"ZAMANIN ÇILDIRTICILIĞINA RAĞMEN SABIR"
Sabır, ne iksirlerle dolu bir kelime. Maddi manevi tüm dertlerin dermanının harman olduğu bir define. Amansız gibi görünen hastalıklara düçar olan herkesin yegane sığınağı. İster inançlı ister inançsız olsun, ister zengin ister fakir olsun bütün insanların yıkılmaz kalesidir o.
Sadece insan olan canlının değil evrendeki "zişuur" olarak adlandırılan tüm canlıların adeta yaşamlarının bir parçasıdır, sabır.
Zaman olur, tavuğun kuluçka döneminde rastlarız ona. Gün gelir, göçmen kuşların kıtalar değiştirmesinde karşımıza çıkar. Arının bal yapması, ineğin buzağılaması, avını yakalamak için pusuya yatıp saatlerce bekleyen timsahın avlanması hep onu anımsatır. Yuvada annesinin getireceği yiyeceği bekleyen yavru kuşa öğütlenen de toprağa atılan tohuma da kocaman ağaç olup meyveye duracak fidana da fısıldanılan aynı sihirli kelimedir
Nasıl ki doğanın harcında çimento vazifesi görür, sabır; belki insanın da mayasının en önemli yapıtaşıdır.
Kim bilir, Edison ampulü bulana kadar nelere sabretti? Ya Macellan, Dünya'nın yuvarlak olduğunu insanlara anlatmak için nelere katlandı ya da nelere sabretti? Arşimet, sabırla kaçıncı denemesinde bulmuştur suyun kaldırma kuvvetini? Bunlara benzer nice icadın arkasında hangi sabırlı bilimadamları vardır?
Bir de bildiğimiz bilmediğimiz nice "Sabır Kahramanları" vardır. Gelin bir göz gezdirelim, hayatımıza ışık tutacak, yönümüz, yolumuz karardığında fener olacak "Sabır Kahramanlarının Bazılarının Hayatlarına."
Hemen ilk akla gelen 'Sabır Dantelası' olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas)in çilelerle yoğrulmuş hayatı. Nelere sabretmedi ki... Dünyaya gözünü açtığında babasızlığa, sonrasında annesizliğe, sonrasında dedesizliğe, amcasızlığa.
Evlendikten sonra evlat acısına, eş acısına.
Peygamber olduğunda, insanlığın üzerine çöken zifiri karanlığa güneş gibi doğduğunda, önceleri inanmayışlara, sözünü dinleyecek kimse bulamayışlara, sonraları inanmamakta temerrüt edenlere hak davayı atlamak için onlarce kez ayaklarına gitme tavrı göstermede, davasından vazgeçirmek için yapılan tüm zulme, işkenceye, işkembeye, tükürükler saçılmasına, yollarına dikenler döşenmesine, taşlanmaya, hakarete, açlığa, boykota, savaşta yaralanmaya, sevdiklerinin zarar görmelerine, çok sevdiği Mekke'den ayrılmak zorunda kalmalara karşı gösterdiği sabır.
Bu sabır, bize hayatta daha doğar doğmaz öğrenilmesi gereken bir olguyu öğretir. Bu sabır, inancımızdan, imanımızdan dolayı karşımıza çıkabilecek bela ve musibetler karşısında nasıl bir tavır takınmamız gerektiğini gösteren bir pusula mahiyetindedir.
Hastalığının, Rabbine kulluk yapmasına engel oluncaya kadar adeta farkına bile varmayan, yaşadığı tüm acılara rağmen sabırla derman arayan ve ancak kulluğunu yapamaz hale gelince 'Rabbi Enni messeniyeddürrü ve ente erhamürrahimiyn.' deyip inleyen Hz. Eyyüb (as)'ın engin anlayışı bize hastalıklara göstermemiz gereken sabrı anlatır.
Hz. Eyyub'u (as) herkesin terkettiği hastalık döneminde yalnız bırakmayan, şeytanın verdiği vesveselere aldanmayan eşi Rahime Hatun da sabrın farklı bir boyutunu öğretir, tüm eşlere.
Yıllarca evladı Hz. Yusuf'un(as) hasretini çeken Hz. Yakub'un(as) gösterdiği sabır da aydınlatır karanlık dünyamızı.
Bir sabah, dergahındaki tüm talebelerinin kendisini terk ettiğini gören Büyük İnsanın, her şeye rağmen kendisini terk etmeyip vefa gösteren talebesine, "Onların gördüğünü ben, kırk yıldır görüyorum ama söyle, gidecek başka kapı mı var." deyip, Rabbinin kapısından ayrılmayışı ne çok şey anlatır sabır adına.
Fatih'in İstanbul kuşatmasında sabırla her yolu denemesi O'nu Müjdelenen bir ordunun Müjdelenen bir komutanı yapması, sabrın meyvesini göstermesi bakımından paha biçilemez sonlardan sadece biridir.
Şimdi de sabırla ilgili söylenmiş ibretlik sözlere değinelim. Herbirini kulağımıza küpe yapalım. Onları, hayatımızın kilometre taşları olarak düşünelim.
-Sabrın kendisi acı, meyvesi tatlıdır.
-Sabrın sonu selamettir.
-Sabreden derviş, muradına ermiş.
-Sabır, ruhun bedene karşı gösterdiği dirençtir.
-Sabır boyun eğmek değildir. Sabır, mücadele etmektir.
-Sabır, erdemin cesaretidir.
-Sabır, umut etme sanatıdır.
-Sabır, ruhun yüceliğini ortaya çıkarır.
-Sabır, acelenin panzehiridir.
-Sabırla nezaket birleşince, güç doğar.
-Sabır, bilgeliğin arkadaşıdır.
-Sabrı olmayanlar, ne kadar fakirlerdir.
-Sabrı öğrenmek de, sabır işidir.
-Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır.
-Sabır, kuvvetin bir başka adıdır.
-Beklemeyi bilen insan, her şeyi elde edebilir.
-Sevinç kapısının anahtarı, sabırdır.
-Beklemesini becerenin, her şey ayağına gelir.
-Sabrınız gücünüzden daha çok şey başarır.
-Sabır, yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamaktır.
-Sabır, her bahçede yetişmeyen bir çiçektir.
-Sabır ve zaman; işte benim bahadır askerlerim.
-Sebat edenler, zaferden önce acının üstesinden gelirler.
-Yiğitlik intikam almakta değil, tahammül göstermektedir.
-Sabır bir zırh, öfke ise düşmanların en azılısı…
-Sabredin! Hüzünsüz bir neşe ve darlıksız bir bolluk olmaz.
-Sabırla yapılan her iş, ancak sabırla tadılabilir.
-İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden.
-Sabrın da vazifesini, tam yapmasına imkân veriniz.
-Ancak sabredenlere, mükâfatları hesapsız olarak ödenecektir.
-Katlanmasını bilen için, hiçbir acı önemli değildir.
-Hoşlanmadığına sabretmedikçe, hoşlandığını elde edemezsin.
-Ne kadar sabırlı olduğunuzu, çocuklardan öğrenebilirsiniz.
-Sabır; selamet ve saadet evinin anahtarı ve her musibetin ilacıdır.
-Beklenmeyi öğren, etrafındaki şeyler değişir ya da kalbin.
-Sebat sayesinde zaman, en büyük değer taşıyan neticeler doğurabilir.
-Dayan ve üstele… Bu acı, adım adım senin iyiliğine dönüşecek.
-Beklediğine değecek emin ol; Hak de, sabır de, elbet gelecek beklenen.
-Yaptığın işte sabırlı olursan; her ne iş yaparsan yap tamamlarsın.
-Sabır ve zaman, şiddet ve öfkenin yapabileceğinden çok daha fazla iş başarır.
-İçin avaz avaz ağlarken, dışının sessizce kabullenmesidir,sabır denen şey.
-Sabır suskunluk değil, işitilmeyen bir feryattır. Her kişinin değil, er kişinin harcıdır.
-Sabret ki her şey hissettiğin gibi olsun. Sabret ki her şey gönlünce olsun.
-Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir.
-Çalınan her kapı açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.
-Kendine bağlı kal ve sebat et, hiç taklit etme, sana huzuru senden başkası veremez.
-Sabır, ağrıları dindiren acı bir ot gibidir. Hem can yakar hem de tedavi eder.
-Sabrınızı hiçbir zaman kaybetmeyin. Çünkü kapıyı açabilmek için son anahtar “O” dur.
-Dünyada sadece sevinç olsaydı, cesur ve sabırlı olmayı asla öğrenemezdik.
-Sebat uzun ve tek bir yarış değildir, birbiri ardına yapılan pek çok kısa yarışlardan oluşur.
-Tahammülde bir fazilet vardır ki; çoğu zaman, başarının zaferinden büyüktür.
-Hayat, yüce davranışlarda bulunulduğu, sabır ve dayanıklılık gösterildiği ölçüde değerli olur.
-İnsan beklemeyi, genellikle artık bekleyecek bir şeyi kalmadığı zaman öğrenir.
-Sabır öyle bir ip ki sen kopacak sanırsın; o gittikçe güçlenir. Sen bitecek sanırsın; o gittikçe çoğalır.
-Hayatın büyük üzüntüleri için cesarete, küçükleri için de sabır ve dayanıklılığa sahip olunuz.
-Kendini güçlükler karşısında sabretmeye alıştır; çünkü haksızlık karşısında hak için sabretmek en iyi ahlaktır.
-Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz, şunu da unutma, insanı yaşat ki devlet yaşasın.
-Bazen akışına bırakmak gerekir; yaprakları, suyu, mevsimleri, olayları, insanları. Ve bekleyip görmek gerekir sonuçları.
-Aklı başında insanların sebat ve metaneti, arzu ve heveslerini gönüllerinde hapsetmek sanatından başka bir şey değildir.
-Bir anlık sabır insanı büyük felaketlerden kurtarabilir, sabırsızlık göstereceğin bir tek an bütün bir yaşamı mahvedebilir.
-Dünyanın en güçlü işi, bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir.
-Yalnız basit şeyleri tam ve mükemmel yapmaya sabırları olan insanlar, güç şeyleri kolaylıkla öğrenme becerisini kazanabilirler.
-Asıl hüner, afiyet ve bollukta sabretmesini bilmektir, bunun sabrı, onlara güvenip bel bağlamamaktır, hepsinin kendi elinde emanet olduğunu ve bir anda alınıp yok olabileceğini bilmektir.
-Arada bir insan yapımı olmayan bir şeye dikkatle bak; bir dağ, bir yıldız, akan bir nehrin kıvrımları, o zaman bilgeliği ve sabrı bileceksin, daha da ötesi bu dünyada yalnız olmadığını.
-İnsanın belli başlı iki günahı vardır; öbürleri bunlardan çıkar: sabırsızlık ve tembellik.
Ne uzun olmuş demeden oku, ey okur. Malum konumuz, sabır, unutma.
Görüldüğü gibi hayatımızın her döneminde, her aşamasında başımıza gelebilecek iyi ya da kötü durumlarda her şeyden önce geçerli akçe, sabır.
Ya günümüzde yaşananlara ve yaşayanlara ilaç değil midir sabır? Bilmeyenler, duymayanlar vardır belki günümüzde, sayıları milyonları bulanların yaşadıklarını. Gerçi sağır sultan duydu, kör prens gördü.
Olsun, biz bir kısmını da olsa hatırlatalım. Tekrar da hayır vardır.
Dostlar, yaşadığımız çağ, her ne kadar da 21. Yüzyıl olsa da bir şairimizin dediği gibi "Ebu Cehiller ölmedi, kıt'alar geziyor."
Kimseyi Ebu Cehil olmakla suçlamıyorum. Asırlar önce Ebu Cehilin yaptığı zulümler ile günümüzde yapılan zulümleri eşleştiriyorum. Yaptığım bu. Şairimiz haklı mı haksız mı kararı vermek size kalmış.
Doğumhaneden çıkarılıp hapse götürülen lohusa kadınlar, küvezden alınıp zindana atılan bebekler, hücrede ölüme terk edilen yaşlılar, ilaca muhtaç mahkumlar, hapisteki babasını ziyarete giderken cezaevi önünde trafiğe kurban giden çocuklar, elleri kelepçeli, evladının cenazesine katılan babalar, yurt dışında vatan hasretiyle can verenler, anne ve babasından koparılıp yetiştirme yurtlarına teslim edilen masum yavrular, sorgusuz sualsiz işinden, ekmeğinden edilen yüz binler, vatan toprağını terk etmek zorunda bırakılanlar, zulümden kaçarken soğuk sularda kaybolanlar, kavuşması mahşere kalanlar, helal kazançla alın teriyle kazandığı malı mülkü elinden alınanlar, kaçırılıp işkenceye maruz kalanlar...
Evet, konumuz sabır. Rabbim yaşayanlara, okuyanlara ve yaşanılan bunca mağduriyeti yazmak durumunda kalanlara "Zamanın Çıldırtıcılığına Rağmen Sabır"lar lütfetsin...
Amin...
Abdullah Sözüvar