Müslümanlık, görünmek değil, olmaktır
İsmen ve resmen Müslüman olmak yeterli değildir. İslam'ın güzelliğini hal ve davranışlarda göstermek gerekir.
"Müslüman'ım" deyip İslâm'a aykırı yaşayanlar, İslâm'a ancak perde olurlar. Bayezid-i Bistamî gibi kâmil mü'minler ise, kâfirlerin bile İslâm'a girmesini sağlarlar.
Gerçek mü'min, her şeyden önce Allah'a samimi bir kuldur. Bir rubaisinde Mevlânâ bunu şöyle ifade eder: "Kul oldum ben, kul oldum. Kulluğumu layıkıyla ifa edemediğim için utandım, başımı önüme eğdim. Her köle azad edilince sevinir. İlâhî, ben ise sana kul olduğum için sevindim."
İman bir iddiadır, ameller, bu iddianın ispatıdır. Ameller iman ağacının meyveleri gibidir. Müslümanlık, görülmek değil, olmaktır. Mevlânâ'nın ifadesiyle, "Namaz, oruç, hac, cihad insanın itikad şahitleridir."
Bu noktada, şu tespitler son derece yerindedir: "İnanmış ona derler ki, her hususta kâfir bile, onun imanına hased etsin, özensin.
Bayezid-i Bistamî zamanında bir kâfire, "Müslüman ol" denildi.
Kâfir şöyle dedi: Eğer Müslümanlık Bayezid'in Müslümanlığıysa, ben ona zaten iman etmişim. Yok, eğer sizin Müslümanlığınızsa, ona ne meylim var, ne iştiham. İmana yüzlerce meyli olan, sizi gördü mü, soğur, kesilir. Çünkü sizin imanınızdan adam, yalnız mânâsı olmayan bir isim görür. Nasıl olur da, çöle "kurtuluş yeri" denir."
"Sesi çirkin bir müezzin, küfür diyarında ezan okuyordu. Bir gün elinde hediyelerle bir kâfir geldi, müezzine verdi. 'Bir kızım vardı, Müslüman olmak istiyordu. Bu sesin Müslümanların ezanı olduğunu öğrenince vazgeçti' dedi."
Mevlânâ'nın bu sözlerinden ve naklettiği olaylardan öyle anlaşılıyor ki, ismen ve resmen Müslüman olmak yeterli değildir. İslam'ın güzelliğini hal ve davranışlarımızda göstermek gerektir. "Müslüman'ım" deyip İslâm'a aykırı yaşayanlar, İslâm'a ancak perde olurlar. Bayezid-i Bistamî gibi kâmil mü'minler ise, kâfirlerin bile İslâm'a girmesini sağlarlar.
Eğer biz, İslâm ahlakının ve iman hakikatlerinin güzelliğini yaşantımızla göstersek, diğer dinlerin mensupları elbette cemaatlerle İslâmiyet'e girecekler. Belki dünyanın bazı kıtaları ve devletleri de İslâmiyet'e dâhil olacaklar.
Mümin tertemizdir ve öyle olmalıdır. En küçük bir hatası bile hemen göze batar. Kâfir ise, her tarafı hatalarla dolu olduğundan, bu hataları o kadar dikkati çekmez. Mevlânâ'nın ifadesiyle "demirci zenci olursa, duman onun yüzünde bir iz bırakmaz."
Zaman