Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türk halkının ekseriyetinin, hiçbir iş yapmamakla övünen bir genetik yapıdan geldiğini söyledi. Zeybekci, Denizli'de düzenlenen TÜMSİAD Bölge Koordinasyon Toplantısı'na katıldı. Toplantıda AK Parti Milletvekili Mehmet Yüksel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Ali Değirmenci, TÜMSİAD Başkanı Yaşar Doğan ve dernek üyeleri hazır bulundu.
'İŞ YAPMAMAKLA ÖVÜNEN BİR GENETİK YAPIDAN GELİYORUZ'
Bakan Zeybekci, burada yaptığı konuşmada, "Siz varsanız biz varız. Yani siyasetçilere bırakılırsa, sadece devlet ve kamu görevlilerine bırakılırsa bu ülke hiçbir yere varamaz. Bu ülke hiçbir yere varamayacağı gibi adamsendecilikle veyahut da başka bir anlayışla da maalesef, 'devlet yapsın' veyahut da 'devletin malı değil mi' anlayışıyla veyahut da hala bizim filanca teyzemiz, oğluna kız istemeye gittiğinde kız isterken övünür. Der ki, 'Oğlun ne iş yapıyor?' 'Devlet memuru.' Nerede? Ben kendi üzerime alayım, Denizli Belediye Başkanlığı'ndan geldiğim için, 'Belediyede çalışıyor.' 'Ne iş yapıyor?' 'Hiçbir iş yapmıyor. Pek rahat.' Bununla övünen bir genetik yapıdan geliyoruz. Genetik altyapıdan geliyoruz. Hiçbir iş yapmamak, yan gelip yatmak, sonra milletin o tırnağından, dişinden arttırdığı veyahut da verdiği, devlete gönderdiği, oluşturduğu o bütçeden, devletin gelirlerinden pay almak; ona üzüldüğümü söylüyorum. Birbirinizden hakkınız olsa varırsınız huzuruna, dersiniz ki sarılırsınız eline, hakkını helâl et dersin, helâlleşirsin. A garip kardeşim, 80 milyonun hakkı, 80 milyonla nasıl helâlleşmeyi düşünüyorsun? Her birini tek tek bulup da helâlleşecek misin? Aynı şekilde belki 800 milyon da gelecek nesiller var, onların da hakları var, onlarla nasıl helâlleşeceksin?" diye konuştu.
'2002 YILINDAN ÖNCE MÜSTEMLEKE VALİLERİ TARAFINDAN YÖNETİLİYORDUK'
Bakan Nihat Zeybekci, konuşmasına şöyle devam etti: "Herkesin bildiği, 2002 yılına kadar kaybolduğumuz, kaybettiğimiz, yönetildiğimiz ve hükmedildiğimiz, hattâ rencide edildiğimiz, hakaret edildiğimiz, müstemleke valileri tarafından yönetildiğimiz günler yaşadık. Millet aslında sinyal verdi. Millet dedi ki, 'Bakın yapmayın, kafamı bozmayın.' 1999 seçimlerine bakacak olursanız, önceden birinci parti yaptığı, lider yaptığı veya iktidara getirdiği partileri alaşağı etti. Dik duranları durmayanları, şu yapanları bu yapanları. Kafaları karıştırdılar o 28 Şubat rezaletleriyle. Türkiye'de sermayeyi ayırdılar. Türkiye'yi paramparça ettiler. Aynı akıl, aynı fikir, aynı şey, Türkiye'yi bölmek, parçalamak."
'TÜRKİYE'NİN TOPLAM DIŞ BORCU TAM 400 MİLYAR DOLAR'
Geçen genel seçimden sonra hükümet kurulamadığı için belirsizlikten dolayı, yapısal anlamda Türkiye ekonomisinin hiçbir problemi olmamasına rağmen TL'nin yüzde 9 oranında ayrıştığını kaydeden Ekonomi Bakanı Zeybekci, dolar 3,05'e kadar çıktığında konuştuğunu vurguladı: "Söyledik, biz söyleriz, konuşuruz. Ya hak konuş, ya doğruyu konuş ya da iyi konuş ya da sus derler ya, biz susmamız gereken yeri de biliriz, konuşmamız gereken yeri de biliriz. O gün şunu söyledik, 1 Kasım seçimleriyle ilgili beklentiler, sonuçlarla ilgili işaretler net olarak çıkmaya başladığında, yeniden güçlü ve istikrarlı bir hükümet algısı başladığında bu aradaki yüzde 8-9'luk bölgeyi getirir, kaldırır. Bu spekülatif yük kalkar. TL olması gereken yere döner, dolar endeksini oluşturan para birimlerine doğru gelir dedik. Bu hareketlenme başladı. İşte dün diyorlar ya 2,93-2,94'e çıktı, merak etmeyin arkadaşlar, hiç merak etmeyin, o marjı kaybedecektir. 1 Kasım'dan sonra, yani pazartesiden itibaren, hattâ TL farklı şekilde ayrışabilir. Türkiye'nin endişe etmesine gerek yoktur. Neden? Türkiye'nin toplam dış borcu tam 400 milyar dolar. Özel sektör, kamu bunun 110 milyar doları yaklaşık olarak, geri kalan kısmı da özel sektöre ait."
'TÜRKİYE TEFECİYE DÜŞER Mİ? DÜŞMEZ'
Türkiye'nin, 400 milyar dolar borcu olan bir şirket olarak düşünülmesi gerektiğini belirten Zeybekci, bu şirketin tefeciye düşmeyeceğini anlattı. Bakan Zeybekci, şunları kaydetti: "Türkiye şirketinin, sizin şirketiniz olduğunu düşünün bir an. 400 milyar dolarlık borcu aklınızdan çıkarmayın. Türkiye'nin Merkez Bankası ve altın rezervleriyle beraber şu andaki varlığı 120 milyar dolar. Türkiye'nin toplam borcunun içindeki kamunun ve özel kısa vadeli borcu da tam 120 milyar dolar ama diğer taraftan Türkiye'nin şu anda döviz tevdiat hesaplarında özel sektör, şahıs ve şirketlerin toplam borcu tam 200 milyar dolar. Bu şirketin dövizle ilgili bir sıkıntısı çıkar mı? Çıkmaz. Tefeciye düşer mi? Düşmez. Bu hesaptaki şirketin, yüksek faiz gibi bir maliyet ödemesine gerek var mıdır? Yoktur. Onun için işinize bakın, yani şunu yapmayın, 'Aman piyasalar çok canlandı, ondan sonra ben ne yapayım?' demeyin. Bir buçuk yıldan beri ertelenen her şey, 2016'dan itibaren coşkulu bir şekilde üretim, tüketim, ertelenen tüm talepler piyasalara girecek. Türkiye, yüzde 5 büyüme sınırlarını, ortalamalarını yeniden tutturarak yeniden yoluna devam edecek. Türkiye inşallah ikinci bir 10 yıllık bir yeni kalkınma ve büyüme dönemine girecek. Bu mesele Türkiye meselesidir, bu mesele millî bir meseledir, bu mesele bir kurtuluş savaşı meselesidir. Bugüne kadar, şu ana kadar vaktinizi aldım ama anlatmaya çalıştığım şey millî bir davadır." CİHAN