetmezliği çektiğine dikkat çeken Arınsoy, "Türkiye'de 2009 yılı verilerine göre 58 bin 468 böbrek yetmezliği çeken hasta bulunuyor. Bu çok yüksek bir rakam. Son 2 yılda böbrek nakilleri sayısı giderek arttırdık. 2009 yılı sonunda 41 merkezde 2 bin 302 hastaya
böbrek nakli yapıldı. Ancak aynı yil 10 bin yeni hasta sisteme girdi.
Merkez sayımız yeterli, yeteri kadar nefroloğumuz ve nakil yapacak cerrahımız var ama
kadavra bağışı ise çok düşük. Türkiye'de yapılan nakillerin yüzde 79'u canlıdan yüzde 21'i ise kadavradan oluşuyor. Organ bağışında son derece gerideyiz. Diyaliz çok pahalı bir
tedavi. 10 yıl sonra diyaliz hastalarının yükünü mali açıdan kaldırmak imkansız olacaktır" dedi.
EVDE DİYALİZİ ARTTIRMAMIZ GEREKİYOR
Türkiye'de 10 ile 20 milyon arasında böbrek hastası bulunduğunu kaydeden Prof. Dr Cengiz Utaş ise, "Bu hastaları yaşatmak için hemodiyaliz ve karın diyalizi tedavisi yapılıyor. Türkiye'de ev diyalizi yapılması için de son dönemde adımlar atılmaya başlandı. Şu anda Avrupa'da ev diyalizi oranı artıyor ve bu yöne bir eğilim var. Diyaliz çok maliyetli bir tedavi. Türkiye şu anda böbrek hastalığıyla ilgili tedavilere 1 milyar doların üstünde para harcıyor ve bu rakama ilaç dahil değil. Bu nedenle böbrek yetmezliği hastalığının ilerlemesini engellememiz gerekiyor" dedi.
1 HASTANIN DEVLETE MALİYETİ 25 BİN DOLAR
Toplantıya katılan
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı Uzm. Dr. Arif Kapuağası, son dönem böbrek hastalarının devlete maliyetinin yıllık 25 bin dolar olduğunun altını çizerek, "Diyaliz tedavisi çok masraflı ve hastaların sosyal hayatını minimalize eden bir hastalık. Böbrek nakli gerçekleşen bir hasta ise normal insandan farkı olmuyor. En büyük özelliği ise normal bir insan gibi hayatını sürdürüyor. Biz transplantasyon konusunda mümkün olduğunca halkı bilinçlendirmek ve böbrek bağışlarını arttırmak ayrıca nakil merkezlerinin de kalitesini arttırmak için çaba içerisindeyiz." şeklinde konuştu.
BÖBREK HASTALARININ 3'DE BİRİNİ ŞEKER HASTALARI OLUŞUYOR
Prof Dr. Kenan Ateş, böbrek yetmezliği çeken hastaların bir çoğunun
şeker hastası olduğunu anlatarak, "Şeker hastalığı insan sağlığını tehdit eder duruma geldi" dedi. Kronik böbrek yetmezliği hastalığı için en büyük risk grubunun şeker hastaları olduğunu belirten Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü.
"
Şeker hastalarının yüzde 10-20'sinde böbrek hastalığına rastlıyoruz. Kronik böbrek hastalığı sayısını azaltmak istiyorsak şeker hastalığını da azaltmamız gerekiyor. 1995 yılında dünya çapında yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de 2002 yılında yüzde 7.2 oranında diyabet sıklığına rastlandı. 2009 yılında ise bu oran 12. 7 oranına ulaştı. Kronik böbrek hastalığının en büyük nedeni olan şeker hastalığındaki artış endişe vericidir. Şeker hastalığı sıklığı kadınlarda ise biraz daha yüksek. Bunun değişik nedenleri olabilir ama en önemli nedenli Türkiye'de obezitenin kadınlarda daha fazla görülmesidir. Şeker hastalığının en yüksek görüldüğü
bölgeler ise Yüzde 14 oranıyla
Marmara, Ege ve
Karadeniz bölgeleri. Şeker hastalığının en düşük olduğu bölge ise yüzde 9,75 ile Güney
doğu Anadolu bölgesi.
Güneydoğu Anadolu bölgesini İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri takip ediyor. Kentlerde yaşayanlarda kırsal kesimde yaşayan insanlara göre şeker hastalığı daha fazla. Şeker hastalarında kronik böbrek hastalığına yakalanma sıklığı ise yüzde 32.4."
Şeker hastalarının yüzde 65'inin aynı zamanda hipertansiyon hastası olduğunu belirten Ateş, "Obezlerde şeker hastalığı sıklığı ise yüzde 22'dir. Toplumda şeker hastalığı sıklığındaki artışı önlemek istiyorsak obeziteyi bitirmemiz gerekiyor. Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenmenin toplum tarafından benimsenmesi gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
4 HİPERTANSİYON HASTASINDAN BİRİ BÖBREK YETMEZLİĞİ ÇEKİYOR
Türkiye'de hipertansiyon oranın yüzde 32. 7 olduğunu belirten Prof. Dr. Bülent Altun ise, "Türkiye'de şuan 16 milyon hipertansif var.
İlaç kullanım oranı ise yüzde 30 seviyelerinde. Hipertansiyon ve böbrek hastalığıyla ilgili önemli ilişkiler var. Her 4 hipertansiyon hastasından birinde kronik böbrek yetmezliği söz konusu oluyor. 4 hipertansiyon hastasının biri de diyabet hastası. Hipertansiyonun
kontrolü böbrek hastalığının ilerleyişini yavaşlatmak adına çok önemli. Hipertansiyonu kontrol altına almak için ise tuz tüketimine dikkat edip, düzenli egzersiz yapmak, beslenme alışkanlıklarımızı değiştirip
meyve ve
sebze yemek,
alkol ve sigara kullanımını dengelemek gerekiyor" ifadelerini kullandı.
TUZ TÜKETİMİNDE DÜNYA LİDERİ TÜRKİYE
Dünya'da tuz tüketiminin en fazla olduğu ülkenin Türkiye olduğunu belirten Prof. Dr. Tevfik Ecder ise, "Türkiye'de günde ortalama kişi başı 18 gram tuz tüketiliyor. Bu dünyadaki en yüksek rakamı oluşturuyor. Son derece çarpıcı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir rakam. Hipertansiyon ve obezitede tuz çok temel bir faktör. Önerilen kılavuzlarda ideal
tuz miktarı 6 gramın altında tutulması gerekiyor. Önerilenin 3 katından fazla tuz tüketiyoruz. Türkiye'de tuzsuz yemek yiyorum diyen insanlar bile günde 16 gram civarında tuz tüketiyor. Toplumda tuz tüketimini azaltmaya yönelik girişimler oluyor. Çeşitli restoranlardaki tuz miktarları ve ekmeklere konulan tuz miktarlarının azaltılması gerekiyor. Türkiye'de bir ekmeğin içine 5-6 gram civarında tuz atılıyor. Türkiye'de insanların günde 1.5 ekmek tükettiğini düşünürken 18 gram tuzun 11 gramını sadece ekmekten alıyoruz" diye konuştu.
EKMEKTEKİ TUZ ORANI AZALTILACAK
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı Uzm. Dr. Arif Kapuağası ise gazetecilerin 'Tuz miktarıyla ilgili önlem alınacak mı? şeklindeki sorusuna "Sağlık Bakanlığı olarak bu konuda çalışma yapıyoruz.
Ekmekteki tuz oranını yavaş yavaş azaltacağız. Bu konuda kısa süre sonra bir adım atılacak" yanıtını verdi.
NEFROLOG SAYISINI ARTTIRMAMIZ GEREKİYOR
Prof. Dr.
Taner Çamsarı da Türkiye'de yaşanan nefrolog sıkıntısına değinerek, şöyle konuştu; "Türkiye'de 7,5 milyon hastamız var ve 3,5 milyonu ciddi durumdu. Ama 350 nefrolog var. Nefrolog sayısının ciddi derecede arttırılması gerekiyor. Türkiye'de en az bin nefrolog olması gerekiyor." dedi.