Zeytinyağına gelen zamlar durdurulamaz bir hal almaya başladı. Gelen zamların ardı arkası kesilmiyor. Temmuz ayından itibaren dökme zeytin ve zeytinyağı ihracatı durdurulsa da bu adım fiyatları düşürmeye yetmedi. Hatta önümüzdeki dönemde zeytinyağı fiyatının daha da yükselmesi bekleniyor.
KİMİ PAHALI DEĞİL DİYOR
Duvar'da yer alan habere göre, Türk Gıda Kodeksi’ne göre piyasadaki zeytinyağı, ‘natürel sızma’, ‘natürel birinci’ ve ‘rafine zeytinyağı’ olmak üzere üçe ayrılıyor. Asit oranı 0.8 ve altı olan natürel sızma zeytinyağı 400 liradan, 0.8 ve 2.0 aralığındaki asit oranına sahip natürel zeytinyağı 350 liradan, asit oranı 2.0 ile 3.0 arasındaki natürel birinci zeytinyağı ise 300 liradan satışa sunuluyor. Ulusal Zeytin Konseyi’nin görüşü, bu süreçte piyasadaki birçok ürünün zamlandığı ve zeytinyağı fiyatlarına yönelik ‘pahalı’ eleştirilerinin enflasyonist koşullarda gerçekçi olmadığı yönünde. Üretici cephesinde kış sezonu için yapılan fiyat öngörülerinde ise farklı görüşler var. Bir kısmı fiyatların daha da yükselmesini beklerken, bir kısmı kışın talep daralmasıyla birlikte fiyat düşüşü bekliyor.
"EMEK İŞ GÜCÜ... FİYAT NEREYE GİDERSE ORAYA GİDER"
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Tan, enflasyonist ortamda piyasadaki birçok ürüne zam gelirken, zeytinyağı fiyatının konuşuluyor olmasını ‘spekülatif’ olarak değerlendirdi. Tan, mevcut durumu şöyle yorumladı: “Zeytinyağı gibi son dönemde fiyatı artan birçok tarım ürünü var. Üretici maliyetleri hesaba katılıyor mu? Piyasadaki çoğu ürün gibi zeytinyağı fiyatı da piyasa şartlarına göre değişiyor. Zeytinyağı üretimi için emeği, iş gücünü, üreticinin maliyetlerini hesaba katmadan, ‘fiyat yüksek’ demek eksik bir değerlendirme olur. Bugün konuşmamız gereken zeytinyağının fiyatı mı yoksa doğal ve sağlıklı gıdaya ulaşabilme imkanı mı? Zeytinyağı parlayan bir yıldız ve dünyada ulaşılması zorlaşan bir ürün. Fiyatı da nereye gidecekse oraya gider.”
FİYATLAR 400 LİRAYI BULUR
Antalya’da üreticilik yapan Ulusal Zeytin Konseyi Tespit Komisyonu Üyesi Zafer Tan ise fiyattaki yükselişin sebebini şöyle anlattı: “Bu sene Türkiye’de 179 bin ton zeytinyağı bekleniyor. Geçen yıl 400 bin tondu. Sezonun en verimsiz geçtiği dönemi yaşıyoruz. Sofralık zeytinde de aynı oranda düşüş var. Şu anda tesisler ortalama yüzde 5 kapasite ile çalışıyor. Eldeki ürünün azlığı ve dünyadaki talebin yükselişi nedeniyle fiyatlar yüksek seyrediyor. Avrupa pazarından talep yüksek ama elde ürün olmadığı için dökme ihracat süresiz durduruldu, paketli ihracat serbest. Ekstra virjin sızma zeytinyağı İspanya’da 8,90 euro, yemeklik zeytinyağı 7,90 euro, yüksek asitli lampart zeytinyağı 5,90 euro. İç piyasada da zeytinyağı fiyatı ortalama 300 lira; 50 liradan başlayıp 110 liraya kadar sofralık zeytin var. Bu iklim hayra alamet değil. Karasal iklime döndük. Dünyada kuraklık var. Bundan sonrasına da çok olumlu bakmıyorum. Zeytin fiyatı martta 400 lirayı bulur.”
FİYAT YÜKSELSE DE TALEP AZALMIYOR
Çanakkale merkezli Slowfood İda Gastronomi Derneği’nin kurucularından, yemek kültürü araştırmacısı Hasan Açanal, İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus ve Türkiye’nin dünya pazarındaki zeytinin yüzde 90’ını ürettiğini, Türkiye’de ise Ege ve Akdeniz bölgelerinde yoğun olarak üretim yapıldığını söyledi. Talebin giderek arttığını, artan talebin de fiyatlara yansıdığını söyleyen Açanal, “İş gücü başta olmak üzere maliyetlerin artması, zeytinyağı fiyatlarını etkiliyor elbette. Sağlıklı, doğal gıdaya ulaşmanın zorlaşması da etkili oldu. Enflasyonun çok yüksek olduğu kriz ortamında, zeytinyağını tek başına suçlayabilir miyiz? Domates de 3-4 misli arttı, akaryakıt da o kadar arttı. Zeytinyağı, fiyatı artan her şeyin arasında daha fazla mı fiyatlandı, ona bakmamız lazım. İyi ürüne olan talep yükseliyor, talep yükseldikçe fiyat artıyor. Ama fiyatın yükselmesi, talebi azaltmıyor” dedi.